Kahramanmaraş’taki hayvanat bahçesi kapattırılacak mı?
Hassas bir konudur ve bizim tahsilimiz de, bilgimiz de, ilmimizde bu konunun dini boyutunda fikir yürütmeye yetmez.
Bildiğimiz şu ki, yeryüzündeki canlıların bütünü faydalanılması için insanoğluna sunulmuştur.
Bitkisi ile hayvanı ile insanoğlu tüm canlılardan yararlanıyor.
Bu faydalanım kimi zaman beslenme, kimi zaman giyim, kimi zaman korunum amaçlıdır.
Mesela keçinin hem etinden, hem sütünden, hem kılından, hem derisinden, hem de boynuzundan yararlanılır.
Koyunun da öyle.
İneğin de öyle.
Etinden, sütünden, kılından, derisinden yararlanılacaklar var elbette.
Atın etini toplum olarak yemeyiz, sütünden yararlanmayız ama bu hayvan cinsinin de etinden ve sütünden yararlananlar vardır.
Bizim toplumumuz atı genel olarak ulaşımda, yük taşımada kullanır.
Eşeği yük taşımada kullanırız.
Öküzü çifte koşar, tarlayı süreriz.
Köpeği ve kediyi, diğer zararlılardan bizleri koruyucu olarak kullanırız.
Tavuğu eti ve yumurtası için besleriz.
Bu listeyi aklınızın erdiği kadar uzatabilirsiniz.
Kısaca şunu söylemek istiyorum: Hayatımızın hemen her bölümünde Yüce Yaradıcı’nın yarattığı hayvanlardan bir şekilde yararlanırız.
**
HAYTAP Hayvan Hakları Federasyonu Başkan Yardımcısı Nesrin Çıtırık, Kahramanmaraş’taydı.
Valilikler bünyesinde oluşturulan Hayvan Koruma Kurulu’nun önceki günkü toplantısına katıldı.
Nesrin Çıtırık, toplantı öncesi de bir basın toplantısı yaptı.
Çıtırık, Kahramanmaraş’ta hayvan korumayla ilgili iki önemli başlık getirdi:
İlki Sezaller Hayvanat Bahçesi’ydi.
Çıtırık’a göre, burada hayvanlara eziyet ediliyordu.
Nesrin Çıtırık öyle bir anlattı ki, hayvanat bahçesini hiç görmeyenler gerçekten buranın bir işkence merkezi olduğunu düşünür.
**
“Kahramanmaraş’ta sanayinin gelişmesine paralel olarak hayvan haklarını da iyileştirmek istiyoruz. Bu yönde faaliyetlerde bulunacağız.”
“Toplumda çocukların ve yetişkinlerin yüreklerine hayvan sevgisini aşılamak için gayret gösteriyoruz.”
“Bu ağzı ve dili olmayan hayvanlar bizim merhamet, sevgi şefkat öğretmenlerimiz. Onlardan öğreneceğimiz çok şey var. İnsana hayvan sevgisini de vermek için onlara en yakın olan kediyi, köpeği, kuşu, yerdeki solucanı, bataklıktaki kurbağayı koruma ve sevmeyi, sevme duygusunu çocuklarımıza ve yetişkinlerimize aşılamalıyız.”
“Federasyon olarak hayvanat bahçelerine de karşıyız. Hayvanların özgür bırakılması gerektiğine inanıyoruz.”
“Toplumda insanların yaşam standartlarının çok kötü olduğu bir ortamda milyonlarca liranın hayvanat bahçelerine harcanmasına da karşıyız.”
“Hayvanları hapsetmek gibi bir yetki ve hakka sahip değiliz. İnsanımız açken, çocuklarımız parasızlıktan okula gidemezken, hayvanat bahçelerine trilyonlar yatırılması yanlış bir şey.”
“Eğer bir aile çocuğuna yaban hayatı ile ilgili bilgi vermek istiyorsa uygar dünya artık hayvanat bahçelerinden geri dönüyor hapsetmemeyi öğreniyor. Biz de bu uygulamadan dönmeliyiz. Artık hayvanlar insanların eğlencesi olmayacak.”
