Yarın (31 Mart 2012), MHP’nin il kongresi var.
Bu satırların yazıldığı ana kadar iki aday ortalıkta göründü
Biri, mevcut başkan Mustafa Bastırmacı.
Diğeri de eski il başkanlarından Mehmet Daşoluk (Ekberoğlu).
Seçimi kim kazanır?
İşte bu sorunun cevabını vermek çok kolay ancak, seçimi belirleyen sandık olduğu için de temkinli olmakta fayda var.
İster sayın Bastırmacı, ister sayın Daşoluk kazansın, fark eden bir şey olmaz.
Kim kazanırsa kazansın, kazanan için zor bir süreç başlayacak.
Çünkü, yarın sandıktan çıkacak isim, partiyi önce 2014 yerel seçimlerine, ardından da 2015 genel seçimlerine götürecek.
Yani MHP camiasının beklediği oy potansiyeline ulaşmaya çalışacak.
Çok zor.
Allah, kazananın da kaybedenin de yardımcısı olsun.
**
MHP, Kahramanmaraş’ta çok ama çok kan kaybetti.
Çok değil, 12-13 yıl öncesine bir gidelim ve bugüne kadar bir hatırlayalım rakamları:
1999’da 3 vekil (Mehmet Kaya, Edip Özbaş, Nevzat Taner) çıktı sandıktan.
DSP ile MHP koalisyon olarak ülkeyi 3-3,5 yıl yönettiler.
Sonra yaşanan ekonomik kriz beraberinde siyasi krizi de getirdi ve 1999’da sandıktan birinci çıkan DSP (136 vekil), ikinci çıkan MHP (129 vekil), üçüncü çıkan FP (111 vekil, sonradan kapatıldı), dördüncü olan ANAP (86 vekil) ve beşinci olan DYP (85 vekil) 2002’de sandığa gömüldü.
2002’de seçmenin temayülü 365 vekil ile AK Parti ve 177 vekil ile CHP ve 8 vekil ile de bağımsızlar şeklinde sonuçlara yansıdı.
2002’de Kahramanmaraş AK Parti’den 7, CHP’den de 1 vekili TBMM’ye gönderdi.
2007’de AK Parti 6, MHP 1 ve CHP de 1 vekil aldı Kahramanmaraş’tan
2011’de ise bu sistem değişmedi yani; AK Parti 6, MHP 1 ve CHP de 1 vekil çıkardı.
Kısacası, MHP’nin 1999’da 3 vekil çıkardığı Kahramanmaraş’ta 2011’de bir vekile düşmesi, mutlaka genel sonuçlarla ilgilidir ama bundan kuşkusuz yereldeki düşüşte etkili olmuştur.
Özü şu: Bastırmacı da, Daşoluk da seçilse işi gerçekten zor.
**
Adayların kendilerine göre avantajları var.
Bastırmacı, mevcut başkan olarak tüm ilçelerin kongrelerine katıldı.
Delegelerinde çoğunluğunu istediği gibi (yani seçimi kazanacak şekilde) oluşturdu.
Çünkü, ilçelerde kazanan adayların tamamına destek verdi.
Ancak bu kadar çok insanı kontrol etmek mümkün müdür, bunu da yarın sandık gösterecek.
Bastırmacı’nın avantajlarından en önemlisi mevcut iktidar olmasıdır. Çünkü, iktidar her zaman sandığa bir adım önde gider. İşi bilirse de gerisi kolay.
Bastırmacı’nın ikinci avantajı delegeleri istediği gibi oluşturmasıdır. Aşağı yukarı, sağa sola düşünerek hesaplar yapmıştır, liste oluşturmuştur. Eğer böyle yapmadıysa zaten en büyük yanlışı yapmıştır.
Bastırmacı’nın üçüncü avantajı da ilçe teşkilatlarının tamamında kendisinin desteklediği adaylar kazandı (zaten çoğunluğunda tek liste ile seçimlere gidildi).
Bastırmacı’nın bir başka avantajı da, il başkanı olduğu günlerin aksine çok daha iyi iletişim kurmasıdır.
Bunlar seçim kazandırır mı?
Dezavantajları yok mu?
**
Diğer aday Ekberoğlu ya da Mehmet Daşoluk.
Eski il başkanı.
En önemli avantajı eski bir il başkanı olması ve başkanlığı döneminde kamuoyunda olumsuz bir tavrının yansımaması.
İkinci avantajı Bastırmacı karşıtlarının bol olarak yanında olması.
Üçüncüsü de mevcut milletvekilinin kendisini desteklediği imajının oluşturulması.
Dördüncüsü de, Bastırmacı’nın kendi elleriyle yazdığı delegelerin, Bastırmacı Muhalifleri tarafından Daşoluk’a yönlendirmeleri (ki, iddialara göre bu konuda çok büyük bir yol alındığı belirtiliyor.
Bir başka avantajı da parti tabanı üzerinde olumsuz bir imaj bırakmamış olmamı, tabanı yakından tanıması…
Soru aynı:
Peki, bu avantajlar seçim kazandırır mı?
Dezavantajları yok mu?
**
Bastırmacı da Daşoluk da, gerçek anlamda basın toplantısı yapmadılar.
İkisi de, adaylıklarını açıklamak üzere basını davet ettiler.
Sonrasında basın konusunda bir sessizlik oldu.
Hem mevcut başkan Mustafa Bastırmacı, hem de karşısındaki tek aday Mehmet Daşoluk birer basın toplantısı yapsalardı iyi olurdu.
Bu basın toplantısında seçildiklerinde ne yapacaklarını, projelerini, partiyi yerelde ve genelde iktidara taşımak için nasıl bir yol izleyeceklerini, partiye yeni sempatizan kazandırmak için yapacakları çalışmaları keşke anlatsalardı.
