Türk milletinin tarihten alıp günümüze kadar taşıdığı ve sonsuza kadar da devam ettireceğine inandığımız bir hasleti vardır. O da söz konusu vatan-millet-devlet gibi kavramlar olduğunda gerisini, teferruat şeklinde değerlendirmesidir.
Ancak bu kararı verebilmesi için beka meselesine inanması gerekir.
Nitekim yakın tarihimize baktığımızda bunu çok somut bir şekilde görürüz. Mesela Amasya’da “Milletin istiklalini yine milletin azmi ve kararı kurtaracaktır” diyerek ortaya koymuştur.
Günümüze baktığımızda da on beş temmuz bunun en canlı örneklerinden birini teşkil eder.
Son olarak İstanbul seçimlerinde de yine şahit olundu ki; hakim irade milletin, kararını beğenmediği zaman millet daha sert bir tutum sergilemektedir.
Bütün bunları neden hatırlattık?
Malumunuz, TBMM’de çok uzun süre göremediğimiz bir duruma şahit olduk. Bazı maddelere şerh düşülse de muhalefet ve iktidar askerlik ile ilgili yasayı birlikte kabul etti. Milli konularda meclisin birlikte Hareket etmesinden doğal hiçbir şey olamaz.
Ancak konuya ilişkin biz de tarihe şerhimizi düşelim.
Burnumuzun dibinde Yunan küstahlığı almış başını giderken,
Savaş gemileri ile sınırlarımıza mühimmat yığarken,
Putin, ordusunu teyakkuzda tutarken, ABD, İran üzerinden yeni bölgesel düzenlemeleri planlarken,
Suriye hala aynı kaos ile bilinmezlikler içindeyken,
Terör örgütleri topraklarımızda ve sınırlarımızda konuşlanmaya çalışırken;
Askerlik süresinin kısaltılması, Cumhurbaşkanının dilediğini askerden muaf tutma yetkisine sahip olması, askeri okulların durumu gibi konuların, güvenlik stratejilerimizi göz önünde tutarak daha ciddi olarak değerlendirilmesi gerektiği kanaatindeyim.
Yine Milli Savunma Bakanı Sayın Hulusi Akar’ın parti liderlerini ziyaret ederek bilgilendirme yapması da sevindirici bir adım olmuştur.
Fakat iki ileri bir geri yürüyüş kararına benzeyen kimi uygulamalar var ki şaşırmamak elde değil.
Mesela;
Ticaret Bakanlığı’na bağlı İç Ticaret Genel Müdürlüğü, 24 Nisan 2019 tarihinde bir yazıda şu ifadelere yer veriliyor.
“Bakanlığımıza yazılı ve sözlü olarak yapılan başvurulardan; belediyenin aynı zamanda tüzel kişi yönetim kurulu üyesi veya müdürü olduğu belediye iştiraki şirketlerde, yönetim kurulu veya müdürler kurulunda belediye tüzel kişiliğini temsil etmek üzere yetkilendirilen gerçek kişilerin değiştirilmesine yönelik tescil taleplerinde ve yine pay sahibi belediyeyi temsilen şirketlerin genel kuruluna katılacak temsilcilerin belirlenmesinde, belediyedeki hangi organın (belediye başkanı, belediye encümeni, belediye meclisi) kararının aranması gerektiği hususunda tereddüte düşüldüğü anlaşılmıştır”
Sonra bu konu ile ilgili Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğü’nden görüş isteniyor. Ardından da Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Müdürlüğü, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan gelen “Belediye şirketlerine yönetici atama yetkisi belediye meclisindedir” şeklindeki mütalaayı tüm ticaret sicili müdürlüklerine gönderiyor.
Bu örneği şu sebepten paylaştım.
Milletin iradesine rağmen her atılan adım, o adımı atanlara sonraki zamanlarda daha büyük bir ders olarak döner.
Gelin milletin ve devletin bekası için devlet millet el ele verelim. Milli bir mutabakat metni ile ülkemizi birlikte daha güvenli, daha güzel günlere taşıyalım.
Vesselam!