“Adıyaman ve Kahramanmaraş, hayvan hakları konusunda bölgede aşama kaybetmemiş iki şehirdir. Kamuoyu desteğini sağlayarak buradaki mekanizmaları harekete geçirmek istiyoruz.”
“Kahramanmaraş’ta hayvanların eziyet ve işkence görmediği bir ortamı oluşturmayı istiyoruz. Hayvanların insanların eğlencesi olmaması gerekiyor.”
“Ekonomide geliştiği ve büyüdüğü için kıskandığımız Kahramanmaraş'ı hayvan hakları konusunda da kıskanmak istiyoruz”
**
Bayan Çıtırık, Kahramanmaraş'taki özel hayvanat bahçesinde “kısırlaştırma” yapıldığını öne sürerek, konuyu Türkiye gündemine taşımayı düşündüklerini dile getirdi.
Özel hayvanat bahçesini “özel hayvanat hapishanesi” olarak nitelendiren Çıtırık, “Hayvanların özel bir hapishanede tutulduğunu ulusal ve uluslararası dev firmalara anlatacağız” diyor.
“5 yıldır Kahramanmaraş'ı takip ediyoruz. Konuyla ilgili çok fazla bir gelişme olmamış. Kahramanmaraşlıların yürek ve vicdanlarına güvenerek dramı gördüklerini zaman bizleri destekleyeceklerine inanıyorum” diyor.
Basın açıklamasının sonunda bizim Yusuf Taş, adeta isyan etti.
Yusuf Taş, genç bir muhabir arkadaşımız.
Bir süre birlikte çalıştık.
Şimdilerde İhlas Haber Ajansı’nın muhabirliğini yürütüyor.
“Nesrin Hanım, öyle bir anlattınız ki, sanki biz hayvanat bahçesi görmedik…” sözleri, Yusuf’un isyanının bir başlangıcıydı.
Sahi, şikâyeti kime yapacaklar? Ulusal ve uluslar arası dev firmalara.
Niçin?
Kahramanmaraş ile ticareti kessinler diye mi?
Kahramanmaraş’ı ticaretten, siyasettin, spordan, kültürden soyutlasınlar diye mi?
Kahramanmaraş’ta işsizler çoğalsın, terör başlasın diye mi?
“Kahramanmaraş’ta hayvanlar küçük bir hapishanede kalıyorlar. Kahramanmaraş ile ilişkilerinizi kesin…” mi diyecekler?
Garip.
Garip olduğu kadar da çağdışı bir yaklaşım bence budur.
Diyor ki, Bayan Nesrin Çıtırık:
“Kahramanmaraş hayvanat bahçesindeki hayvanlar, Karacabey Hayvan Çiftliğine gönderilmesi gerekir.”
Yani al bir hapishaneden, götür öbür hapishaneye.
Değişen ne olacak?
**
Neyse…
Bu düşüncelerimizi bir kenara bırakılım.
Sahi, Kahramanmaraş’ta hayvan hakları ne durumda.
Çıtırık’a göre; Sezaller Hayvanat Bahçesi’nde hayvanlar hapsediliyor.
Hayvanlar kısırlaştırılıyor.
Kahramanmaraş’ta başıboş hayvanlar itlaf ediliyor, şehirden uzaklaştırılıyor, öteleştiriliyor.
Kısacası yok ediliyorlar.
Bayan Çıtırık, bu konuda haklı bir isyan içerisinde.
Hayvanların yani ağzı olup dili olmayan bu yaratıkların haklarını korumayı vazife edinmiş. Buna saygı duyarız.
Herkesin bir hobisi var, yer yüzünde…
Kimi zurna çalar, peşrev bilmez
Kimi çarşı-pazar gezer, alış-veriş yapmaz.
Kimi boş boş konuşur, fikir üretmez.
Kimi yazar çizer ama ortaya bir çözüm yolu koyamaz.
Kimi atar tutar, toplayamaz.
Zaten herkese farklı olduğu için de, uğraşın adına hobi diyoruz.
