Darbeler ve yargı…

Sevgili okurlar bugün, geçmişte yaşananlar ve bugün yaşanmakta olanlar hakkında söylemek istediklerim var; yürütülmekte olan 28 Şubat soruşturması da dahil bütün darbe ve darbe girişimlerinin soruşturulması, yargılanması konusunda siyasette ve toplumda genel bir mutabakat uzun zamandır vardır.

Aslında bu mutabakat yeni oluşmuş değil. Her zaman muhalefet darbelerden hesap sorulmasına karşı çıkmamıştır. O zaman bu ortak talep niye bugüne kadar bekledi? Bağımsız yargı neden harekete geçmedi veya geçemedi?

12 Eylül soruşturmasının 30 yıl geç başlamasını anlamak mümkün. Çünkü anayasa engeli vardı yargının önünde. 12 Eylül darbecileri 1982 anayasası ile kendileri için dokunulmazlık zırhı oluşturmuşlar ve bu zırh 12 Eylül 2010’daki anayasa referandumuna kadar kaldırılamamıştı. O nedenle 30 yıl gecikti 12 Eylül soruşturması...

Peki, 28 Şubat soruşturmasını ne engelledi?

Bağımsız yargının elini kim tuttu? Ya da şimdi birileri düğmeye bastığı için mi harekete geçti bağımsız yargı?
Soruları uzatmak mümkün ama yıllardır tartışması devam eden bu meselenin şimdi yargıya taşınmış olması da her şeye rağmen önemli. Türkiye’nin, Türk demokrasisinin geçmişin kara ve karanlık sayfalarıyla şu ya da bu şekilde hesaplaşmaya başlaması elbette önemli.
Soruşturmalardan çıkacak hukuki sonuçlar önemli ama demokrasi ve ahlaki bakımlardan doğacak etkiler, anlayış değişiklikleri belki de gelecek için çok daha önemlidir.

En azından bundan sonra demokrasi dışı arayışlar akıllara gelmez. Onun için önemli...
Türkiye’nin artık darbe tartışmalarını bir şekilde sonuçlandırıp demokrasi tartışmalarına, hukuk tartışmalarına odaklanabilmesi için de önemli, ülkenin önünün açılması için dada da önemlidir…
Yeter ki bu soruşturmalar sağlıklı, hukuka uygun biçimde yapılıp sonuçlandırılabilsin.

12 Mart, 27 Mayıs,12 Eylül, 28 Şubat ve her türlü darbe girişimi mutlaka hukuki anlamda neticeye kavuşturulmalı ve Türkiye bu yükten artık kurtulmalıdır. Zira sürekli darbeyi konuşmaktan ve geçmişe saplanıp kalmaktan Türk halkı bunalmış ve yorulmuştur…

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, artık bu hukuk dışı sancılarından kurtulmalı, demokrasisini geliştirmelidir. Darbeler yorgunu olan Ülkemiz hiç kimsenin tekelinde olmamalı, yalnızca Türk milletinin özgürce yaşayabileceği bir yaşam alanı, özürlükler ülkesi olmalıdır…