Tarih 05.01.2012 günlerden Perşembe akşamüzeri saat gece yarısına doğru. Türkiye’de ikinci kez bir genelkurmay başkanı tutuklamış ve cezaevine konmuştur. Akıllara 27 Mayıs 1960 tarihinde yapılan darbeden sonra tutuklanan o dönemin Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun’u getirdi.
Dönemin Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun 27 Mayıs’ı gerçekleştiren darbeciler tarafından tutuklanmıştı ve idama mahkûm edilmişti. Ama daha sonra Cezası müebbete çevrildi. Yine kendisi gibi bir dönem genelkurmay başkanı olan Cevdet Sunay Cumhurbaşkanlığı sırasında meslek taşı olan Rüştü Erdelhun’u affetmişti.
Şimdi ise askeri değil, sivil ve özel yetkili savcının talebi ile mahkeme Başbuğ’u tutukladı ve Silivri cezaevine koydu. Başbuğ tutuklanan ilk genelkurmay başkanı değildir. Ama askeri değil “sivil yargıçlar tarafından” tutuklanan ilk genelkurmay başkanı oldu.
Türkiye Demokratik ve Sosyal bir hukuk devleti. O halde kimse yargılamadan muaf değildir. Suçlu olan kimse yargılanır ve eğer suçu sabit görülürse cezasını çeker.
Ancak İlker Başbuğ’un tutuklanması sorunludur. Ortaya çıkan manzara tuhaftır ve yaratacağı hasarın giderilmesi uzun sürebilir, zor olabilir.
Genelkurmay Başkanı, görev suiistimali veya vatan hainliği gibi gerekçelerle değil “terör örgütü üyesi, hatta lideri olmak” iddiasıyla tutuklanmıştır.
Suçun niteliğine bakıldığında ise Başbuğ’un Türk Silahlı Kuvvetleri içinde “emir komuta zincirine” sadık kalarak bazı tasarruflarda bulunduğu anlaşılmaktadır.
Genelkurmay bir dizi internet sitesinin kurulmasına karar vermiş. Bunun için gerekli yazışmalar yapılmış, hazırlıklar tamamlanmış ve genelkurmay başkanından da onay alınmış.
Sonra bu sitelerden bazılarının içeriğinde hükümet aleyhine unsurlar olduğu görülmüş.
Bu suç mu? Evet. En azından görevi suiistimal, görevi kötüye kullanma.
Ancak Başbuğ’a yapılan suçlama “terör örgütüne üye olmak.”
Genelkurmay başkanı bu suçu “emir komuta zincirine” uyarak işlediğine göre terör çetesinin de Türk Silahlı Kuvvetleri’nin tamamı olduğu gibi garip bir durum ortaya çıkmaktadır.
Eğer Başbuğ emrindeki bazı subaylara talimat verseydi, onlar da yine kendi belirledikleri bazı astlarıyla bu internet sitelerini kurma emrini uygulatsaydı bir çeteden söz edilebilirdi.
Oysa burada durum farklı. Genelkurmay başkanı özel olarak seçilmiş isimlere onay vermiyor, hiyerarşik sıra içinde yürüyor her şey. O zaman kararın tüm Silahlı Kuvvetleri kapsaması gerekir.
Neredeyse gün boyu süren sorgulamadan sonra sivil mahkeme tarafından bir genelkurmay başkanının tutuklanması bu açıdan önemlidir. Özel yetkili savcılar, ileri sürdükleri iddialarla Türk Silahlı Kuvvetlerine hizmet etmiş bir komutanını cezaevine koyacak karara imza atmışlardır.
Böylelikle “dosta güven düşman korku salan” Türk Silahlı Kuvvetleri, bir kere daha içinden çıktığı kendi ulusunun gözünde yaralanmış bir duruma düşürülmüştür. Bu ülkede sözde demokrasi havaleleri kesilenler İstediğiniz kadar “demokrasi nutukları” atın, inandırıcılığınız çok zayıftır. Bu olup bitenleri içlerine sindirebiliyorlar mı? Acaba…