İnsancıkların bir başka yüzü!

Takımın başarılı olduğu bir atmosferde kulüp başkanı yuhalanıyor ve takımın hocasına küfrediliyorsa orada biraz düşünmek gerekir.

“Böyle bir şey olamaz” deriz; deriz de olduğunu da görürüz, yaşarız.

Nitekim önceki gün oynanan FaturaVizyon  Kahramanmaraşspor – Bozüyükspor müsabakasının hemen başında ve ilk yarının kimi bölümlerinde bir grup taraftarın kulüp başkanına gösterilen olumsuz tepkinin nedeni sizce nedir?

Kim organize eder, nasıl olur?

Sonrasında müsabakanın ikinci yarısının ortalarında, birden takımın yedek futbolcularının ve teknik kadronun bulunduğu kulübeyi, yine bir başka grup taraftarın yumruklamaya kadar gidecek tepki göstermesinin nedeni sizce nedir)

Kim organize eder, nasıl olur?

**

Tribünlerde tehlikeli işler organize ediliyor.

Bunu net bir şekilde görmeye başladık. Ama bu organize işlerin yöneticisi kim, kimler tarafından sahneye konuluyor; işte bunu anlamakta zorluk çekiyoruz.

**

Kahramanmaraşspor’da son yılların en önemli istikrar ve başarı trendi yakalandı.

Daha iki üç sezon önce kapanma noktasına gelen, neredeyse yönetici bulamayan ve dahi borçlarından dolayı transfer yapamayan bir kulüp vardı ortada.

“Amatör kümeye ha düştü, ha düşecek” diye bekliyorduk.

Ve sanki elbirliği ile de takımın liglerden düşmesi için şehir olarak elbirliği yapmıştık.

Ancak o kabus dolu günler, FaturaVizyon Grubu’nun takımı sahiplenmesi ile birlikte geride kalmaya başladı. Doğan Tehçi başkanlığındaki kulüp yönetiminin borçları ve alacakları, FaturaVizyon Grubuna devretmesi ile birlikte sona erdi.

Geçen yıl bu heyecanla Kahramanmaraşspor, kendini sahiplenen grubun adına özdeş bir şekilde vizyon kazanmaya başladı.

Takım güç bela bir üst lige çıktı.

Yeni sezonda da “hedef üst lig” seslendirmesi yapılmasa da şu ana kadar ortaya konan başarı, hedefi ortaya koydu.

**

Ama bu kentte başarı birileri tarafından hazmedilemiyor.

Tıpkı geçen yıllarda olduğu gibi yine farklı durumlar sahnelenmeye başlandı.

Liderliğe oynayan, gelecekteki hedefi için önemli olan maçta kazanmaktan başka düşüncesi olmayan takım sahada puan mücadelesi verirken, bir grup taraftar başkanı yuhalıyor, tepki gösteriyor; bir başka grup taraftar istediği oyuncu oyuna alınmayınca kulübeyi yumrukluyor.

Yok böyle bir şey.

Utanç verici.

Utanç verici olduğu kadar da düşündürücü.

**

Dünkü, Tribünden Bakış köşemde yazdım. Şöyle:

“Konuyu yarın daha enine-boyuna tartışacağız bu sütunlarda, kendisi taraftarlarca ‘Kahramanmaraşspor Onursal Başkanı’ ilan edilen eski yönetici Fikret Fındık’ın lehine “Fikret Fındık sen bizim her şeyimizsin”, “Fikret Fındık nerede biz oradayız” şeklinde yapılan şeref tribünün sağ tarafından gelen tezahüratlar; “İlgisiz başkan istemiyoruz”, “Çulsuz başkan istemiyoruz” diyerek te Kulüp Başkanı Feridun Kolat’a tepki gösterdiler.

İkinci yarı başlarken Fındık, basın mensuplarının bulunduğu bölüme geldi. Gazeteci Abid Vanlı’nın da bulunduğu sırada eski futbolcu Fikret Fındık’a “Fikret bey, sen taraftarların onursal başkanısın, lehine güzel tezahürat yaptılar, mutlu oldun. Peki kulüp başkanının aleyhine tezahürat yaparken neden sessiz kaldın. Elinle ‘susun’ diye işaret etsen bu tatsızlık olmazdı” dediğimde “Ben karışmıyorum bu işlere. Bunlar (tezahüratçı taraftarları kastediyor) iki işadamından 1.5 milyon lira (sanırım ağız alışkanlığı, bin 500 TL diyecekti) bulmuşlar, başkandan da 750 bin lira (750 TL olacak) istemişler. Başkan da ‘İstanbul’a gelmeyin, istemiyorum’ demiş. Tepki onun için…” dedi.

Anlamadım. Anlayan anlamıştır da, ben bu işlerden anlamam. İkinci tepki de, şeref tribününün sol tarafından kulübeye geldi. Kulübeyi yumruklamaya gidecek kadar ve hatta ceza gelebilecek düzeye çıkan taşkınlığın nedeni Onur Berber’in oyuna alınmaması. Yok böyle bir şey. Taraftar istiyor diye bir oyuncu oyuna alınamaz. “Takımıma katkı sağlayacağım” diyen taraftarın, takıma zarar verdiğini düşünmek istemiyorum.

Neyse… Takım bayrama lider giriyor. Gerisi lafıgüzaf…”

Şimdi sorgulayalım:

İstanbul’a gitmek için başkandan 750 TL alamadığı için takımı sabote edenler, taraftar olabilir mi?

İstediği, sempati duyduğu futbolcu oyuna alınmadığı için kulübeyi yumruklayanlar, taraftar olabilir mi?

Bu hakaretler, be tepkiler çok daha ileri boyutlara gidip; saha olaylarına dönüşse ne olur:

1. Seyircisiz maç cezası gelir: Takım, 12. Adam’dan yoksun kalır. Kulübün kasası az da olsa hasılattan yoksun kalır. Olayların dışında kalan taraftarlar, maçı izlemekten yoksun kalır.

2. Saha kapatma cezası gelir: Takım maçını tarafsız sahada oynamak zorunda kalır. Git para, gel para… Masraf kalemi artar. Kulüp, buradaki hasılattan yoksun kalır. Dışarıya gidemeyen taraftar takımını izlemekten mahrum kalır.

Değil mi?

**

Ama…

“Takım kazanmış, kazanmamış benim umurumda değil. Ben paramı alır keyfime bakarım…” diyenler var olduğu sürece de bunlar olur.

Birileri kendini bu kadar ucuza satar.

Yazıktır.

Kime yazıktır.

Kendinize yazıktır. Takıma yazıktır. Bu kente yazıktır.

**

Maç sonrası Fethi Çokkeser (FaturaVizyon Kahramanmaraşspor Teknik Sorumlusu), şöyle diyor:

Lider takımın hocasına ve futbolcusuna küfredenler şerefsizdir. Ben anadan doğma Kahramanmaraşsporluyum. Kimse bizi ihanetle suçlayamaz.

 Bugün takıma ihanet edenler var.

Ama içerimizde ayrık otları var.

 Burada organize işler var. Onlar temizlemeli.

Lider takımın hocasına ve futbolcusuna küfür ediliyor. Değişimlere itiraz ediliyor. Küfür ediliyorsa bu takımı 10 sene boyunca trilyonlarca para harcayıp takımı küme düşüren hocalara küfretsinler.

Kimse şerefsizlik yapmasın. Sözüm de o ayrık otlarınadır.”

**

Zaten, bu sözlerin üzerine ne söylenir ki…

**

Soruyorum:

Takım sahada mağlupken, tribünlerde davul-zurna çalıp oynamak taraftarlık olur mu?