Çocukluğumdan beri “Su akar Türk bakar”atasözünün haklılığını gözlemlemişimdir. Onlarca akarsu ve nehir akarken bunlardan neden enerji üretilmez derken çok şükür bu günleri gördük, neredeyse değil akarsu, herçeşmeye bir enerji üretim türbünü takmaya başladık da ben rahatladım.

Şimdilerde de polisin sıktığı biber gazına taktım kafayı. Neden mi? Biliyorsunuz sıkılan gaz kırmızı biberden elde ediliyor ve günde onlarca kez Türkiye’nin her yerinde, genç, yaşlı, kadın erkek demeden insanlara sıkılıyor.  Televizyonlardan, gazetelerden, meydanlarda‘’Biber Gazı Show’’izliyoruz. Polis yetmezmiş gibi şimdi de belediye zabıtaları sıkmaya başladı bu gazı. Yani “Polis, zabıta gaz sıkıyor Kahramanmaraşlı bakıyor” adeta.

En son sözüm ona “Akil insanların” Kahramanmaraş’a geldiğinde soluduk bu gazı, tabi beraberinde tazyikli su da içtik. Ne sıkılan biber gazı Kahramanmaraş biberinden idi ne de sıkılan tazyikli su Pınarbaşı suyu idi. Şili’den gelen biber gazı “biberin merkezinde” bibercilere sıkıldı. Keşke yerli olsaydı da gam yemeseydik. Ede bu biber gazı dünyanın öbür yüzünden ŞİLİ’den geliyor ŞİLİ’den. Onu solumaktan, bu gerçeği bilmek daha çok kahrediyor insanı, bence bu utanç Kahramanmaraşlı siyasetçilere yeter de artar bile.

Kahramanmaraş Biberi dünyanın en meşhur biberi değil mi? Elin adamı oradan getirdiği biber gazının burada ticaretini de yapıyor insanların canını da yakıyor. Deriyi tahriş eden o, göz, burun, ağız, deri, solunum yollarında yanma ile acıya yol açan o, deriyi kızartıp alerjisi olana ölümcül etki yapan o, gazı yiyenin görmesini bulanıklaştıran o, burun akıntısı yapan o, hapşırtan salya sümük dağıtan o. Bu nedenle insan hakları savunucuları eleştirip duruyor. İthal etmekle kalmıyor bir de ülkemizi de zora sokuyoruz.

Oysa Kahramanmaraş biberinin faydalarını saymakla bitiremeyiz. öncelikle doğaldır, nesiller boyu genetiği değiştirilmeden korunmakta ve üretimi klasik yöntemlerle tabii yollardan yapılmaktadır. iştah açıcıdır. Kahramanmaraş Biber gazını yiyen soluğu ya lokantada yada bakkalda kasapta alır. İştahı açılır iç ekonomi gelişir. En güzel ikramlıktır. Dünyanın öbür yanına paket paket ikramlık olarak yollamıyor muyuz? Üstelik bereketli tarlalarımız da mevcut daha ne duruyoruz? Bunun gazını meydanlarda insanlarımıza sprey olarak sunsak fena mı olur? Üstelik ozon tabakasını da delmez inanın.

Ede buna bir dur demeliyiz. Herşeyin suyunu çıkarmayı biliyoruz da biberin gazını mı çıkartamıyoruz. Sanayici, üniversite, çiftçi, tüccar haydi el ele vermenin zamanı, bu devrimi yapalım, ülkenin dövizini dışarı yollamayalım.

Az buz değil ithal edilen biber gazı, üstelik çok da pahalı. Kiloğramı 61 dolar yani 110 lira. 2000 yılında 42 ton, 2001 yılında 13 ton, 2005 yılında 115 ton, 2006 yılında 90 ton, 2007 yılında 75 ton, 2008 yılında  67 ton, 2009 yılında 37 ton, 2010 yılında 48 ton, 2011 yılında 39 ton, 2012 yılında 21 ton  gaz ithal edilmiş ve  son 12 yılda toplam 21 milyon dolar yani 38 milyon LİRA ödemişiz.

Şehrin siyasetçisi uyuyor, sanayicisi uyuyor, üniversitesi uyuyor anladık da polisi neden uyuyor. Yoksa farkında mı değil biber cennetinde yaşadığının. Hâlbuki sabah akşam sıktığı gaz “kırmızı biber gazı”. Yoksa Kahramanmaraş biberinde bu yan etkiler olmayacak, insanımız “polis sayesinde” sağlıklı yaşam terapilerine başlayacak ve Kahramanmaraş kırmızı biber gazını bedavadan gaz terennüm eden de mutlu olacak gösteri ve nümayişler artacak diye mi korkuyorlar?

Bence korkulmamalı bundan. Haydi mutlu yarınlar için, sağlıklı gençler için,  Kahramanmaraş kırmızı biber gazı  üretimine  başlayalım dövizler cepte kalsın çiftçimizin yüzü gülsün, en çok da Kahramanmaraşlıya eğer biber gazı sıkacaksan adam gibi biber gazı olsun, Kahramanmaraş’ın kırmızı biberinden olsun. Kahramanmaraşlıya Şili gazı sıkanlara da yazıklar olsun.

Sevgili okuyucularım bu yazımda biraz light olsun istedim. Anlayana  sivrisinek saz. Allaha emanet olunuz.