Büyükşehir olduk, sevindik ama?

Türkiye Büyük Millet Meclisinin de uzun tartışmalar sonucunda kabul edildi.“Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”, yürürlük maddesi dahil, 6 maddeden ve iki geçici maddeden ibaretti. Tasarı madde başlıkları itibariyle;

1. madde, “Büyükşehir Belediyesi Kurulması ve Sınırlarının Belirlenmesi”,2. madde, “İlçe Kurulması ve Sınırlarının Belirlenmesi”,3. madde, “Çeşitli Hükümler”,4. madde, “Yatırım İzleme ve Koordinasyon Merkezi”,5. madde, “Değiştirilen Hükümler”,6. madde, “Yürürlük”, şeklindedir.

Kanunlaşan bu yasa tasarısı mevcut haliyle gerek hukuki gerekse siyasi açıdan oldukça sakıncalı hükümler ihtiva etmektedir. Şöyle ki:

Anayasa'nın 127.maddesinin 1.fıkrasında, yerel yönetimlerin doğrudan kanunla kurulması değil, kuruluş esaslarının kanunla düzenlenmesi öngörülmüştür. Her yörenin tarihi, kültürel, sosyal, ekonomik ve coğrafi koşullarının aynı olmaması buralarda yerel yönetimler kurulurken farklı özelliklerin dikkate alınmasını zorunlu kılar. Dolayısıyla bir yerel yönetimin kurulmasını gerektiren nedenler diğeri için geçerli olmayabilir. Bu nedenle, asli bir yetki olan yasama yetkisi kullanılarak yerel yönetimlerin mutlaka kanunla kurulması yoluna gidilmesi halinde, bunların her biri için ayrı gerekçe gösterilerek düzenleme yapılması gerekir ki iptal davası veya itiraz yolu ile bir başvuru olduğunda Anayasaya uygunluk denetimi imkanı sağlanabilsin. Aksi halde, yasamanın ve yürütmenin tüm işlemlerinin yargı denetimine bağlı tutulması esasının kabul edildiği hukuk devletinde, hukukun üstünlüğünün sağlanabilmesi mümkün olamaz.  Tasarıda ise, hangi belediye için hangi gerekçe ile kanuni düzenleme yapıldığı belirtilmediğinden bunlar hakkında sağlıklı bir Anayasal denetim imkanı bulunmamaktadır. Oysa yukarıda da belirtildiği gibi yasamaya ve idareye ait her türlü işlemin yargısal denetime bağlı tutulabilmesi bunun için de denetime elverişli bulunması Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti olmanın gereğidir. Belirtilen nedenlerle Tasarının 1. ve 2. maddelerindeki düzenlemeler, Anayasa'nın 2 ve 127. Maddelerine açıkça aykırıdırlar.

Tasarının 1. maddesinin 5. fıkrasına göre büyükşehir belediyesi kurulan illerde, il özel idarelerinin tüzel kişiliğinin kaldırılması öngörülmektedir. Anayasa’nın 127/1 hükmüne göre “Mahalli idareler; il, belediye veya köy halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar organları, gene kanunda gösterilen, seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzelkişileridir.” Anayasa’nın bu hükmünden de anlaşılacağı üzere, Anayasa tarafından öngörülmüş yerel yönetimler İl (özel idaresi), belediye ve köylerdir. Şu halde, bir mülki idare birimi olarak kurulmuş il yönetiminin bulunduğu her bir idari birimde İl (özel idaresi) yönetiminin bir yerel yönetim birimi olarak kurulu bulunması Anayasa hükmünce zorunludur. Anayasa tarafından öngörülmüş olan özel idare yönetiminin kaldırılması ya da bazı iller için işletilmemesine ilişkin istisna getirilmesi, ancak bu yönde bir anayasa hükmünün bulunması halinde düşünülebilir. Aksi halde Anayasa tarafından kurulmuş bir yerel yönetim biriminin, normlar hiyerarşisinde daha alt kademede bulunan kanunla kaldırılması söz konusu olacaktır. Bu içerikte bir kanun düzenlemesinin de Anayasaya açıkça aykırılık teşkil edeceği kuşkusuzdur. Tasarı, bazı illerde anayasal düzenlemelerden tamamen farklı bir yapılanma getirdiği için, öncelikle idarenin bütünlüğü ilkesi ile bağdaşmamaktadır.