İkisi de yapmadı.
Yapmayınca bu seçim de sadece ama sadece parti içinde kaldı.
Oysa, MHP’nin, yani yereldeki Anamuhalefet’in daha fırtına gibi bir kongre yapması, önce il merkezinde, sonra ilçelerinde, beldelerinde hatta köylerinde ve obalarında da bir fırtına estirmesi gerekirdi.
En azından ben öyle düşünüyorum.
**
MHP’nin bu seçiminde seçme hakkı verilmese de, gönlümüzde yatan bir isim elbette vardır.
Duamız onun için olacaktır.
Başka da şu endişemizi dile getirebiliriz:
Keşke bu kongrenin kaybedeni hiç olmasa… Parti için çok büyük bir avantaj olurdu… Parti belki de yeniden 1999’lardaki başarısına ulaşırdı.
**
Geçenlerde Ömer Özkan kendi ekibi ile bir toplantı yaptı.
Gerçi toplantıları çok yapıyor ama bu toplantıya bizzat ben de katıldım.
Bir nabız yoklaması yaptı ekibi arasında.
‘Aday olalım mı?’
‘Aday olmayalım mı?’
Herkes fikrini beyan etti. Kimi ‘olalım’ dedi, kimi ‘bu dönem olmayalım’ dedi.
Siyasette 24 saat çok uzun bir süre ancak şu ana kadar adaylığını açıklamadığına göre, aday olmayacak.
Tabi görüş kendisinin.
Düşüncesine saygı duymak gerekir.
İşte o ekibin içerisinde yer alan Karaaslan ile toplantı çıkışında konuştuk.
Kendisine şimdi ayrı bir yol çizme eğiliminde, bir süre bekleyeceğini söylüyor.
Bu seçimin ardından da ayrılık sinyallerini gördüm.
Ama bu ayrılığın gerçekliğini zaman gösterecek.
Olur mu, olmaz mı?
**
Bu arada, delege olmasa da parti içinde delege yakınları ile bir ağırlık oluşturan Mustafa Karaaslan, dikkatleri üzerine çekmeye başladı.
Karaaslan, 2009 Mart’ında yapılan yerel seçimler öncesi özellikle belediye muhalifliği ile bir kamuoyu oluşturdu.
İyi de reklam yaptı.
Sonrasında 3 bin seçmeni bulan yakını (yani sülalesi) ile birlikte MHP’ye katıldı.
2009 yerel seçimlerinin ardından Ömer Özkan başkanlığındaki Merkez İlçe Yönetimi’nde yer aldı.
Üstelik yerel yönetimlerden sorumlu başkan yardımcısı oldu.
Bu görevini de Özkan Yönetimi istifa edene kadar sürdürdü.
Başardı, başaramadı bu tartışılır.
Ama, Bastırmacı’nın il başkanlığını kazandığı seçimde karşı safta yer alan Karaaslan da, Özkan ve diğer Özkan Yönetimi’nde yer alan isimler gibi Bastırmacı’nın hışmına uğradı.
Zaman içinde de partiden uzaklaşma meili başladı.
Bunu yakınlarına dillendiriyordu ama bugünlerde ciddi ciddi partiden ayrılık sinyalleri veriyor.
Özellikle partini il kongresi için geri sayım yaptığı şu günlerde, delegeler üzerine oynanan oyunlardan dolayı bir tavır almış görünüyor.
Merkez’de tanıdığı delegeler (ki çok sayıda akrabası var) üzerinde bir etkisi var.
Kendisine ‘hangi adaya oy verelim?’ diye soruyorlar.
Onlar da toplantı üstüne toplantı yapıyorlar.
Sonuç nasıl gelişir göreceğiz?
**
Hikaye uzun.
Anlatacak daha çook laf var.
Zaman kısa.
Yer dar.
Yarın kongre günü MHP için.
Bakalım sandıktan kim çıkacak?
Bastırmacı mı, Daşoluk mu, yoksa da sürpriz bir isim mi?
Hele yarın ala harman ola.
**
Aklıma düşmüşken; sizlerle bir türkü paylaşmak istiyorum.
Elbistan yöresinden bu türkü.
Güzel Köse ve Nazmiye Coşkun’un derlediği bir ezgi.
“Bir Durna Uçurdum Hublar Gölünden”
Ben www.ttnetmuzik.com.tr de tesadüfen dinledim, dün sabah Erol Köker’in sesinden…
Dinlemenizi, dinlemezseniz de sözlerini (naklediyorum) okumanızı tavsiye ederim.
**
Bir durna uçurdum hublar gölünden (Aman)
Bilmem ki ne oldu halı durnanın
Bilmem sahralarda dağlar sağrında
Nerede mekanı (vah vah) eli durnanın
Küstürdüm durnamı barışamadım
Semaya açıldı yarışamadım
Şahin oldu uçtu kavuşamadım
Yüce dağdan aştı yolu durnanın
Haylı demdir durnam gezeriz ayrı
Kayilim rüyamda görseydim bari
Yad avcı avlamış dönemez gayrı
Bağlanmış kanadı kolu durnanın
Ahumu aradım gökler yüzünde
Suval sordum ördeğinden kazından
Dediler kan ağlar iki gözünden
Örselenmiş tüyü telli durnanın
Dediler ah çekip seni özlüyor
Gelir deyi yollarını gözlüyor
Ciğerinden yare almış sızlıyor
Bükülmüş kameti beli durnanın
Deldi kulağımı bir hazin avaz
Yıktı bu gönlümü eyledi enkaz
Mezarım taşına gel elinle yaz
Bu perişan âşık kulu durnanın…