Tüyler Ürperten İddia!

İddialara göre; 37 haftalık gebe bir kadın, domuz gribi şüphesiyle KSÜ Tıp Fakültesi’ne başvurdu. Teşhis konan kadının bebeğinin ‘sezaryenle doğum’ yapması için göğüs kliniği tarafından kadın doğuma sevk edildi.

Ancak, ‘domuz gribi’ olması nedeniyle kimse kendisine yaklaşmadı. Doğum zamanı yaklaşınca ebe, hemşire, doktor ortalıkta görünmedi. Kadın, Tıp Fakültesi Hastanesi’nin tuvaletinde doğurmaya çalıştı.

Doğum esnasında kimse yardım etmeyince kendi başına doğurmaya çalışan kadın, ters gelen bebeği çekiştirmeye başladı. Bebek doğumu bittiğinde düşmek üzereyken ‘vicdanlı’ biri tarafından kurtarıldı.

Olayın devamında ise kadın ve bebek canını zor kurtardı. Kadın ve bebek alelacele tedaviye alındı ve daha sonra da taburcu edildi. Olay, hastane yetkilileri tarafından ‘normal bir durummuş’ gibi kapatıldı.

  AKİF ARSLAN

Yine Haber Gazetesi

Sorumlu Müdürü

 “Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesinde ise ismi açıklanmayan 37 haftalık hamile bir kadın ile 3 kişinin domuz gribi şüphesiyle tedavi altına alındığı öğrenildi.”

Haber, Anadolu Ajansı kaynaklıdır. Kahramanmaraş’ta AA abonesi olan gazetelerin ve diğer yayın kuruluşlarının tamamında “Kahramanmaraş’ta domuz gribi şüphesi” başlığı ile yer aldı. Yazımıza konu ettiğimiz yukarıdaki cümle, ilgili haberin son cümlesi olarak basına yansıyan bölümdür.

Olayın korkunç boyutlarda yaşanmasına rağmen, skandalın kamuoyuna yansımaması için de azami özen gösteriliyor. Olayın gelişimini dinleyince, ‘bu çağda böyle uygulama olurmuş’ demekten kendini alamazken, tüylerimizin de diken diken olduğunu hissediyoruz.

 **

 İddialara göre; 42 yaşındaki kadın, bir haftadır devam eden ‘nefes darlığı, yüksek ateş, öksürük’ şikayetleri ile özel bir hastaneye başvuruyor. 36 haftalık gebe olan kadın ‘domuz gribi şüphesi’ ile Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi’ne (halk arasındaki adı ile Tıp Fakültesi Hastanesi) sevk ediliyor.

 GÖĞÜS HASTALIKLARI ANABİLİM DALI EPİKRİZ

 4 Ocak 2016 tarihinde SGK Kahramanmaraş Sağlık Hizmetleri Müdürlüğü tarafından Tıp Fakültesi Hastanesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı’na gönderilen kadın, 8 Ocak 2016 tarihinde yatış yapıyor. Burada düzenlenen ‘o hastanın hastalığı, teşhis ve tedavisi ile ilgili her türlü bilgiyi içeren’ epikrize göre, birinci basamak yoğun bakım hastası, ikinci basamak yoğun bakım hastası olarak postural drenaj ve buhar tedavisi uygulanıyor. Doktorlar hastaya “viral prömoni, tanımlanmamış”, “sponton makat doğum”, “anemi, gebelik, doğum ve lohusalığı komplike eden”, “pnönomi, tanımlanmamış”, “astım”, “disipne” ve “solunum yetmezliği, tanımlanmamış” tanıları koyuyorlar.

Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Epikrizine göre, kadının şikayeti “Öksürük+”, “İNH alıyor”, “Gebe+”, “SSM Bibaziller Ral”, “Nabız 130”, “Sat 85”tir. Hikayesi “Bir haftadır devam eden nefes darlığı, ateş, öksürük” olarak epikrize edilen kadının özgeçmişinde ise “10 senedir astım” bulunuyor. “SS Kabalaşma” fiziki bulgusu notu düşülen epikrizde klinik seyir ise şöyle anlatılıyor:

“36 hf ebeb hasta viral pnömoni nedeni ile yoğun bakıma alındı. Hastanın kanları alındı, hastaya H1N1 şüphesi nedeniyle izolasyon yapıldı. Hastaya kadın doğum kons yazıldı. Önerilere uyularak antibiyoterapi başlandı. Enfeksiyon hastalıkları kons istendi. Hastanın H1N1? Olması nedeni ile enfesyon hastalıkları önerileri doğrultusunda numuneler alınarak Halk Sağlığına gönderildi. Hasta belli aralıklarla 02 Inhalasyon tedavisi aldı. Genel durum orta, solunum sıkıntısı devam eden hastayala bronkodilatör devavi eklendi. Fetüs hareketlerini hissetmeyen anne için kadın doğum kons istendi. Hastaya NST çekildi. Bebek kalp atımları normal olarak gözlendi. Hastaya fetal USG yapıldı. Amnion sıvısında belirgin azalma görülmesi üzerine acil sezeryan planlandı. Karaciğer enzimlerinde artış göslenen hastaya gastroentoroloji kons yazıldı. Önerile uyuldu. Genel vital bulguları iyi olup, gebeliğe bağlı olarak sancıları mevcut olan hasta, kadın doğum tarafından ertesi güne sezeryan planlanarak değerlendirildi. Hastanın rutin kanları görüldü. Anestezi için gerekli labaratuvar tetkikleri istendi. Yoğum bakımda takipli hasta H1N1 pozitif hasta kadın doğuma sezeryan yapılmak üzere devir edildi.”

Epikrizde, yoğun bakım notları bölümünde ise hastanın Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı’nda kaldığı 5 günlük bilgiler yer alıyor.

 KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM ANABİLİM DALI EPİKRİZ

 42 yaşındaki ve doğuma yakın olan kadın için Tıp Fakültesi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı tarafından düzenlenen epikrizde ise tedavi “NVD”, tanı “spontan makat doğum”, “anemi, gebelik, doğum ve lohusalığı komplike eden”, “astım”, “dispne” konuluyor.

Yatış tarihi 8 Ocak 2016 olan hastanın şikayeti “sancılanma”, hikayesi “Sata göre 36+3 hafta gebe. Hasta travayda kabul edilerek göğüs hast yoğum bakım ünitesinden devir alındı” bilgisi veriliyor. Epikriz’deki klinik seyir bilgileri ise şu şekilde: “Sata göre 36+3 hafta gebe hasta travayda kabul edilerek göğüs hast yoğum bakım ünitesinden devir alındı. NVD ile doğurtuldu. Postpartum GDİ, VBS olan oksijensiz saturasyonları 93-65 olan hasta göğüs hastalıklarından Hasan hoca ile görüşülerek PLK kontrolü önürelirek taburcu edildi. Reçete verildi.”

Yine epikrizde ameliyat anastesi ve raporları bölümünde ise “08/01/2016, 13:50, Miad gebe: NVD, Serviks tam dilate iken hasta masaya alındı. PVV batikonajı yapıldı. Bir adet canlı bebek makat gelişi 2300 gd. 48/33 ölçülerinde doğurtuldu. Plasente ve ekleri total olarak halas edildi. Kanama kontrolü sonrası işleme son verildi” ifadesi yer alıyor.

 EKİPRİZ İLE ANLATILANLAR FARKLI FARKLI

 İddialar ise farklı yönde seyrediyor. Raporlara göre her şey ‘normal’ gösteriliyor. Ama olayın seyri, iddialara göre ‘skandal’, hatta skandaldan da öte ‘utanç’ verici bir durumu gözler önüne seriyor. Anlatılanlar özetle şöyle:

“37 haftalık gebe olan x.x. hasta;nefes darlığı, yüksek ateş ve öksürük şikayeti ile Tıp Fakültesi Hastanesi’ne başvuruyor. Gebe kadın, Göğüs Hastalıkları Polikliniği tarafından yapılan muayene ve tetkikleri sonucu genel durum bozukluğu ve domiz gribi şüphesiyle ilgili kliniğin yoğum bakım ünitesine alıyor. Burada kendisine ileri tetkik ve tedavi uygulanıyor.

