Hakkımı Haram Ediyorum

BAHARIN BAŞLANGICINI NEVRUZ BAYRAMINI ZEHİR EDENLERE HAKKIMI HARAM EDİYORUM.

Nevruz bayramı;  Türk Milletinin Müslüman olduğu günden beri, içi İslam ile doldurulmuş, her kelimesinde Allah’ın adı, dualarında peygambere övgü, uygulamalarında Hz. Peygamberin öğrettiği sünneti seniye olan, binlerce yıllık Türk’ün kaderi, Türk Bayramlarının medarı iftiharıdır. Nevruz birlik demek, beraberlik demek, kardeşlik demek kaynaşma demek, paylaşma demek, dayanışma demektir. Ben türküm diyen, ben Müslüman’ım diyen, ben Anadolu’nun şerefli bir ferdiyim diyen herkese kutlu olsun.

Ancak, son yıllarda bölücü mihraklar bu şerefli bayramı;  kendi hain emellerine hizmet edecek şekilde, Türk devletine isyanın, terörün, bölücülüğün ve halkı sindirmenin ve korkutmanın vesilesi haline getirerek her yıl huzursuzluk kaynağı ve asayişsizliğin sebebi haline getirmişlerdir. Başbakanın ifadesi ile ZERDÜŞT, kendi ifadeleri ile ateist olan bir örgüt bu şerefli bayramı kendi haysiyetsiz manifestolarına vesile yapmışlardır.

Bu yılda AKP iktidarı da bu kervana katılmış ve APO ile yapılan mutabakata uygun olarak nevruz bayramı kutlanmıştır. Yaşanan kepazelik bu bayramda en üst seviyeye çıkmış, APO siyaset sahnesine taşınmış, Kürdistan’ın temeli atılmıştır.

Hükümetin “Barış Süreci” dediği bu süreç de; APO’nun vurgusu, Kürtlerin özgürleşmesi, bu güne kadar yaptıkları silahlı mücadeleyi Kürt isyanı, bu isyanın liderinin de kendisi olduğu üzerine iken, BDP’nin vurgusu ise, Kürtlere statü, Öcalan’a özgürlük olmuştur.

Her iki görüş de Terörist örgütün devletleşme altyapısına yöneldiği ve devletleşme sürecinde mevcut iktidarla anlaştıklarını ifşa eder niteliktedir.

Diyarbakır merkez olmak üzere yurdun çeşitli illerinde Nevruz kutlamaları Şov’a dönüştü ve tören alanı polisten ve devletten arındırıldı. Tören alanının güvenliği kendi “Öz Savunma güçlerine” teslim edildi. Sanal ortamda gezen resimlere bakıldığında da bu güvenliği sağlayanların ellerinde de silahlar ve yüzlerinde de maskeler vardı ve meydanda serbestçe görev icra ettiler. Alanda bir tek Türk Bayrağı olmadan Katil APO’nun resimleri ile KANLI ÖRGÜTÜN paçavraları alabildiğince coşku içinde dalgalandırıldı.

Bu görüntülere övgü dizen iktidar ve yandaşları, Türk Milletinin içine akan gözyaşlarını hesaba katmadı, terörist başı ve müebbet hapis hükümlüsü APO’nun bildirisi coşku ile tören alanında Hükümetin resmi izni ile okutuldu. İç işleri Bakanının üstüne basa basa, APO posterleri ve örgüt paçavrayı yasakladık demesine rağmen, meydandaki poster taşıyan ve paçavrayı sallayanlara en ufak sözlü müdahale bile yapılmaması da bir başka önemli ayrıntıydı.

Ellerinde Türk Bayrakları ile 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını kutlayan vatandaşlarına su ve gaz sıkarak müdahale eden devlet, Diyarbakır’da yapılan tören alanında yoktu. Başbakan Erdoğan, APO’nun okunan mesajını olumlu bularak, konuşma içeriğine katıldığını ve iyi günlere yol aldığımızı ifade etmesi yaraya tuz biber ekmiş, olan biteni meşrulaştırmıştır.

Kutsanan ve Barış anlamı yüklenen mesajda APO ne demişti biliyor musunuz;

·         “ Artık silahlar sussun, silahlı güçlerimiz sınır dışına çekilsin. Bu bir son değil yeni bir sürecin başlangıcıdır.”,

·         “…bu mücadeleyi bırakmak değil, yeni bir mücadeleyi başlatmaktır.”

·         “ bu fedakârlıkların hiç biri boşa gitmedi, Kürtler hakkını yeniden kazandı” soruyorum size, bu cümlelerden siz ne çıkartıyorsunuz? Hükümet gibi sizde bu sözlere Barış sözleri diyebilir misiniz?

APO “yeni bir mücadeleyi başlatmaktır” sözü ile sizce neyi kast etmiştir? Bu mücadeleyi ben başlattım, bende sonlandırıyorum diyen ve verilen mücadelede istenilen, amaçlanan noktaya gelindiğini ifade eden eşkıya başını temize çıkartmak ne yazık ki Hükümete kalmıştır.

Hükümete; APO’yu ve PKK’yı topluma entegre etme ve topluma akredite etme görevi verilmiştir. Başbakan Erdoğan ve hükümetin tüm yetkilileri, basındaki işbirlikçileri ve şakşakçıları APO’nun “bu bir Kürt İsyanıdır, Bu isyanının da lideri benim” itirafını gizlemekten, Türk Milletinin çözülme sürecinde aktif rol almaktan çekinmemektedir.

BDP milletvekili Aysel Tuğluk diyor ki; “Kürdistanı kuruncaya kadar mücadelemiz devam edecektir. Şehitlerimize sözümüz budur” onlar şehitlerine verdikleri sözü tutarken ya sayın Başbakan;  senin de  şehitlere ve şehit ailelerine verdiğin sözün vardı nerede kaldı?

Diyarbakır mitingini ve şovunu içine sindirenlere söyleyecek söz bulamıyorum. Lakin ben bu manzarayı midem bulanarak, iğrenerek, gözümün yaşını içime akıtarak izledim, benim gibi olan kardeşlerime de metanet ve sabır diliyor, hükümete daha önce destek verenlerin, desteklerini helal etmemelerini istiyorum. AKP Hükümeti; Türk Milletinin hakkına halel getirmiştir, bende bu ülkeyi yönetenlere hakkımı helal etmiyorum. Allah sabrımızı versin Cenabı Hak Yar ve Yardımcınız olsun.