Bugün okuyucularıma özellikle anlatmak istediğim konu, ülkemizde olup bitenler ne anlam taşıyor. Hukuk Devleti’nin yön pusulası hangi yöne doğru gidilmesini işaret etmektedir. Başkent Anakara’da son günlerde bir yandan siyasi hava sertleşip, liderler arasında gerilim ve kavgacı üslup yükselirken diğer yandan da iktidar odaklarında özellikle bazı siyasi davalar ve uzun tutukluluk süreleri konusunda Akdeniz lodos’u diye bildiğimiz “ılıman” rüzgarı karışık yönlerden esmektedir.
Bunun farklı nedenleri olabilir. Ancak özellikle geçen hafta Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ’un “terörist” suçlamasıyla tutuklanıp Silivri cezaevine konulması ve sonrasında ortaya çıkan yoğun tartışmalar, Başkent’in havasında, yargı, özel yetkili yargı ile ilgili değerlendirmelerinde ciddi farklılıklar oluşmaya başladığının ipuçlarını vermektedir.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Başbuğ’un tutuklanmasına verdiği ilk tepkide sergilediği tutuklamaya karşı tutum önemliydi. Başbakan Erdoğan’ın Başbuğ’un tutuklanmasına karşı çıkışının ardından Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, kendisinden beklenmedik bir anda çok daha net bir tutum ortaya koymuştur.
Uzun tutukluluk süreleri konusunda “Kimsenin cezaevine atılması ve uzun süre içeride kalması bizi memnun etmez” demiştir Sayın Arınç…
Bu konulardaki Rahatsızlığını net bir ifadeyle ortaya koymuştur Arınç ve “Kendinizi o kişilerin yerine koyun. Bir saniye, bir dakika, bir gün şahsi hürriyeti bağlayıcı ceza bir insan için en büyük işkencedir. Bugün gazeteci milletvekili arkadaşımız var içeride. Her zaman söylüyorum, milletvekilinin yeri parlamentodur. İçerideyken seçilmiş olması onun derhal tahliye edilmesini gerektirir. Bunun lamı, cimi yok. Milletin oy vererek parlamentoya gönderdiği insanı hiçbir sebeple içeride tutmaya hakkınız yok...
Ben temennimi ifade ediyorum... Bizim yargıdan beklentimiz yazılı hukukun şanına biraz da vicdanlarını koyacaklar. Hukuku uygulayan yargıçtır. Böyle bir kanun maddesini sen özgürlükçü yorumla ele alırsan, özgürlük olur. Baskıcı yöntemle ele alırsan cezanın katmerlisini verirsin. O yüzden yargı bu sorunu kendisi çözecek. Bizim talimatımızla çözülecek değil.”
Fakat birkaç günden beri yargı konusunda Ankara’da bir hareketlilik, bir trafik var. Örneğin Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Önceki gün Adalet Bakanı Ergin’le yaptığı görüşme de son derece önemli.
Öte yandan Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül’ün de bu trafiğin içerisinde olduğu da düşünülmeli. Sayın Gül, bu konuda Yüce divanı açıkça işaret etmiştir.
Bu olup bitenlerin ardından, özel yetkili mahkemelere, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları doğrultusunda, uzun tutukluluk süreleri, görev ve yetki alanları konusunda bir ince ayar gelebilir. Aslında Avrupa birliği üye ülkelerinde bu konu tartışılmaya başladı.
Silivri’de Cezaevinde tutuklu bulunan Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ’un yargı yerinin önümüzdeki günlerde içerisinde değişmesi olabilir. Yani Anayasa’nın 148. maddesi gereğince bu yargılama Yüce Divan’a gelebilir. Sayın Gül’de bu yönde işaret etmişti. Ardından tutukluluğu da kalkabilir ve tutuksuz olarak yargılanır…
Başkent Ankara’da esen Akdeniz ”ılıman” lodos’una bakılırsa bu Olanak dışı değildir…
Aslında bu gelişme sağlıklı olarak ortaya çıkarsa, sadece İlker Paşa değil, Ergenekon sanığı diğer emekli komutan Şener Eruygur paşa da Jandarma Genel Komutanlığı yaptığı dönemine ilişkin suçlamalar konusunda Yüce Divanda yargılanabilir.