BASINDAN takip ettiyseniz görmüşsünüzdür. 10 Ocak Çalışan (ne demekse) Gazeteciler günü idi.
Elektronik posta kutum daha 9 Ocak’ta dolmaya başlamıştı, 10 Ocak akşamına kadar ise adeta çöplüğe dönmüştü. Merak ettiğim bir kaçı hariç hiç birisini okumadan sildim.
Büyük çoğunluğunun amacı gün kutlamak değil, bu vesile ile basında kendi fotoğrafıyla yer almak ve dolayısıyla sırtımızdan reklâmlarını yapmak.
Şu, “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü” düşündürdü bütün bunları bana. Bazı gazeteci arkadaşlar dahil büyük çoğunluğun “Dünya Çalışan Gazeteciler Günü” olduğunu sandığı, anca sadece Türkiye’de kutlanan bir garip gün. Nesi kutlanıyorsa?…
Peki, nedir bu 10 Ocak?
Aslına bakarsak bu tarihin, (Hani bilmeyen de öğrensin diye söylüyorum) dünya ile falan bir alakası olmadığı gibi, 10 Ocak 1961, gazetecilerin halen daha edinemedikleri haklarına kavuşturmayı vadeden “212 Sayılı Yasa”nın 4 Ocak’ta kabul edildikten sonra, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği bir tarihtir.
Babıâli’de “Dokuz Patron Olayı” olarak anılan ve o zamanın İstanbul’unda hazırlanan dokuz gazetesinin, bu yasaya karşı üç gün çıkmama kararının uyguladığı ilk gündür.
1o Ocak aynı zamanda, patronların bu tepkisine, birlik olarak karşılık veren gerçek gazete emekçilerinin “Basın Gazetesi” adıyla, patronlarına karşı haklarını savunmak için gazete çıkardıkları ilk gün olarak da tarihe geçmiştir.
Gazete sermayedarlarının, çıkarlarına ters düştüğü için manipülasyon yaparak, basın ile ilgili düzenlemeleri içeren yasaların, basını tehlikeye düşürdüğünü açıklamaları üzerine, gazetecilerin işin aslını topluma anlatmak için gazete çıkarmalarına şahit olunmuştur. İşte bu yüzdendir ki, medyanın görevi toplumu (doğru veya yanlış) bilgilendirmekse de, gazetecinin görevi önce kendini bilinçlendirmek, daha sonra da toplumu bilinçlendirmektir. Zira “terzi kendi söküğünü dikemez” misali, aslında en çok bizim gazeteci arkadaşlarımız haksızlığa uğrar da, toplumun hakkını aramaktan kendisine fırsat bulamaz. Bu yüzden 10 Ocak, gazeteciler için aslında bir “kutlama” değil, bir “hak arama” günü olmalıdır.
Yeni seçilecek başkan adayları samimi ise!
BASINDAKİ bu “tekelleşme” ve “kutuplaşma” süreci içinde bulunan majör basın organları, özellikle son yıllarda merkeze çekilme politikası içine girerken, yerel basın da, özellikle yerel yönetimlerin baskısı altında ezilmemek için yandaş olmayı tercih ederken, Allahaşkına hangi kutlanacak haktan bahsetmek mümkün olabilir!
Mesela yeni seçilecek belediye başkanları eğer basını destekleme konusunda samimiyetlerini göstermeleri için bu dönem bir fırsat olabilir.
Bağımsız, bağlantısız, ne candaş ne yandaş yerel medyanın haksız rekabetten korunması, asli görevlerinden biri de kentteki ticari hayatı düzenlemek olan belediyelerin, yerel medyanın ekmek kapısının önüne yerden biter gibi çoğalan “reklâm tabelaları”, devasa “totemler” koydurmaması, her isteyene “broşür-ilan” dağıttırmaması lazım.
Hele ki kentin her tarafında büyük bir kirlilik yapan açık hava reklam alanları, yandaşlarını kalkındırmak amacıyla birtakım kişilere üç paraya kiraya verilerek, yerel basınnın önüne dev gibi işadamları çıkarılmasından, biran önce vazgeçilmelidir.
Particilerin ve Belediye başkanlarının, kendilerine yandaş yaptıkları ama ne gazeteciliği yaptığı belli olmayanları destekleyerek beslemeleri de cabası. Sonra makineni nereye çevirsen, Alimallah bir gazeteciye (!) çarpıyor.
Maraş’ın sevgili işadamları! Sözüm size!
EN büyük iş de, Kahramanmaraş’ın ticaret hayatı içinde bulunan zat-ı muhteremlere düşüyor!
Eğer güçlü, memleket meselelerinin peşinden koşan, cesur ve bağımsız habercilik yapan gazeteciler istiyorsanız, işini hakkıyla yapmaya çalışan yerel basın kuruluşlarına reklam destekleri sağlayın!
Geçimini sağlayabilmek adına politikacıların eline bakan, derneklerden, odalardan ve belediyelerden medet uman, günü kurtaran yerel basınnın, zamanla kurumsallaştığını, kente artı değerler katmaya başladığını göreceksiniz. Yeter ki gerçek olan ile “-mış” gibi olanını cımbızla ayırt edebilin.
Tüm bunların olduğu o günler gelir mi bilmiyorum ama maalesef 10 Ocak henüz o gün değil. Boşa kutlama yapmayın!
Bilmem anlatabildim mi?