BİLİRSİNİZ Anadolu bir dönem Türklerle beraber Ermenilerin de vatanı idi. Sonra 1915’deki olayların ardından büyük kısmı tehcirle yurtlarından ayrılmak zorunda kaldılar. Aslında o tarihe kadar müslümanı gayrimüslimi içiçe kardeşçe yaşıyordu. Ne zaman ki, dış güçler geldiler, bir kısım ermeni vatandaşın aklını çelip düşmanlık ve kin tohumu ektiler, ondan sonra olanlar oldu. Bu sütunların yazarı olarak şu anda bir çok Ermeni ile çok sağlam dostluklarım var. Zaten bu nedenle küçük beyinliler hakkımda değişik dedikodular da yapıyorlar. |
Ermeni Cemaati Vakfı Başkanı Bedros Şirinoğlu…
1915 olaylarını “soykırım değil, çok samimi iki dostun arasındaki kavga” olarak nitelendiren Bedros Bey, dünyanın dört bir yanını gezmiş olmasına rağmen Ermenistan’a hiç gitmemiş ve “Ermenistan Türkiye’yi tanıyana kadar da gitmem” diyor.
Rusların, ateş hattına Ermenileri sürdüğünü ifade eden Şirinoğlu, “Babaannem Türkler hakkında olumsuz hiçbir şey söylemezdi. Büyüyüp aklım ermeye başladığı zaman babama sorular sormaya başladım. ‘Birbirimize düşürdüler, bizim üzerimize oyun oynadılar’ derdi babam” şeklinde konuşuyor.
1915 olayları sırasında Ermenilerde olduğu kadar Türklerde de zayiat olduğunu söyleyen Şirinoğlu, kendisinin büyükbabasının da bu olaylar sırasında vefat ettiğini ekledi. Şirinoğlu, bu olaylar için “soykırım” denilmesine ve yaraların tekrar kaşınmasına gerek olmadığını ifade ediyor.
“100 sene geçmiş üzerinden. Allahaşkına artık kin taşımaya ne gerek var? Dünyada böyle olaylar çok olmuştur, harp de çok olmuştur, sıkıntı da çok olmuştur ama üstü kapanmıştır” diyen Şirinoğlu, “Her nedense Türkiye'de, Osmanlı'da yaşayan Ermeniler ile süregiden bu olayın üstü kapatılmak istenmiyor. Niye kapatılmak istenmiyor, ben anlamıyorum” diye konuşuyor.
Şimdi sıkı durun, en çok şaşıracağınız konuyu açıklayacağım.
Bedros Bey, Harp sırasında ülkesine yaptığı katkılardan dolayı Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından İstiklal Madalyası ile taltif edilmiş bir vatanseverin torunu…
Bir vesile ile bu dostumu Sayın Başbakanın danışmanı, aile doktoru ve Ak Parti Milletvekili Dr. Yıldırım Ramazanoğlu ile tanıştırdım. Aslında ortamda ben de olacaktım ancak yoğun sis nedeniyle kalkmayan uçağın azizliğine uğrayıp İstanbul’a gidemedim.
Yıldırım Bey ziyareti sonrasında bir elektronik posta yollayarak ziyareti şu şekilde değerlendirdi:
“Bedros beyi ziyaretim sırasında evimdeymişim gibi kendimi çok rahat hissettim. Kendisinin candan samimiyeti, vücut diline yansıyan tüm kardeşlik ve dostluk duyguları, ortak ecdadımız Osmanlı ve müşterek tarihimiz üzerine yaptığı değerlendirmeler, bizi günümüzün en sıcak sorunlarına kadar getirdi.
Sayın Başbakanımız ile ilgili son derece olumlu düşüncelerine esas teşkil eden profesyonel bakış açısı, toplumsal mozaik olarak adlandırılan sosyal zenginliğimizdeki bütünleşme noktalarını tespiti, gerçekten hepimize örnek olacak hususlardı. Öte yandan, kendi ofisindeki camlı bölmelerde sergilediği bazı tarihi objeleri bana gösterirken, duvara asılı bir istiklal madalyası dikkatimi çekti. Dedesine ait olduğunu, ama maalesef Osmanlıca olan madalya kaydını okuyamadığını ifade etti. Madalya ile birlikte çerçevelenmiş olan bir sayfalık berat metnini Osmanlıca aslından kendisine okudum ve duygulandığını hissettim. Aile tarihimizde bizim de şehitlerimiz vardı, fakat madalyalı kimsemiz yoktu, işte Bedros kardeşim ve ailesi böyle bir madalyalı onuru taşıyordu. 1921 yılında TBMM tarafından istiklal madalyasıyla ödüllendirilmiş gazi bir dedenin torunu ile beraber olmak beni de hislendirdi. Adeta ben de bu dedenin torunuyum diyerek, çerçeve camının arkasındaki istiklal madalyasını öpmek geldi içimden.
Yapmış olduğum bu tanışma sohbetinden sonra, topraklarımızın kokusunu taşıyan bu müstesna insanlarımızla neden daha önceden tanışmadım, diye ciddi şekilde hayıflanıyorum, bu nedenle kendimden ve tarihimden özür diliyorum. Öte yandan, değerli kardeşim Yener Atlı beye, konuyu gündeme getirdiği, Kahramanmaraş tabiriyle “aklıma iş düşürdüğü” için yürekten teşekkür ediyorum.”
Bu yazımda şunu anlatmak istedim: “Lütfen ama lütfen hiç kimseye ön yargı ile yaklaşmayın! Bir Ermeni olan Şirinoğlu, çok sıkı bir Türkiye milliyetçisidir.”
Adam, önce adam olmalı!
Yoksa Ermeni olsa ne yazar Yahudi olsa ne yazar!