Yapılan domuz gribi tetkiklerin pozitif gelmesi üzerine ‘domuz gribi’ teşhisi konulan hastanın durumu ciddiyetini korurken, kadın doğum konsultasyonu sonucunda bebeğin makat gelişi doğum süreci başladığı ve hastanın kesin suretle sezaryen olması gerektiği kanati hasıl oluyor. Sağlık durumu ciddiyetini koruyan ve ancak doğum süreci başlayan hasta, takip ve tedavisinin yapılması amacıyla doğum kliniği yoğun bakım ünitesine devrediliyor.

Bu devir, skandalı da beraberinde getiriyor. Burada ‘domuz gribi’ bulaşır korkusu ile doktor, ebe, hemşire, sağlık müdahaleden kaçınıyor. Kadın kaderi ile baş başa bırakılıyor. Çaresiz kalan kadın, kendisini hastanenin tuvaletine atıyor ve burada kendi kendine doğuma başlıyor. Baş tarafı yerine ayakları görünen bebeği, kadın doğurmak için çekiştiriyor. Bu esnada tesadüfen oradan geçen bir hemşire durumu fark ediyor ve bebeği düşmek üzere iken tutuyor”

Tabi bize anlatılanları, buraya naklediyoruz. Korkunç, skandal bir olay sonrası Allah’tan kadına ve bebeğe fazla zarar gelmiyor. Hastanın yakınları, kadının ve bebeğin canlarının kurtulduğuna şükrediyor. Olayın ardından hasta ve ailesi, apar topar hastaneden ayrılıyor ya da ayrılmak zorunda bırakılıyor.

Yine iddialara göre; “hekim ve tembihleniyor, sekreter ve sağlık çalışanları uyarılarak tehdit ediliyor. Ve düzenlenen rapor da kılıfına uyduruluyor. Sonuçta, bir büyük sağlık skandalı örtbas edilmeye çalışılıyor.”

 “BU NASIL VİCDAN, BU NASIL UYGULAMA?” SORUSU

 Tekraren söylüyorum: Ben bir kurum, kuruluş ya da kişiyi küçük düşürmeyi şiar edinmiyorum. Raporlar farklı, anlatılanlar farklı. İnsanın içinde bir korku, “Gerçekten mi?” diye bir soru işareti beyinlerde oluşuyor.

Elbette olayın tüm ayrıntıları ile açıklığa kavuşturulması, skandala neden olanların cezalandırılması öncelikle Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi’nin, Tıp Fakültesi Dekanı’nın, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Rektörü’nün işidir. Eğer onlar “Hayır, anlatılanlar kurumu yıpratmaya yöneliktir. Böyle bir iddia gerçek dışıdır” diyorlarsa, olaya el koymak ve gerekli araştırmayı yapmak ve adli suç duyurusunda bulunmak ta Cumhuriyet Savcılarımızın görevidir.

Ben buradan Cumhuriyet Başsavcımıza sesleniyorum: Hastanın adı-soyadı bellidir. Epikriz raporlarında vardır, hastane kayıtlarında vardır. O gün ve o saatlerde hastanede görevliler bellidir. Aynı saatlerde ve günlerde hastanede yatanlar bellidir. Refakatçileri bellidir. Hasta yakınları bellidir. Olayın derinlemesine soruşturulması için Cumhuriyet Başsavcımızın vereceği bir talimat yeterlidir. Gerisi çorap söküğü gibi gelecektir.

Osmanlı İmparatorluğunun kurucusu Osman Gazi’ye nasihatlerde bululan Osmanlı Devleti'nin fikir babası ve Osmangazi’nin kayınbabası ve  olan Şeyh Edebali’nin nasihatleri arasında şu vardır: “… Şunu da unutma; insanı yaşat ki, devlet yaşasın!”

Maharet insanları ölüme terk etmek değil, yaşaması için gayret göstermektir. Velhasıl.

 (Not: Bu yazı, YİNE HABER Gazetesi’nin 1 Şubat 2016 tarihli nüshasında yayımlanmıştır..)