Ülkenin bazı yörelerinde köy ve il özel idareleri mevcutken, bazı kesimlerinde bunların varlıkları sona erdirilmesi, idarenin kuruluş ve görevleriyle bir bütün olduğu prensibiyle uyumlu değildir. Öbür taraftan, Köylerin ve İl Özel İdarelerinin mevcudiyeti anayasal güvence altında olmasına rağmen, bunların varlıklarına ülkenin belli bir coğrafi kesiminde toptan son verilmesi, anayasadaki eşitlik ilkesine açıkça aykırıdır. Bu nedenlerle, Tasarının 1. Maddesi Anayasanın 127/1. Maddesi ile 10. Maddesine aykırılık teşkil etmektedir.

Tasarının 2. maddesinde, yeni ilçeler kurulmakta, bu ilçelerin sınırları içerisinde kalan belediyeler ve köyler bu ilçeye bağlanıp tüzel kişilikleri kaldırılmaktadır ki, bu düzenlemenin de Anayasanın 127. maddesine uygun olduğunu söyleyebilmek mümkün olamaz.

Tasarı taraf olduğumuz bazı milletlerarası belgelere de aykırı hükümler ihtiva etmektedir. Örneğin, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartının 5 inci maddesinde: "yerel yönetimlerin sınırlarında mevzuatın elverdiği durumlarda ve mümkünse bir referandum yoluyla ilgili yerel topluluklara danışılmadan değişiklik yapılamaz" hükmü vardır. Türkiye Yerel Yönetim Özerklik Şartını 1988 yılında çekince koyarak onaylamış, 1991 yılında da kabul etmiştir. Şartın 5. Maddesine Türkiye Cumhuriyeti Devleti çekince koymamıştır.

Anayasa Mahkemesi, E.2005/95 K.2007/5 sayılı 24.01.2007 tarihli Kararında bu konuda şöyle demektedir:

".... Dava konusu kuralla tüzel kişiliği kaldırılan beldede ya da bağlı bulundukları ve organlarının oluşumuna katıldıkları yerel yönetim birimiyle ilişkileri koparılacak kısımlarında halkoyuna başvurulmasının öngörülmüş olması, yerinden yönetim ilkesinin bir gereğidir... "

Oysa Tasarının 1. Maddesinde tüzel kişiliği sona erdirilen birçok belediye ile ilgili herhangi bir halk oylaması öngörülmemiştir. Tüzel kişiliği kaldırılan belediyelerde referandum öngörülmemesi yerinden yönetim ilkesine ve Yerel Yönetim Özerklik Şartına, dolayısı ile Anayasanın 90. ve 127. maddelerine aykırılık teşkil etmektedir.

Tasarıyla, Büyükşehir Belediyesi adı altında adeta bölge yönetimleri üretilmekte, merkezin taşradaki etkinliği ortadan kaldırılmaktadır. Yine bazı bölgelerde, özerk yönetimlerin alt yapısının oluşturulmaya çalışıldığı yönde sonuçlar çıkarılabilecek hükümlere yer verilmektedir. Bu hükümleri ile Tasarı siyasi yerinden yönetimlere yol açmakta ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin üniter devlet yapısını bozmaya zemim oluşturmaktadır. Bu kadar aleni sakıncalar ihtiva eden bir tasarının, kanunlaşmadan geri çekilmesi Ülkemizin hayrına olacaktı ama olan oldu.Madde yasalaştı.

CHP ve MHP, karşı çıktıkları bu yasanın iptali için Anayasa Mahkemesine giderler mi? bilmem.Bu yasanın meclisten geçmemesi için direnen muhalefet partileri,bu durumda nasıl bir Strateji izleyecekler önümüzde günlerde birlikte göreceğiz...