İDDİA ederim ki, İsrail’le Filistin birleşse, birlik olsa, elele verse bizim Kahramanmaraş Basının da birlik olmaz, kendi menfaatlerimizde bile bir araya gelemez!

Bu konu çok su götürür, çok tartışmalar yapılabilir ama biz yanarız kendi derdimize, dışarıdan müdahalelere bence hiç gerek yok.

Beş altı ay önce bir pazar günü yanılmıyorsam Bugün TV’de Ak Parti Grup Başkanvekili ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal’ın konuk olduğu bir programı izledim baştan sona…

Çok da usta gazeteciler olmasına rağmen bu işin erbabı olduğu her davranışından, her sözünden, hatta her mimiğinden anlaşın Mahir Ünal hangi gazeteci ne sorarsa sorsun, tamamen programı kendi ekseninde devam ettirerek, onlara hiç hissettirmeden neredeyse moderatörlüğü bile eline almıştı.

Gazeteciler ve programın moderatörü ne sorarsa sorsun, Ünal sorulan soruyu sadece bir cümle ile geçiştiriyor, sonra asıl kendi söyleyecekleri ile sözlerini noktalıyordu.

Yani usta ve batılı bir profesyonel siyaset adamının akıllı manevralarıydı bunlar.

Yönlendirip başka tartışmalara girdir, asıl konudan uzaklaştır, rahat ve light sorularla programı bitir!

Açıkça belirtiyorum ki, ben can-ı gönülden tebrik ediyorum.

hg

Ramazan’ın son günlerinde Mahir Bey Kahramanmaraş Basını ile bir gece sahura kadar süren bir sohbet toplantısı yaptı.

Bu toplantı öncesi doğrusu benim kafamda kendisine soracağım onlarca soru vardı.

Mesela en son geçen yıl 8. ayda yine bu sütunlarda yazdığım yazımda “Mahir Ünal’a bir yıl daha süre verelim, bu sürenin sonunda bir seçmen olarak hesap soralım, bu memlekete ne yaptınız?” demiştim.

En azından bu minvalde devam eden sorularım olacaktı…

Ancak…

Ancak Ünal önce Kahramanmaraş Basınının sorunları konusunda bir tartışma açınca başta ben olmak üzere bütün gazeteci arkadaşlarımın memleket meseleleri hususundaki soruları deyim yerindeyse güme gitti ve biz sabaha kadar bu konuyu tartıştık.

Yani Mahir Bey, tıpkı o TV kanalındaki moderatörün moderatörlüğünü elinden aldığı gibi bu toplantıda da sorularımızı yanıtlayacak makam durumundayken soruları soran taraf oluverdi ve muhtemel can sıkıcı sorulardan da kurtuluverdi.

Peki hepimizde bunu yedik mi?

İtiraf ediyorum ki, bal gibi de yedik!

RAMAZANOĞLU’DA MI AYNI TAKTİĞİ UYGULUYOR?

BAYRAMIN son günü gecesinde Milletvekili Dr. Yıldırım Ramazanoğlu, bu sütunlarının yazarının da içinde bulunduğu bir grup gazeteci arkadaşımı Seyirtepe’ye davet ederek akşam sohbetinde bulundu.

Yıldırım Bey, tam İstanbul beyefendisi, nezaketli, insanlara saygılı, dinleyen ve dinleten bir insan…

Sorunları not alıp unutan değil, anında ilgili makamlarla telefon görüşmesi yaparak çözüm yolu arayan, heyecanlı, dinamik yapısıyla tanıdığımız Yıldırım Beyin iyiniyetinden asla şüphemiz yok ancak bu toplantımızda sanki Mahir Bey taktiği uyguladı gibime geldi.

Bölgesel Havalaalanı, Polis Meslek Yüksek Okulu ve Tomsuklu OSB ile alakalı konulardaki son gelişmeleri aktararak bilgilendirdi ama her defasında konu döndü dolaştı yine geldi Kahramanmaraş Basınının sorunlarına dayandı.

Haklı olarak ilk Bekir Doğan müdahale etti, bende destekçisi olarak bu sorunun siyasal ayağı olmadığını, memleket meseleleri üzerinde tartışmaya, daha doğrusu sohbete devam etmeyi önersek de Yıldırım Bey Gaziantep Havaalanından bir etkinliğe katılmak üzere İzmir’e uçuş vakti geldiğinden dolayı yine bir çok sorumuz içimizde kaldı, soramadık.

Sonuç olarak ben buradan hem meslektaşlarıma hem de siyasilere bir çağrıda bulunuyorum.

Bizim derdimiz dermansız değil, bir şekilde kendi aramızda çözer, su yolunu buldururuz. Lütfen sizlerden rica ediyorum sokaktaki Maraşlının dertlerini konuşalım, memleket meselelerini konuşalım ama kişiselliğe dönüşen Basın sorunlarını konuşmayalım. Zira bu konulara sizler müdahil oldukça yaralarımız daha da kangrenleşiyor, umulmaz derde dönüşüyor.

Yani diyeceğim oki, “Medyanın derdi vekillerimi gerdi?” durumuna gelmeyelim lütfen!

Bilmem anlatabildik mi?

KAHRAMANMARAŞLI NE BEKLİYOR?

YAZIMIZ uzadı, yerimiz daraldı ama Yıldırım Beye, “Kahramanmaraşlı’nın sizden beklentileri ne, bunun yanıtını verebilir misiniz?” sorumuza aldığımız yanıtla nokta koyalım.

İşte Yıldırım Beyin bu sorumuza yanıtı:

“Kahramanmaraşlı esas itibariyle bizden sonuç bekliyor. Memleketin her meselesinde bir an evvel ne yapacaksak olumlu bir şekilde bunu sonlandırmamızı bekliyor, bunun farkındayız.”

Biz de diyoruz ki; “Güneş batmak üzere! Karanlığa kalmadan ne yapacaksak bir an evvel yapmalıyız!”

TEBRİKLER KARAKÜÇÜK VE ÖKSÜZ!

KAHRAMANMARAŞ Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Kemal Karaküçük ve Meclis Başkanı Hanefi Öksüz, Türkiye'nin en büyük sivil toplum kuruluşu olan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yüksek Koordinasyon Kurulu’na girdi.

Şunu özellikle belirtelim: Hiç kimse olağanüstü konjonktürlerle bugünün kıyaslamasını yapmasın!

90’lı yılların Türkiyesini bir düşünün! Yani üç parçalı hükümet, yarını belli olmayan Türkiye, paramparça olmuş ve yolgeçen hanına dönmüş bir TOBB…

Böyle bir konjontürde TOBB listesine girmekle bugünkü Türkiye’de, hele hele daha ilk seçiminde başkan olduğu Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı’ndan TOBB Yüksek Koordinasyon Kurulu’na girmek, bir başarıdır.

Bunu basitleştirmek, kelimenin tam anlamıyla “vicdansızlık”, “çekememezlik” daha da ötesi “kıskançlık”tır!

Kusura bakmayın, izansızlara karşı bunun başka bir izah tarzı yoktu!