Güneydoğu'da Gazetecilere Saldırı ve Biz Balık Beyinlimiyiz ?

Ülkemiz üzerinde yüzlerce yıldan beri olduğu gibi kirli oyunlar oynanıyor..

İslam Coğrafyasında : Her Ramazan ayında bomba patlar kan ve göz yaşı akar bu defa hedef de Türkiye var, İstanbul ve Midyat’ta patlayan bomba !..

Biz okumuyoruz..

Okumayan : Dedi kodu ile yaşayan bir millet haline geldik..

Kendi tarihimizi okumuyoruz..

Yakın tarihimizi okumuyoruz

32 yıl öncesini bile hatırlamıyoruz.. bu kadar balık beyinli insanlar nasıl olduk bende bunu anlamıyorum.. niye okumuyoruz ?...

1980 öncesi : her gün patlayan silahlar, bombalar ve ülke kan gölü haline geldi..

12 Eylül 1980 ve Darbe, elbette konumuz bu değil bunu yazacak değilim..

1984 Merhum 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal başbakan oldu.. Otobanlar, barajlar, hava alanları, Sanayi kuruluşları ve devlet özel sektör el ele verdi ülkemiz kalkınmaya başladı..

Köprüler – viyadükler, otoyollar satarım sattırmam tartışmaları ile ülke kalkınıyor..

Para ve huzur geldi.. aş var iş var.. ülkemiz üzerinden kara bulutlar gitti.. o be dediğimiz gün ise ülkemizin üzerine yeniden kara bulut geldi..

Sonra ülkemizin başına : PKK ve Hizbullah diye iki eli kanlı örgüt sarıldı.. Bir şehirde bir dağı da insanlarımızı öldürüyordu..

Her gün cinayetler ve kan göz yaşı.. bunu haber yapan gazeteciler saldırıya uğramaya başladı..

Aradan geçti 32 yıl ve biz yine aynı noktaya geldik..

Güneydoğu da Gazeteci arkadaşlarımıza saldırı başladı..

1984 sonrası da aynı saldırılar başlamış o dönem başbakan Olan Turgut Özal Gazetecilere silah vermişti.. Gazete sahipleri ile köşe yazarlarına koruma verilmişti..

Ankara ‘ya giderek silah aldığımız o günler gözümün önüne geldi..

Gazetecinin en iyi silahı kalemdir. Âmâ caydırıcılık olsun diye bölgede gazetecilik yapan herkese taşım ruhsatlı, görev gereği silah verilmişti..

Sonra : Olağanüstü hal, çekiç güç yok bilmem ne güç ile bölge bugünlere kadar geldi.. elbette konumuz bu da değil..

Bizi üzen ise Gazeteci Arkadaşlarımıza yapılan saldırı oldu.

Mübarek Ramazan ayını huzur içinde geçirelim derken, İstanbul sonra Midyat ve gazetecilere yapılan saldırı..

Türkiye Gazeteciler Federasyonu yönetim kurulu, bugün bölgeye giderek arkadaşlarımıza geçmiş olsun ziyareti yapacaklar..

Gazeteci: İster Türk gazeteci olsun, İsterse yabancı uyruklu gazeteci olsun bir yerde bir olay varsa orada olur ve haber yapar ! gazetecinin bu asli görevidir..

Bir bomba patlamış , ölü ve yaralı varsa bunu haber yapma diyemezsiniz..?

MİT TR gibi ülke menfa tına zarar verecekse elbette bu haber yapılmaz ! önce ülkemiz deriz.. ancak bir olay olmuşsa , Cumhuriyet Savcılığının yaklaşma izni ölçüsünde gazeteci görevini yaparak bunu haber yapar..! İlin valisi, Cumhuriyet Başsavcısı, Emniyet Müdürünün verdiği bilgi doğrultusunda da haberini yapar haber merkezine gönderir..

Tabi her ülkenin kanun ve kuralları var bunun içinde kalmak kaydı ile..

Dün Mardin Midyat’ta görevini yapan meslektaşlarımız, Mahmut Bozaslan, Hatice Kamer ve Sertaç Kayar bir gurubun saldırısına uğruyor..

Yaralanın Hastaneye kaldırılan meslektaşlarımızın durumu hakkında bilgi almak için hastaneye giden Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı ve TGF Yönetim Kurulu Üyesi Veysi İpek, meslektaşlarının durumunu öğrenmek için gittiği hastane çıkışında Bozaslan, Kamer ve Kayar ile birlikte güvenlik görevlilerinin saldırısına maruz kalmışlardır.

Burası anlaşılır gibi değil ! ben anlamadım ! anlayan varsa bana söylesin !

Güvenlik görevlileri gazetecilere saldırıyor..?

Gazetecileri sevmeye bilirsiniz.. kanunsuz iş yaptılarsa girme değiniz halde güvenlik bölgesine girdilerse, burası dağ başı değil mahkemeye verisiniz..!

Suç duyurusunda bulunursunuz.. Gazeteci Milletvekili gibi dokunulmazlığı olan kişi değildir.. ama kaba kuvvetle saldırıyı asla kabul edemeyiz bu sebeple kınıyorum..

Hani bugünlerde yıldızımızın barışmadığı : Rusya, Suriye, Almanya, AB ülkelerinin gazetecileri bile olsa onlara yapılan saldırıyı da kınarım.. çünkü o gazeteci meslektaşlarımızda buraya görev yapmaya gelmiştir..

Bilgi vermezsin : ama kaba kuvvetle gazetecileri yola getirmeye çalışıyoruz demek çok yanlıştır..

Hatta bölgede görev yapan gazeteciler içinde : sevmediğimiz , önceden aramızda husumet bulunan kişilerde olabilir ama halkı kalyana getirerek gazetecilerin üzerine salmak doğru bir hareket değil, bu kışkırtıcılığı yapanları kınıyorum..

Halkı kalyana getirip gazeteci üzerine salacağınıza 35 yıldan beri bölgenizi kan gölüne çeviren insanların yaşama hakkını elinden alan terör örgütünün üzerine salın ?

Polisimize, askerimize istihbarat desteği verin , şu terörün kökünü kazıyalım..

Ama balık beyinli olmayalım..

İstanbul ve Midyat’ta ki saldırıda şehit olan vatandaş, polis askerimize Allah’tan rahmet diliyorum, yaralılara acil şifalar diliyorum.. Gazeteci meslektaşlarımıza geçmiş olsun diyorum

Hayırlı Ramazanlar..