Kendimize yapıldığı zaman kabul etmeyeceğimiz hareketleri başkasına yaparken vicdanımız rahat mı? Huzur içinde uyuyabiliyor muyuz?
Küçük bir menfaat için: çevremize verdiğimiz rahatsızlığın farkında mıyız?
Kul hakkını hiç düşündük mü?
Komşuları huzursuz ederek, kendimiz huzurlu olabilir miyiz?
Bugün: bir yangının korundan söz etmek istiyorum.
Sabah bir tartışma ve bir anlamda çene kavgasına şahit oldum.
Yukarı bölgede: altı dükkan olan, üzeri konut olan bir apartman da oturan kat sakinleri önce kendi arasında tartışıyorlardı.
Birinci kat’a bir berber (kuaför) 7 kat’a bir avukatlık bürosu açmışlar.
Kat sakinleri, yani ev sahipleri: Biz sabah ekmek almaya iniyoruz, öğle ve akşam bir sefer daha inip çıkıyoruz, günlük 3 defa asansör kullanıyoruz, iki de misafir gelse 5 defa asansör kullanıyoruz, oysa berber ve avukatın günlük yüzlerce müşterisi gelip gidiyor oda 125 TL ortak gider veriyor bizde aynı parayı veriyoruz? Bu adalet mi?
Onun müşterilerinin verdiği zararı ben niye ödeyeceğim, diyor ve isyan ediyorlar.
Asansörü kapatalım, ya da şifreli bir sistem yaptıralım tartışması devam etti.
Mahkemeye vererek: iş yeri olarak oturanları çıkaralım tartışması ile devam etti.
Bende tüm bu olup bitenleri yan tarafta oturarak dinledim, onların hareketlerini izledim.
Benim gördüğüm: Devlet, Belediyeler bu konuya el atmaz ise, yakında istenmeyen çok çirkin olayları bu şehirde yaşayarak göreceğiz.
Çünkü: iş yeri ile ev aynı binada olmaz.
Evini iş yerine verene Allah vicdan versin çünkü komşularının hakları geçiyor ona çünkü herkes beddua ediyor. Orayı kiraya iş yeri olarak tutana da Allah hüsnü Ahlak versin, kendi evi olsa bu şekilde evlerin arasını iş yeri olarak kiraya veri mi?
Bu bina iş yeri olarak mı yapıldı, yoksa konut mu? Bu sorunun cevabını yetkililer vermesi gerekir.
Burada bir sapıklık, dengesizlik var. Haksızlık ve zulüm var.
Herkesin ailesi, çocukları, mahremi var, evlerin arasında iş yerinin açılması doğru mu?
Sabah evden çıtım, buraya gelinceye kadar binalara baktım, birçok binanın birinci katında veya bilmem kaçıncı katında bir tabela var, sonra biraz araştırdım. Herkes huzursuz.
İnsanlar mahkemeye mi gidelim, kapatalım mı? Kavga mı edelimi tartışmaya başlamış bunu gördüm.
Biz Türk milletiyiz, önce sesimizi çıkarmayız, sonra birden bire el bombası gibi patlarız.
Gördüğüm konu patlama noktasına gelmiş. Herkes isyanda.
Kanun ve yönetmelikler açık, kat mülkiyeti kanunu, Apartman, Site kanunu açık, kat maliklerinin yüzde yüzünün imzasını almadan bir iş yeri açılamaz ama bizim millet ben yaptım diyor oluyor, o binaya bir iş yeri girince de orasının değeri hızla düşmekte ve bir süre sonra ev sahipleri dairelerinin bedavaya yakın satarak gitmektedir.
Kin ve nefret başını almış gidiyor.
Belediyelerimiz, konuya el atmalı, apartman ve sitelerde konut ta işyeri açanların işyerlerinin kapatılması gerekiyor.
Konuta iş yeri ruhsatı verilmeli açılanlar ise kapatılması gerekir.
Bir gün toplumsal bir olay yaşanır kan dökülürse, bunun sebebi buna göz yuman yöneticiler olacaktır.
Çünkü: bu tür yerlerde kan kokusu gelmeye başladığını gördüm.
İlimizin yöneticileri bu konuya bir an önce el atması gerekiyor.
Sabah dineldiğim insanlar: pimi çekilmiş bir bomba gibi patlamaya hazır.
İlimizi yöneten sayın yöneticilerimiz, idarecilerimiz mülki amirler sadece kanun ve yönetmenlikleri uygulasalar mesele çözülecek.
Konutların arasına açılan bir iş yeri 30 daireli bir apartmansa 29 kişi rahatsız ediyor ve bizim insanımız bir kişinin çilesini çekiyorsa, bu adalet değildir.
Burada adaleti sağlayacak olanlar ise: İlimiz valisidir, Belediye başkanlarıdır. Hakim ve Savcılarımızdır toplum olarak biziz, sensin benim, kendimize bir hareket yapılmasını istemiyorsak başkasına da yapılmasına müsaade etmememiz gerekir.
Bizden uyarmak ve söylemek, karar yöneticilerimizindir.
İyi günler….