Amerika Birleşik Devletlerinden sonra şimdide Fransa, Ermenilere yaranmak için kolları sıvadı. Fransa Ulusal Meclisinde bugün 1915 olayları ile ilgili yasa tasarısı gündemde.”Türkler tarafından, Ermenilere soykırım uygulandı” iddiası. Fransa Ulusal Meclisinde bugün görüşülecek olan bu yasa üyeler tarafından oylanırsa “Ermeni soykırımı yoktur diyenlere hapis ve para cezası verilmesini” sağlanacak. Gelen haberlere bakılırsa yasanın büyük bir olasılıkla Fransa Ulusal Meclis’ten geçeceği yönünde.
Bu, doğal olarak bizi çok kızdırıyor. Ayrıca kararın arkasında duran Fransa Devlet Başkanı Sarkozy’nin asıl amacının ülkesindeki Ermenilere şirin görünmek ve oylarını almak olduğu gerçeğini de bilmekteyiz.
Ancak, hem ulusal gururumuzu inciten hem de ülkemizi dünya Kamuoyunda sıkıntıya sokacak olan bu yasaya karşı öfkelenmek, sert ve adeta şiddete dayanan önlemler almaya kalkmak akıllıca olmasa gerek.
İthalat ve ihracat anlamında “Fransız mallarını boykot edelim, Fransızları ihalelere sokmayalım, ülkemizdeki Fransız şirketlerine iş vermeyelim, Ülkemizden gitmelerini sağlayalım. Bu ülkeden iyi davranmayalım ” türü öneriler, gururumuzu da okşadığı için kulağımıza hoş gelebilir, ama bunların çözüm olmadığını da bilmemiz gerekmektedir.
En azından “öfke ile kalkan zara ile oturur” anlayışından uzak duralım. Sorunun çözümünü diplomatik yollardan sağlayalım. Alacağımız önlemlerin uzun vadede Güzel Ülkemize zarar vermemesinin önleminde alalım.
Bir dönen Cumhuriyet Halk Partisi’nden İstanbul milletvekili olarak Mecliste görev yapan eski büyük elçi ve depolat, Şükrü Elekdağ twitter aracılığı ile bu konudaki görüşlerini dile getirmiş. Elekdağ’ın bu sözlerini önemsediğim için siz okurlarıma da aktarma gereği duydum. Elekdağ hayli uzun olan twitlerde Fransa Lideri Sarkozy’nin konuyu nasıl iç politika amacıyla kullandığını veciz biçimde anlattıktan sonra hukuka dikkat çekiyor.
Sayın Elekdağ soykırım kavramı ile ilgili tartışmaların Fransa’da da yapıldığını ve bu nedense benzer bir yasanın Senato’dan geçmediğini hatırlatarak “Bunun başta gelen nedeni de, Fransız tarihçilerle entelektüellerin tarihi sorunları niteleme ve tanımlama amacını güden Hafıza Yasalarına karşı çıkmalarıydı” diyor ve ekliyor:
“Tarihe Özgürlük bildirisiyle tarihçiler parlamentonun ‘Hafıza Yasaları’ çıkarmasının fikir ve araştırma özgürlüğünü engellediğini ileri sürdüler. Kampanyaları halktan yoğun destek gördü. Bu ortamdan cesaretlenen Meclis Başkanı Bernard Accoyer’nin inisiyatifiyle kurulan araştırma komisyonu hazırladığı kapsamlı raporda parlamentoya yasayla tarih yazılamayacağı tavsiyesinde bulundu.”
İşte Türkiye’nin asıl üzerinde durması gereken nokta budur. Tarih parlamentoda yazılmaz, bunu tarihçilerin yapması gerekir. Aksi hâlde hem özgürlükler kısıtlanmış olur; hem tarih çarpıtılır hem de hukukun gereği yapılmamış olur.
Fransa, en çok sahip çıktığı “demokrasi ve hukuk” alanında vurulmak zorundadır. Fransız Devrimi veya Fransız ihtilali 1789-1799 Fransa’daki mutlak monarşinin devrilip, yerine Cumhuriyetin kurulması sağlanmıştır. O günün Fransa’sında da, Demokrasi ve insan haklarının geliştirilmesi en ön planda tutulmuştur. Ancak bugünün Fransa’sında bu anlayış yerini yalan yanlış ,düzmece, aslı astarı olmayan sözde ermeni soykırım iddialarına bırakmıştır?
Şunu unutmamak gerekir ki, Ermeni soykırım tasarısı Ulusal Meclis’ten sonra Senato’da da görüşülecek.
Bugün için geç kalmış olabiliriz, bugünden itibaren gücümüzü Fransız Senato’sunu “doğru bilgilerle“ etkilemeye vermeliyiz, aynen Amerika Birleşik Devletleri senatosun da olduğu gibi. Hepimiz hatırlarız ki ABD ‘de de her yıl 1915 olayları ile ilgili zaman zaman ermeni soykırım iddiaları yer almaktadır. Gerçekleri anlatan güçlü bir Türk lobisi bu işlerin üstesinden gelecektir…