FETÖ bedduası ve amin diyenler..
17 Aralık 2013 günü ve sonrası günlerinde de yazmıştım .. Bu kadar saçma bir operasyon olamaz diye..
Ayakkabı kutularında para olduğuna inananlar.. Bunu seçim porpogandası yaparak ayakkabı kutularından oy bekleyenler, birde bedduacısı vardı.. Amin diyenler vardı..
İslam dünyası üzerinde oynanan oyunlar : 17 aralık 2010’da tetiklenen Arap Baharı sürecinin devamı olarak : 17 Aralık 2013’te Türkiye’de girişilen FETÖ’cü Yargı Darbesiyle alakası sadece ikisinin de aynı güne denk gelmiş olması mıydı?
Veya soruyu şöyle soralım: FETÖ’nün Recep Tayyip Erdoğan’a, ve aslında onunla birlikte yeni bir uyanış ve Bahar havası yakalamış olan Türkiye’ye karşı ele geçirmiş olduğu Yargı gücünü kullanmak suretiyle ayaklanmak için 17 Aralık gününü tercih edişi bir tesadüf müydü?
Fetullah Gülen, 40 yıldır yetiştirdiği adamları ile ABD emri üzerine Türkiye de siyasi iktidarı değiştirmek için uydurma belgelerle bakan çocukları , Halk bankası ki Halk Bankası İran da şube açmıştı.. buna yönelik bir operasyonun düğmesine bastı..
Vaka şu ki, Arap Baharı süreci toplumsal dip dalgaların veya fayların ürettiği enerjinin kırılmasıyla gerçekleşen, dünya düzeninin sahipleri açısından bir tür sosyo-politik afetti. Bu afet başta o sözümona güç merkezlerinin düzenini altüst etti. Hesaplamadıkları ve hazırlıklı olmadıkları bir şeydi.
CIA planladığı FETÖ oynadığı oyunda:
O yüzden 2013 yılının Haziran ve Temmuz aylarında Mısır’da darbeye kadar götüren temerrüt hareketi Türkiye’de Gezi hareketini de kapsayan daha kapsamlı bir plandı. Amaç eşzamanlı olarak Türkiye’de Erdoğan’ı, Mısır’da da tarihinin ilk defa seçilmiş olan tek Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi devirmekti.
Erdoğan olmadı: Temerrüt ile Gezi, bütün söylemleri, araçları ve taktikleri aynı mutfakta pişirilmiş iki ayaklanmaydı. Mısır’da başarılı oldu, Türkiye’de ise başarılı olamadı ve Türkiye düşürülemediği için Arap dünyası üzerinde yeniden Bahar rüzgarları için bir ilham kaynağı her zaman var olmaya devam edecekti.
Gezi hadisesine FETÖ’nün verdiği sinsi destek ve manipülasyon zamanla daha fazla göründü. Erdoğan ismine yönelik “otoriter”, “tek adam” gibi yakıştırmalar ilk kez onların yayınlarında görüldü. Temerrüde hazırlanan Kahire’deki Cihan Haber Ajansı temsilcisi Cumali Önal Mursi’yi diktatör olarak göstermek isteyen darbecileri teyit ederek, yetmiyormuş gibi bir de Erdoğan’ı da aynı kefeye koymaktan çekinmemişti.
27 Mayıs 1960 da Seçilmiş hükümette sahip çıkamayan Türk Milleti bu defa kararlı idi..: 17 Aralık benzeri yargı darbeleriyle dünyada nice yönetici sessizce tarihe gömülmüştür.
Çok kısa özet yazacağım: 17 Aralık’ta Erdoğan’ın ülkeyi işgal etmeye çalışan bu sinsi yapıla karşı sergilediği duruş ve liderlik, bana göre doğrudan bir askeri darbeye karşı ortaya konulan liderlikten daha zor ve daha istisnaiydi.
17 Aralık, hem Türkiye’deki FETÖ darbesi ile Arap Baharı’nın karşı devrimlerinin hepsinin arkasındaki ittifakı da açığa çıkaran özel bir gündür. Onu da yeterli açıklıkta gördük.
