Sevgili okurlar; bugün sizlere geçen haftanın en önemli gelişmesini aktarmak istedim. Hiç kuşkusuz, Kıbrıs Fatihi Rauf Denktaş’ın ölümü, Fransa’da Ermeni soykırımını inkar artık suça giriyor. Senato da vekalet oylarla ’Evet’ dedi. Ve beş yıl önce öldürülen Hrant Dink davasının hiç kimseyi tatmin etmeyen sonucuydu. Bu cinayetin sadece iki kişinin üzerine yıkılması, cinayette ihmalleri bulunan devlet görevlilerinden hesap sorulmaması mantıkları zorladığı gibi vicdanları da ağır yaraladı. Ancak olayın arkasında derin güçler arayanların söz ve tutumları da hayret vericiydi.
Türklüğünden hiç şüphe duymadığımız, kahraman, cesur yürek Denktaş’ı mücadelesini verdiği kendi topraklarında ebediyete ulusça yolcu ettik. Fransa’nın kendi geçmişine bakmadan bir avuç Ermeniye yaranmak ve onların oylarını almak için senato da almış olduğu ’evet’ kararını gördük.
Öte yandan Hrant davasının sonucuna kamuoyu ortak tepki verdi ama özellikle AKP tarafı, yandaşları ısrarla Ergenekon’u hedef göstermeye çalıştı. Bunlar neredeyse üşütüp grip olmalarından bile ne olduğu belirsiz Ergenekon’u sorumlu tutacak hale geldiler.
AKP’nin “kapatılmama” kararından sonra “Bir daha başıma böyle bir iş gelmemeli” diyerek başlattığı Ergenekon operasyonunun eksik ayağı “terör örgütü” olarak tanımlanabilmesiydi. Bunu sağlayabilmek için Danıştay cinayeti akıl almaz sözde kanıtlarla Ergenekon’a monte edildi. Ama tek bir olay herkesi kapsamaya yetmiyor. Dink davası ve belki başkaları bunun için Ergenekon kapsamına alınmak isteniyor.
Hukuk burada oyuna gelmemeli. Hırant Dink davası mutlaka daha kapsamlı araştırılmalıdır. Ancak AKP yandaşlarının hezeyan dolu bağırışlarının altında ezilerek davayı hemen Ergenekon’a bağlamak hukuku çiğnemek olacaktır. Özel yetkili savcılar ayrı bir soruşturma başlatarak cinayette adı geçen herkesi tekrar değerlendirmeye almalıdır.
Dink olayını Ergenekon’a mal etmek en kolay yoldur. Oysa bu olayda şimdilik “ihmalleri var” denilen bütün yetkililer AKP iktidarı döneminde göreve getirildikleri gibi neredeyse tamamı bu cinayetten sonra terfi etmişlerdir. Savcıların sıkı bir inceleme yapması halinde karşımıza hiç beklenmedik bazı isimlerin çıkma ihtimali de vardır. İktidarın bunu göze alması mümkün olmayabilir. O halde yapılacak bellidir.
Hukuka uysa da uymasa da bu dava yakında Ergenekon’a monte edilecektir. Ondan sonra kimsenin aklında gerçeğin ortaya çıkması, Hırant için adalet sağlanması kaygısı da kalmayacaktır. Ortada her kötülüğün anası bir örgüt olduğuna göre bazıları Dink olayını da çözmüş olmanın huzuru içinde Türkiye sevgisizliğine kaldığı yerden devam edecektir. Bu ibret verici bir oyundur. Ülkemiz bunu hak etmiyor.
Önceki gün Meclis AK Parti grubunun oyları ile Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün görev süresinin 7 yıl olduğuna ilişkin bir kanun teklifini kabul etti. Şimdilik sorun çözülmüş gibi görülse de bir süre sonra daha büyük bir sorunla karşı karşıya kalabiliriz.
2012 Cumhurbaşkanlığı için seçim yılı olabilir. Bana göre şu anda görünmeyen bir karlı hava var, bunun dondurucu yanı da beklenebilir.
Mecliste grubu bulunan partiler Henüz bir karar açıklamadılar ama bazı çevrelerinden aldığım bilgilere göre eğer Gül bu yasayı veto etmez onaylarsa CHP Anayasa Mahkemesi’ne gidecek. Anayasa Mahkemesi bu yasa önüne geldiğinde bir değerlendirme yapacaktır. Çünkü AK Parti iktidarına mantıklı gibi gelen “7 yıl” anayasal açıdan doğru kabul edilmeyebilir. Ancak, Anayasa Mahkemesi elindeki anayasaya göre karar verir.