Şurada 12 Hazirana ne kaldı? Parti liderleri ve adaylar, il, ilçe, kasaba ve köy geziyor seçim propagandası yapıp vaat üstüne vaatler veriyor. Yetmişli yıllardan beri oy kullanırım bu kadar bol keseden seçim vaadi ne gördüm nede duydum kimse ben yapmıyorum demesin her şey gün ışığında cereyan ediyor.
Güzel şeylerde oluyor eskisi gibi kimse kimseyi mümkün olduğu kadarı ile rahatsız etmiyor, aralarında birbirlerini ziyaret bile ediyor. Liderlerin birbirlerine hoş olmayan bazen de tadını çok kaçıran hakaret tarzı konuşmalarını görmezsek, vatandaşlar oldukça olgunluk içinde seçime gidiyor. Seçmenler liderlerin tavrından hoşlanmasa bile birbirlerinin tavrından memnun.
Konu başlığımız demokrasi bizde ondan bahsedeceğiz.
ÖTV ve KDV’yi her sabah kalkıp akşamına kadar, vatandaşlık vergisi olarak veren biri olarak, zamanımızın demokrasisini irdelemek istiyorum. Yandaş, Candaş demeden tüm televizyonları izliyor, radyo dinliyor ve elime geçen bütün gazeteleri okuyorum. Ülkemin politik liderlerini dinliyorum. Hepsi ben en iyi demokrasi taraftarıyım diyor ama bu ülkede bir öğrenci yumurtayı havaya kaldırdı diye, devletin yurdundan atılıyor. Veya yumurta attı diye ağır suç işlemiş gibi hapislere atılıyor. Bu nasıl demokratik anlayış, hiçbir lider bu olaylara açık tavır almıyor. Hani bu ülkeye % 58 evet daha çok, referandum ile ileri demokrasi gelmişti. Yumurtayı havaya kaldırdığında veya attığında âlemi korkutuyorsa, önemli durumlarda ne yaparız öyleyse?
Kimi muhafazakâr demokrat, kimi sosyal demokrat, kimi milliyetçi demokrat ve kimide kürtçü demokrat liderleri olan ülkemizde, şimdiki halimize bakıldığında demokrasi var diyebilir miyiz?
Diyemeyiz çünkü yok.
AKP’ye bakıyoruz sözde milletvekili adaylarını seçmenine soruyor ama seçmeni hiç gale almadan bilinmeyen tanınmayan insanları getirip aday yapıyor. Milletin teveccüh gösterdiklerini ise, ya en son sıraya koyuyor ya da hiç koymuyor.
CHP kısmen ön seçim yapmış gözükse de merkezden istediği gibi sıralıyor ve bir kısım adaylarının küskünlüğüne, istifasına sebep oluyor.
MHP yine halkın nabzına bakmadan merkezden listeleme yapıyor.
BDP ise yapısı daha başka, İmralı’mı seçiyor kandil’mi seçiyor oda belirsiz.
Her lider demokrasi diyor ama gördüğümüz yerde, söyler misiniz, demokrasi mi var? Liderlik sultası mı var?
Liderler ön planda, seçmenleri dışlanmış yönetim anlayışı ile siyaset yapılıyor. Ya seçmen ne diyor? Hiçbir şey. Asla bu yapılanmaya karşı duramıyor asla sözleri itibar görmüyor. İşçi, öğrenci, köylü, şehirli öğretmen hülasa tüm halk bu haksız seçtirme biçimine ne oluyor arkadaş diyemiyor. Susuyor acı çeke çeke oy vermek zorunda bırakılıyor, hiç benimsemediği, tasvip görmediği adaya çaresizce oy veriyor.
Adayların bir kısmı, kendini tanıtmak için canla başla çalışırken bir kısmı da liderine sığınmış, onun resmini yan yana bastırmış aklı sıra ondan faydalanıyor, bellikli kendine güvenemiyor. Bu vekiller meclise gitse ne olacak. Parmakçılıktan öteye gidemeyecek. Seçmene ben sizin temsilciniz olacağım mesajı böylemi verilir Allah aşkına?
Ülkemizde tam bir barış için, demokrasi için, bağımsızlık ve de özgürlük için nasıl bir bedel ödenecekse bir an önce ödeyelim de kurtulalım. İllaki birilerine bağlı olmak zorunda olmayalım.
Bu ülkenin vatandaşı olarak ikiyüzlü davranmaktan vaz geçelim. Yaşlısı, genci, sağcısı, solcusu ve aydınları olarak elimizi taşın altına koyalım da gerçek demokrasimize katkı yapıp bir an önce ulaşalım.
Liderlik gerekli ama demokrasiye halk daha çok gerekli.