Bugün Türkiye’de tembel bir toplum oluştu, bunun sonucu olarak köylerde üretim bitti, şehirlerin kırsal mahalleleri köyleşti ve üretim bitti yavaş yavaş batıyoruz.
Bir dostumuz çiftlikte hayvana bakacak aile arıyor, evini verecek, maaşını verecek SSK yatıracak, hayvanlara bakacak adam bulamıyor.
Köylere gidiyorsun yaşlı nüfus, yumurtayı, soğanı, patatesi şehirden alıp götürüyor, evinde bir tavuk, bir kedi, bir köpek bile yok, köylerde dağ başında öleceği günü bekliyor.
Ak Parti iktidarının 18 yıldan beri başarısız olduğu alanların başında Milli Eğitim gelmektedir.
İkincisi Sağlık da devleti soyanlarla mücadelede başarılı olamadılar.
Üçüncüsü ise Annesine, Babasına, Dedesine, Nenesine bakana maaş, Torununa bakana maaş, engelliye bakana maaş, selam verene maaş dersen yanlış olmaz sosyal devlet olalım derken, kelimenin amine tabiri ile Sosyal Devlet olmanın içine ettik.
Hz. Mevlana öğrencileri ile bir yere giderken, çimenler üzerinde oynayan köpekleri görüyorlar kavga etmeden birbiri ile çok güzel oynayan köpekler bunu gören talebelerinden biri soruyor efendim: “ İnsanlarda bu köpekler gibi oynasalar kavga etmeseler ne olur?” diye.
Hz. Mevlana, bir talebesini kasaba gönder ek üç beş kemik getirtiyor, sonra köpeklerin önüne atınca, köpekler o kemikler için birbirini parçalıyor.
Mesele kemik meselesi.
Bir tanıdığım aile var: 5 çocukları var bir de yaşlı anaları var.
Yaşlı anne, kendi evinde, en küçük çocuğu, torunları ile oturuyor, arada bir diğer çocuklarını yanına giderek üç beş gün kalarak mutlu yaşıyorlardı.
Ev kendinin, bir ihtiyacı yok, hükümetimiz, Annenize bakana 1400 TL maaş veriyorum demesi üzerine, Anneme bakma parasını sen alacaksın, ben alacağım diye 5 kardeş bir birine düştü, şimdi kanlı bıçaklılar, herkes huzursuz, aile birbirine küs konumuna geldi.
Eşi öleli 30 yıl oldu, huzurlu mutlu yaşıyorlardı.
Oysa o bakıcı parası bir ailenin altına dinamit koydu köpeklerin kavgası gibi.
Köy koruyuculuğu: Bir meslek olduğu gibi, köyde bir geçim kaynağı olduğu gibi, koruyucu olamayanlar içinde bu köyde yaşanmaz diyerek şehre göçü hızlandıran bir unsur olduğunu görüyorum.
Bugün köylerde oturanlar ya köy koruyucusu, ya da emekli, biraz köyde biraz şehirde çocuklarının yanında kalan yaşlı insanlar.
Köy koruyucusu olan Maaşım var diyor, üretim yapmıyor. Emekli olan ise emekli maaşım var ne diye uğraşayım, şehri gidince kim bakacak diyor.
Asıl mesele de burada: Köyde nüfus kalmadığı için, şehre birkaç günlüğüne gelse bile hayvanlarına bakacak, yem verecek bir komşusu kalmadığı için hayvan besleyemiyoruz diyorlar.
Yine bir tanığımıza: Köyde yaşıyorsun, birkaç tavuk bir inek beslesen olmuyor mu? Diye sorduğumda cevap: “ Yazın buradayım ama kışın şehre çocukların yanına gidiyorum onlara kim yem verecek? “ sorusunu aldım.
Buda şunu gösteriyor ki: Türkiye’de ilimiz Kahramanmaraş’ta köy kesimin de üretim bitti. Herkes şehre koşuyor, emekli olanlar ise çocuklarının yanına gelerek şehirde yaşıyor.
Akşam bir köyden akrabamız: Bizim 10 kök cevizimiz vardı, güzel ürün veridi, 3 yıldır köye gitmiyorduk hepsi kurumuş bahçe veren olmuş diyor.
Atalarımız demiş: Bakarsan bağ olur, bakmazsan dağ olur, sözü burada yerini bulurken, hükümetin yanlış politikası üretimi bitirdiği gibi, köyleri boşattı.
Büyükşehir Yasası: Baştan sona yanlış bir yasa, Kahramanmaraş’ta kapanan kasaba belediyesi çalışanları tamamı şehir merkezine geldi. Böylece kasabalarda yaşayan nüfus kalmadığı gibi köylerde boşalması ile Kahramanmaraş Büyük Köy olarak üretmeyen tembellerin yaşadığı bir yer haline geldi.
Oysa insanlar köyünde oturup, Tavuk, koyun, keçi, inek, soğan, patates, domates yetiştirmeli şehre getirip satması gerekirdi ekonomiye katkı vermesi gerekirdi.
Şimdi hükümetin nerede hata yaptığını iyi düşünmesi gerekiyor.
Bizden söylemesi.
İyi günler…