Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir yıl öncesinde önce” Öcalan ile görüşülüyor” biçimindeki açıklamalarını duyduk. Daha sonra 21 Martta Nevruz kutlaması sırasında Öcalan’ın İmralı’dan yolladığı ”Silahlar sussun siyaset konuşsun” yönündeki mesajını dinledik. İçinde bulunduğumuz sürece böyle girdik.
Aslında son bir yıl çok rahat geçmedi. Sıkça sürecin tıkanıp tıkanmadığını konuştuk, tartıştık. Haklı olarak hükümetin attığı adımlar konusunda kuşkularımız vardı, halende var olmaya devam etmekte bu kuşkularımız. PKK’ya çok taviz verildiği konusunda sıkça eleştirildi, AK Parti İktidarı. Kandilden gelen tehditler yüzünden Silahlı çatışmaların yeniden başlayacağı kaygısını yaşadık.
Her şeye rağmen ”çatışmasızlık ortamda” bu 2013 yılını ufak tefek olumsuzluklarla geçirmeyi başardık. Bu başlı başına önemli bir durumdur.
Ülkemiz Mahalli İdareler, yerel seçimlere işte ”bu ortamda” hazırlanıyor.
Önceki gün ofisten çıktım merkezde bulunan bazı işyerlerini ve esnafı ziyaret ettim. Çay ocaklarına, kahvehanelere, uğradım. Şehir merkezinde Sivil toplum örgütlerinin bazı yöneticileriyle görüştüm. Ayaküstü sohbet ettiğimde oldu.
Bu arada çok sayıda vatandaşla konuşma fırsatı buldum, aralarında esnaflarda vardı, onları dinledim. Vatandaşlarımız çok zor günler yaşadı. Büyük acılar çektiler. Ölümü ve yıkımı gördüler, yaşadılar, kan ve gözyaşı döktüler. Artık eski ”kötü günlerin” geri gelmesini istemiyorlar. İstedikleri şey şu; “Türkiye Cumhuriyeti Devletimiz, güçlü olmalı, iktidarıyla, muhalefetiyle ülkemize sahip çıkılmalı. AK Parti iktidarı teröre asla taviz vermemeli, ödün vermemeli.” Ülkelerinin zarar görmesini hiç istemiyorlar. İçlerinden biri şunları söyledi:” 30 yılı aşkın bu topraklarda âdete savaş oldu, kardeş kardeşini vurdu, et tırnaktan ayrılır durma geldi. Bağımsız Devletimiz birileri tarafından bağımlı hale getirildi. Bu durum bizleri son derece üzmektedir. Bu ülke bize atalarımızın kutsal emanetidir. Ülkemizin bağımsızlığı için mücadele etmeliyiz. Türkiye’mizde kavga, gürültü olsun istemiyoruz, Artık Barış ve Çözüm Sürecine tanıklık etmek istiyoruz”
Sadece güney doğu’da değil, buralarda da bir yıl öncesine göre farklı bir hava gözlemlemek mümkündür. Silahların susmasının yarattığı olumlu havadan söz ediyorum. Şu birkaç aylık sürecin insanların günlük hayatları üzerinde olumlu ve önemli bir etki bıraktığını görebiliyoruz. İnsanlar ”çatışmasızlığın” nimetlerinden faydalanmak istiyorlar. Böyle bir ortamda pek çok şey daha görünür oluyor.
Yıllar sonra ilk kez Mahalli İdareler, yerel seçimlere Güney Doğuda ”silahların gölgesi” dışında bir ortamda giriliyor. Bu durumun yansımasını, Batı bölgelerinde de gözlemlemek mümkün oluyor.
Bu durumda seçmenin oy kullanma iradesi çok azda olsa kendisine geçmiş gözükmektedir. Şimdiye kadar terör baskısıyla seçim sandığına giden ve namlu yönünde oy kullanmaya zorlanan seçmen bu seçimlerde, PKK’dan beslenen BDP ‘ne umarım ki mecbur bırakılmaz. AK Parti gibi, CHP ‘de MHP’de Güney doğuda oylarını artırırlar ve seçim kazanırlar oralarda…
Buralarda ise ”seçim mücadelesi” son 20 yıldır AK Parti hegemonyası ile geçti. Önümüzdeki 30 Martta yapılacak olan Mahalli İdareler seçimlerinde, bir kez daha aynı hegemonyaya tanıklık edeceğiz gibi. Çünkü Kayseri siyasetinde CHP’de, MHP’de seçmenin karşısına, Belediye başkanlıklarını AK Partinin elinden alabilecek gibi bir aday ve adaylar profili ile çıkamadı.