Adına demokratik açılım deyin, milli birlik, kardeşlik ve barış projesi deyin, ne derseniz deyin  geldiğimiz nokta çokta olumlu değildir. PKK’nın dağ kadrosunu yöneten Cemil Bayık ve Murat Karayılan’ın  son günlerde yaptıkları açıklamalar göz önüne alındığında söyledikleri son sözleri çok fazla şaşırtıcı değil. Ancak şaşırtıcı olmaması onların bu çıkışlarını önemsiz kılmıyor. Bu çıkışları ciddiye almak gerek çünkü:
Çözüm sürecinin ilk ve belki de en kritik aşaması “geri çekilmeydi.PKK bunun büyük ölçüde tamamlandığını söylemesi aslında bir atlatmadan öte değildir. Devlet ise çok az militanın ülkeyi terk ettiğini söylüyordu, bu tespit doğrumudur bilemeyiz. Daha kimin haklı olduğunu anlayamadan geri çekilmenin durdurulması ihtimalinin bu kadar güçlü vurgulanması, çözüm sürecinin de duraklaması riskini beraberinde getirecektir.
Ankara’nın dikkat, enerji ve imkânlarının büyük ölçüde  Suriye’ye kanalize ettiği bu dönemde PKK  unsurunun yeniden bir tehdit olarak ortaya çıkması ihtimali bütün dengeleri altüst edebilir. Aslında PKK örgütü özellikle güneydoğu kırsalından tam anlamıyla çekilmemiştir, çekiliyor gibi davranmıştır.Militanların çoğu da köy ve kasabalarda kamufle olmuş, kendisine gelebilecek işareti, talimatı beklemektedir.
PKK’nın  komuta kademesinde bulunan Cemil Bayık ve Murat Karayılan’ın geri çekilmeyi durdurma yönünde açıklama yapmaları, bu sürecin başarısızlığa uğraması için içeride ve dışarıda ellerinden geleni yapan odakları epey heyecanlandırdığı muhakkak. Bu noktada özellikle, askeri müdahale tehdidi altındaki Şam rejiminin ve onun en büyük destekçisi İran’ın adını anmak gerekir.
Terörist, Cemil Bayık, ve Murat Karayılan, “Türk  silahlı kuvvetlerinin,eğer operasyon yaptıklarını görürsek, bu operasyonlara karşı meşru savunma yapacağız” diyerek topu devlete atıyor, yani bir nevi şantaj yapıyor. Yeniden çatışma ortamının açık olduğu vurgusunu söylemek istiyorlar.
Gerek PKK sözcülerinin önceki açıklamalarının, gerekse Cemil Bayık’ın ve Murat Karayılan’ın son sözlerinin ana amacı İmralı’da yatan terörist başı Abdullah Öcalan’ın elini kuvvetlendirmek ve önünü açmak. Diğer bir deyişle çekilmenin ve buna bağlı olarak çözüm sürecinin kaderini yine  PKK lideri Öcalan belirleyecek. Onun kararının ne olduğunu öğrenmek için  birkaç  gün beklememiz gerekecek. Çünkü bu hafta sonu BDP heyetinin  İmralı’ya gitmesi söz konusu olacaktır.
Abdullah Öcalan’ın Cemil Bayık, Murat Karayılan ve diğer adamlarını çok zor durumda bırakmadan, hatta onların son çıkışlarıyla kendini daha güçlü hissederek çözüm sürecinin (ve tabii ki geri çekilmenin) kaldığı yerden aksatılmaksızın devamını isteyeceği konusunda kuşkuluyum. Çünkü kim ne derse desin PKK nihai sonuç alana kadar bu ülkeyi terk etmez.