Ülke tarihinin en büyük maden felaketlerinden birini yaşadık… Ağır bir bilançoyla karşı karşıya kaldık… Birkaç haber kanallarının haricindeki, çoğu kanalın nasıl gazetecilikten uzak olduklarını birlikte izledik günlerdir ekran başında…
Dedim ya birkaç haber kanalının dışındaki kanalların çoğu aynı yerlere kamera koymuş, hepsi aynı yerlere adamlarını dikmiş, hepsi aynı görüntüleri gösterip, aynı lafları söylüyorlardı…
Halbuki ülkemizin, insanlık tarihinin en büyük dramlarından bir yaşanıyordu Soma’da… Bir yanda en büyük çığlık ve üzüntüler… Bir yanda kurtarılan işçi yakınlarının sevinçleri… Etraf kıpırdayan her canlıdan umut bekleyen, anlam çıkaran binlerce vatandaş dolu…
Buraya toplanan insanlar, umutsuzluğun en derinlerindeler ama hala umut ediyorlar… Gözlerin içine, derinlerine kadar inin ve bakın neler anlatıyor o bakışlar, duruşlar…
Aslında bu kadar insancıl görüntüleri bir daha hayat boyu yan yana, iç içe getirebilir misin?
Habercilik yapacaksan, doğru be tarafsız haber yapacaksan… Elindeki kameranla Soma sokaklarına, toprağa verilen madencilerin köylerine dalsana… Gerçek dramı oradan kamuoyuna aktarsana…
Tamam, izin verilmediği için Madene giremedin, hastanenin bahçesinden ötesi yasak olduğu için oradan öte çıkamadın ama dramların, açıların yaşandığı köy ve kasaba elinin altındaydı…
Tarafsız habercilikten uzak… Havuz medyası…
Soma’dan yaptıkları yayınlarında… Günlerdir kalabalıklar gösterdiler…
Kalabalıklarda yüz yoktu. Ruh yoktu… Onları geçip… İnsana çevirmedi… Yaşanan drama çevirmedi kamerasını…
Akıl almaz yaşanan binlerce hikaye var orada… Her an yeni bir hikaye çıkıyordu ortaya...
Onları izlemediler bile… Patronlarının talimatları dışına çıkamadılar… Oraya dikilen sözde habercilik yapanlar…
Soma’da yaşananlar, kolay kolay hafızalardan silinir mi bilmem ama madencinin bahtı kapkara…
Soma’da meydana gelen maden ocağı faciasında yıkılan hayaller, umutlar ve trajediler bir arada yaşandı. Umutlar ve umutsuzluklar birlikte yaşandı... Gün gelir beklide film olur…
Bu filmin yönetmeni de belki bir gazeteci olur…
Amma… Soma’da yaşanan maden faciasını kamuoyuna tarafsız aktarmayı başaran bir gazeteci..
Madem olay yerine gitmişin… Adam çıkar, dolaşır farklı bir şey yapar… Bir gazetecilik örneği sergiler… Nerede o gazeteci, mumla arar olduk…
Aslında haberci gazeteciyi de isteyen yöneticide yok ya…
İyi ki Halk TV, Sokak TV, Samanyolu, Bugün ve Ulusal kanal varmış.
Yoksa tek kanalı günlerden farkımız olmayacaktı.
Şimdi kanal çok ama hemen hemen hepsi aynı telden çalıyor…
Havuz medyasının içinde yer alıyor çoğu…
Soma’da meydana gelen ve yüreklerimizi yakan, maden faciasını gün ve gün izledim… Elimde kumanda özellikle haber saatlerinde durmadan kanal değiştirdim durdum… Havuz medyası adeta birlik olmuştu… Ortak yayın yapıtılar sanki… Yuh! Yazıklar olsun...
Soma’dan habercilik nasıl yapılır, Soma’da meydana gelen bu vahşetin görüntüleri Tv’de nasıl yer alır… Gazete sayfalarında nasıl yer alır… Anlayana! tokat gibi röportajlara nasıl yer verilir… Bunlar olmalıydı…
13 Mayıs günü maden ocağında facia oldu… Soma’da sadece, gayri resmi rakama göre 301 maden işçi ölmedi, habercilikte, gazetecilik de öldü! İflas etti!Aslında habercilik daha öncesinden ölmüştü de.., Soma’da yaşanan maden faciasında iyice görmüş olduk!