YILLARDAN beridir bu “Maraş lobiciliği” konusunu temcit pilavı gibi yazmaktan bıkmadık, ömrümüz elverdiğince de bıkmadan usanmadan yazmaya devam edeceğiz.
Hep şunu diyoruz; “Kahramanmaraş’ın her alanda söz sahibi olabilmesinin yolu, Ankara ve İstanbul’da oluşturulabilecek bir lobicilik faaliyetlerinin yapılmasıdır.”
Maalesef ki, Kahramanmaraş insanının özelliği, başka hiçbir memleketin insanının özelliğine benzemez.
Mesela İstanbul’da bir Antepliler ya da Trabzonlular organizasyonu yapılsa, o kentin ünlü sanatçısından tutun, ünlü ve zengin işadamları, politikacıları vs o organizasyonun içinde bizzat olurlar ve elele vererek memleketlerine sahip çıkarlar.
Örneğin Antep’in en zengin işadamı Abdulkadir Konukoğlu, İstanbul’daki Antepli ciğer kebapçısı Mehmet Ağa ile aynı masaya oturup yemek yer ve sohbet edebilir. Valisi ile Belediye Başkanı ve ayırt etmeden iktidarı ile muhalefeti ile bütün politikacıları biraraya toplayarak memleketin ortak menfaatlerinde buluşabilirler, bunu da hiç kimse kompleks yapmaz.
Ama maalesef böyle bir şeyi bizim Kahramanmaraş’ta görebilmeniz -hadi mümkün değil demeyelim ama- çok çok zor bir olaydır.
İşte zaman zaman İstanbul’da yapılan Maraş etkinliklerini görüyoruz. Hiçbir Maraşlı büyük şirket sahibini orada mümkün değil, göremezsiniz.
Sıradan marabalarla biraraya gelmekten imtina ediyorlar ki, hiçbir etkinliğe katılmıyorlar.
Bu işi yapmanın tek yolu var: “Milletvekili, Vali, Belediye Başkanı, siyasi partilerin İl Başkanları, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı biraraya gelecek ve Maraş lobiciliği nasıl yapılır, bunun PR çalışmaları nasıl yürütülür, İstanbul’da bu işin altından kalkacak insanlarla nasıl diyalog kurulur diye bir profesyonelden yardım almalılar ve en önemlisi de bu iş için bir bütçe oluşturulmalıdır.”
Konu “Maraş lobiciliği”nden açılmışken devam edelim…
KENTMARAŞ DİYE BİR OLUŞUM
BUGÜN bu sütunlarda İstanbul’da ikamet eden bir Maraşlı hemşehrimden övgüyle bahsedeceğim, çünkü o bunu hakediyor ve niye hakettiğini de yazacağım.
Sanırım okurlarımızın büyük çoğunluğu tanışmasa bile adını duymuştur Bilal Ardıç’ın…
İstanbul’a yolu düşen her Maraşlı’nın başı ağrısa Aspirin isteyeceği bir adamdır Bilal Ardıç…
Adeta bir memleket sevdalısıdır…
Memleketi için çırpınır durur. Yeterli destek alamasa bile Maraş adına yapılacak her iyi işin içinde, hiçbir beklentiye girmeden bulunur.
Ak Parti Güngören Belediye Meclis Üyeliği görevini yaparken, sanırsınız Maraş Belediye Meclis Üyesi gibi çalışır.
Zengin değil, fabrikatör değil, kendi yağında kavrulan bir hemşehrimizdir ama Maraş’ın reklamı olabilecek herşeye o zengin gönlüyle destek verir.
İşte fotoğrafta da gördüğünüz gibi o Bilal şimdi yapmış yine yapacağını ve aldığı bir aracı komple Maraş reklamlarıyla giydirerek ihtiyacı İstanbul’da ihtiyacı olan hemşehrilerinin emrine sunmuş.
Sevgili dostumuz Bilal Ardıç’a bu aracın neye hizmet edeceğini ve masraflarını kimin karşılayacağını sorduk. Ardıç son derece de mütevazı bir şekilde şu yanıtı verdi: “Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, biz bir ekibiz. Araç, KentMaraş olarak bizim organizemizde alındı ve masrafı da gönüllülük esasına göre karşılanacak. Örneğin İstanbul’a hastasını getirmiş bir hemşehrimiz mi var. Bizi araması durumunda otogardan ya da havaalanından alıp hastaneye götüreceğiz. Ya da ekonomik durumu olmayan İstanbul’a gelmiş bir hemşehrimizi bulunduğu yerden aldırıp gideceği yere kadar bırakacağız. Tabi hastaneye bırakmakla da kalmayıp arzu etmeleri durumunda hastane yetkilileri ile de görüşerek gerekli her türlü yardımı yapacağız.”
Ne diyelim, tek kelimeyle BRAVVO size KentMaraşçılar…
BİR TEBRİKTE BİZİM ZEKİ’YE
BİZİM Bugün Gazetesi’nin en eskilerindendir Zeki Demir. Grafiker olarak gazeteye 2001’de ilk başladığında 18 yaşındaydı. Askere gitti geldi, yine işinin başına döndü.
İki yıla yakın askerlik, bir yıl da stajerlik dönemini çıkarttığımızda bugünkü tarih itibariyle bizim Zeki, meslekte 10. yılını dolduruyor.
Yakın zamana kadar sayfa tasarımlarından sorumlu editörlük yapan Zeki, şimdi Haber Müdürümüz oldu.
Şimdi hem haberden sorumlu, hem de aynı zamanda direkt kendisini ilgilendirmese de sayfalara da ayrı ayrı emek veriyor.
Yani siz okurların beş dakikada okuyup bitirdiğiniz gazete için Zeki, her gün yaklaşık 8 saat emek veriyor.
Sabrı ve saygısı ile gazetede hepimizin kardeşi olan Zeki Demir’in ben mesleğinde çok daha iyi yerlere geleceği inancındayım.
Yolun açık olsun sevgili kardeşim…