Çıtırık hanımefendi de kendi adına üstlendiği vazifede başarılı olmak için uğraş veriyor. İl il; ilçe ilçe; belde belde geziyor. Bir şeyler anlatıyor.
Kutsal bir vazife elbette bu.
O yüzden de alkışlamak gerekiyor..
**
Önceki gün Valilik Toplantı Salonunda gerçekleştirilen Hayvan Koruma Kurulu toplantısı öncesindeki Nesrin Çıtırık’ın basın açıklamasını dinlerken; hafızam eskilere gitti.
Eskiden bizim mahallede, Tekke’de başıboş hayvanlar vardı.
Başıboş hayvanların yanı sıra koruma altındaki hayvanlar da vardı.
Kökçü’nün iti vardı.
Yaşar Abi’ın iti vardı.
Elif Karı’nın püsüğü vardı.
Çinçin Durdu Emmi’nin de atı vardı.
Arabacı Halil Emmi’nin atı vardı.
Kiminin eşeği vardı.
Kimimin de nahıra kattığı ineği.
Kiminin keçisi vardı, kiminin de koyunu.
Kimi evinde keklik beslerdi, kimi de av köpeği.
Belki de hayvanı olmayan ev sayısı çok azdı.
Hatta iki katlı evin alt katında hayvanlar, üst katında insanlar otururdu.
Hayvanın pisliğinin kokusu sinerdi duvarlara.
Evin hanımı, erkeği, çoluğu, çocuğu iki güne bir hayvanın gübresini toplardı ahırdan..
Peki ne oldu da, şimdi hemen hemen kimsenin evinde hayvan kalmadı.
Ne it var, ne de püsük.
Ne keklik var, ne de ördek.
Nereye gitti bu hayvanlar?
**
Bütün bunlara karşı insanların içinde ‘hayvanlara sevgisizlik’ yatar diye düşünüyoruz ama aslında hiç de öyle değil.
Gelişen sanayi ve beraberindeki kent yaşantısının değişkenliği bu hayvanları istemeseniz de şehrin dışına, insanların uzağına atıyor.
Bugün Kahramanmaraş’a yakın kırsal yaşam alanlarında konu farklı.
Hemen herkesin evinde bir hayvan var.
Ama şehirde yok.
Neden?
Şehir insanı hayvanı istemiyor.
İsteyen de bunu kendine bir sosyal statü olarak değerlendiriyor.
Kimi zaman Trabzon Bulvarı’nda elindeki tasmaya bağlı bir köpekle gezen genç bir kız, orta yaşlı bir hanımefendi, genç bir delikanlı görebiliyoruz.
Etrafa bakışları farklı.
Yürümeleri farklı.
Cakalı cakalı.
Sorsanız, “Ben bir hayvanseverim” der.
Ama, sevdiği hayvanın özgürlüğün kısıtlayacak kadar da küçük beyinli olduğunu görmez.
Ne diyelim?
Sağlık olsun.
**
Kahramanmaraş’ta da hayvan hakları ile ilgili çalışmalar var.
Manisalı olan ve Kahramanmaraş’ta yaşayan Zekiye Duyar hanımefendi, bu konuda yoğun bir çaba içerisinde.
Başıboş kediler, köpeklerin sahiplenilmesi için gayret içerisinde.
Kısacası Zekiye Hanım da, Nesrin Hanım gibi hayatlarının büyük bir bölümünü bu yaratıklara ayırmış.
Bu yaratıklara yazın kurak zamanlarda bir yudum su, kışın soğuk günlerde bir kap yemek bulma çabası içerisinde Zekiye Hanım.
Onun da emekleri umarız boşuna gitmez.
**
Aslında anlatılması gereken nedir, tam olarak bilemiyoruz.
Ama, dediğim gibi bir zamanlar “can dost” saydığımız itlerimiz nerede?
Sıcacık sobanın arkasında sinmiş püsüklerimiz nerede?
Ben de bilmiyorum ki!..
Merak ettiğim, HAYTAP’ın Kahramanmaraş Sezaller Hayvanat Bahçesi’ni kapattırıp kapattıramayacağı?
Buna güçleri yeter mi?