Sevgili okuyucular, ülkemizin kültür ve sosyal alanına büyük katkılar sağlayan bazı değerler bir bir ayrılıyor aramızdan.Şairimiz Abdurrahim Karakoç’dan sonra şimdide Halk ozanımız Neşet Ertaş’ı hakka uğurluyoruz. Mekanları cennet olsun, büyük ustaların.
Bu yazımın içeriğinde Neşet Ertaş’ın 74 yıllık yaşamından kesitler olacak. Emeğinin karşılığını hiç alamamış bir babanın, emeğinin karşılığını hiçbir zaman layıkıyla alamamış çocuğuydu o...Hayat hikayesini bir cümle ile özetlerdi: Zenginsen ya bey derler ya paşa, fukaraysan ya abdal derler ya cingan haşa!
Yokluktan, yoksulluktan, fukaralıktan çok çekmişti...
Soytarıların paraya para demediği günlerde meteliğe kurşun atıyordu...
Televizyonun ve radyonun devlet egemenliğinde olduğu dönemlerde "batılılaşma" zannederek "tezek kokuyor bunlar!" diye aşağılayıp yasaklamışlardı türkülerini...
'Düğün şarkıcısı' diye küçümseyenlere "Ben düğünlere de giderim, içkili yerlere de... Çünkü her yerde 'insan' var" diyerek ders vermişti.
Sonunda düğünlerde bile çalmasına izin vermediler.
Dayanamadı. Terk etti Türkiye'yi...
Yurtdışına, Almanya'ya gitti....
Adı garip konmuştu bir kere, musibetler bırakmıyordu yakasını...
'Almanya' yolunda trafik kazası yaptı. Alıp hapishaneye attılar.
Ne arayan oldu ne soran...
Bir tek Yaşar Kemal hatırladı onu...
Üzerinde "Bozkırın Tezenesine..." yazılı bir İnce Memed gönderdi hapishaneye...
O günden sonra adı Bozkırın Tezenesi kaldı ama tanıyanlar bilirdi ki o aslında garipti, garibandı.
Memlekette zulüm hakimdi o yıllarda...
İşkence tezgahları kurulmuştu.
Konuşmaya korkuyordu herkes...
Almanya'dan isyan etti: "Suçun sorumlusu ruhtur, vücudun günahı yoktur. Kıymayın insancıklara..."
"Bir daha öylesi gelmez" demeye kurulmuş saatlerimizin ayarını bozmak için yazıyorum bu yazıyı...
Neşet Ertaş hakkın rahmetine kavuştu.
Dua edelim onun için…
Neredeyse her gün terör ve trafik kazalarından gelen acı haberlerle yanıyorken bir de onun kaybını düştü yüreklerimize…
Bu yalan dünyadan göçüp giden, bir Abdurrahim Karakoç’umuz, bir Neşet Ertaş'ımız yok, artık.
Bu toprağın çocuğu Neşet ve Abdurrahim, bu topraklara ektiğiniz tohumlar yeşerecek ve arkanızdan sizlere dua edeceklerdir. Bundan emin olunuz ve ebedi mekanınızda rahat uyuyunuz.
Anadolu’da bu topraklar bir Abdurrahim Karakoç,bir Neşet Ertaş daha çıkarır mı? Bilinmez.
BU DÜNYA FANİ…
Topraktan geldik, toprağa gideriz.
Kimimiz tok, kimimiz aç kime ne deriz.
Ölenlerimizin ardından dualar ederiz.
Bu dünya fani.
Bu dünya fani kimseye kalmaz.
Nice yiğitler gitti hiç biri gelmez.
Ülkemin kaderidir, yüzümüz gülmez.
Bu dünya fani.
Barışı değil, kavgayı seçenler.
Yalan dünyada kendinden geçenler.
Bir kere değil, on kere zemzem içenler.
Bu dünya fani.
Karakoç’unda bedeni toprak olacak bir gün.
Ne makam kalır, o zaman nede ün.
Yol yakınken gel sende hakka dön.
Bu dünya fani.