17 Aralık sonrası 21 Aralık 2013 günü FETÖ: “ Şöyle demek geliyor içimden: Allah onların evine ateş düşürsün, Allah onları da yerin dibine batırsın, evlerine ateş salsın, Allah onların evine ateş salsın, evlerini yıksın, yuvalarını yıksın, yuvalarını dağıtsın,” diye beddua ediyor internet ortamında Samanyolu Tv de yayınlanıyordu..
Haksız yere birine beddua edersen, o beddua sana döner ki , Peygamberimiz başta olmak üzere islam alimleri hiçbir zaman beddua etmemişlerdir..
FETÖ bedduası kendine döndü.. Önceki konuşmalarında, düşmanına bile beddua etmeyi uygun görmediğini sık sık tekrar eden Gülen, yolsuzluk operasyonu ve operasyonun cemaatle ilişkilendirilmesi konusunda tepkisini beddua ile ortaya koydu. Gülen bu tavrını “Şimdiye kadar demediğimi dedim” sözleriyle açıkladı.
"Bu olumsuz şeylerin üzerine giden arkadaşlar, kimse onlar tanımıyorum, binde birini bile tanımıyorum. Bu işin üzerine 'Hukukun ve aynı zamanda sistemin, dinin ve aynı zamanda demokrasinin gerektirdiği şeyler bunlardır” deyip arınma adına, yıkanma adına, temizlenme adına, kirlerin öbür tarafa kalmasına meydan vermemek adına bir şey yaparken dinin ruhuna aykırı bir şey yapmışlarsa, yaptıkları şey Kur’an’ın temel disiplinlerine aykırıysa, Sünnet-i Sahiha’ya aykırıysa, İslam’ın hukukuna aykırıysa, modern hukuka aykırıysa, günümüz demokratik telakkilere aykırıysa, Allah bizi de onları da yerlerin dibine batırsın, evlerine ateş salsın, yuvalarını başlarına yıksın." Dedi..
17-25 Aralık yargı darbesini yapmaya kalkan FETÖ Savcı, Hakim, Polis müdürleri 15 Temmuz sonrası Avrupa ve ABD ye dünyanın çeşitli ülkelerine kaçtılar..
FETÖ bedduasında şöyle devam ediyordu: yani bakan çocukları, halk bankası genel müdürü hırsız kendi hakim, savcı ve polisleri temiz insanlar olduğunu söyleyerek: "Ama öyle değilse, hırsızı görmeden hırsızı yakalayanın üzerine gidenler, cinayeti görmeyip de masum insanlara cürüm atmak suretiyle onları karalamaya çalışanlar, Allah onların evlerine ateşler salsın, yuvalarını yıksın, birliklerini bozsun, duygularını sinelerinde bıraksın, önlerini kessin, bir şey olmaya imkan vermesin.” Dediğinde , herkes bir ağızdan Amin diyordu..
15 Temmuz 2016 da haki hain darbe girişimi sonrası, 17-25 aralık yargı darbesi yapacak olan o polisler, polis müdürleri, hakim ve savcılar, yurt dışına FETÖ yanına kaçarak tam o hainin söylediği gibi: evleri dağıldı, yuvaları yıkıldı.. ona amin diyenlerde bugün cezaevlerinde inim inim inliyorlar..
ABD gelen son haber: Türkiye’nin istemiş olduğu Fetullah Gülen ve 86 kişinin Türkiye iade işlemine başlandığı ki , ben Türkiye gelmesini istemiyorum, aksi halde Abdullah Öçalan gibi bir tabur askerle bir de onu korumak zorunda kalırız..
Tüm bunlara rağmen : halen ayakkabı kutularında para olduğuna inanan var mı ?, buradan oy çıkar diye umutla bekleyen var mı ? bilemiyorum.
Bugün 5 yıl sonra 17-25 Aralık yargı darbesini iyi sorgulamak iyi algılamak gerekir..
Çok derin mesele kısaca özet olarak böyle yaza bildim..
İyi günler..