Bugüne yansıması !
Cihan İmparatorluğu Osmanlı Devletinin son 50 yılına baktığımızda hep şunu görüyoruz: Yalaka ve yağcılar, dış güçlerin satın aldığı Osmanlı içindeki köpekler, Padişahım çok yaşa , ülkemiz güllük gülistanlık diyorlar..
Padişaha raporlar sunuluyor : “ Depolarımız silah , barut, kurşun dolu, silolarımızda ağızına kadar yiyecek dolu, hiçbir sorun yok, Osmanlı güçlü devlet”
Osmanlı elinde tuttuğu önce balkanları , arap yarım adasını, Mekke ve Medine ‘yi Mısırı, Yemeni bir bir kayıp etmeye başlıyor..
1918 yıllarda İngiliz, Fransız, başta olmak üzere şehirlerimizi işgale başlıyorlar..
Düşünün Maraş’a önce İngilizler, sonra Fransız güçleri geliyor ama bir tek silah patlamıyor , çünkü barut yok, kurşun yok, askerin ayağında çarık yok, üzerinde elbise yok, aç ve perişan..
Sonra Maraş halkı, kazma kürekle, Fransız askerlerinin içinde bulunan Cezayirli Müslümanların verdiği silahlarla milli mücadele başlıyor.. 22 gece 22 gün sonra zafer görülüyor…
O dönemde basın’a sansür var , Padişah uyarılamıyor.. padişahın hakkında hiçbir şey yazamasın yazarsan sürgün yol görülür..
Bu bilgileri tarih okuyanlar bilir: asıl meseleye geliyorum..
Türkiye bitmiş, tükenmiş bir ülke..
Dün şöyle biraz gezdim: yaşlı dedem: bağında yetiştirmiz olduğu tonlarca üzüm var, amele bulamadığı için üzümü kesip hale getiremiyor..
Pamuk ekmiş : toplayacak adam yok..
Domates ekmiş çiftçimiz toplayacak amele yok..
Ürün tarlada kalmış toplayıp pazara getirecek adam bulamıyorlar, Suriyeli çalıştıranlara ise ceza var ! fakir ülkelerden işçi gelmiyor, herkes şehirde ağa çalışacak adam yok..
Sabah bir iki parça bir şey alayım dedim: her şeyin fiyatı uçmuş..
Halcilerle görüştüm: “ Abi köylerde üretim bitti, hiçbir şey gelmiyor , dolardan ziyade haldeki ürünlerin fiyat artışı bundan kaynaklanıyor ! diyor.. üretim yok diyerek köyden şehre göçü söylüyorlar..
Bir dostumuzun yakını : Bertiz de üzüm bağı yetiştirmiş, bağda tonlarca üzüm var, oğullarına, gelinlerine, gelin keselim, pekmez yapalım, sucuk, samsa, bastık yapalım demiş, hiç biri gelmemiş üzüm bağda kalmış.. çürümeye başlamış..
Geçmişte : 50 yıl önce Nüfusun yüzde 70 köy ve kırsalda yaşar şehir nüfusu ise yüzde 30 ken bugün Şehir nüfusu yüzde 90’ları vurdu.. özellikle kışın köylerde bir iki yaşlıdan başka kimse kalmıyor.. Herkesin gözü belediyeler başta olmak üzere bir kamu kurumundan maaş olmaya dikilmiş bir haldeyiz..
Anadolu basın bitti: son kağıt zamları ve yüksek giderler sebebi ile Türkiye genelinde çıkan gazetelerimiz bir bir kapanmaya başlarken, Anadolu basın da kapanmaya başladı..
İyi hoş da kapanmayan ne yapıyor ki : Ekonomik sansür sebebi ile gerçeklerden uzak haberlerle gününü geçiriyor.. Osmanlı son dönemi gibi..
Bir yiğit çıkıp acı gerçekleri söyleyemiyor: Bir yiğit çıkıp acı gerçekleri yazamıyor, yazarlarsa ekonomik sansüre tabi oluyor ki , buda Türkiye de ve ilimizde basın bittiğini gösteren acı gereçtir..
100 sene önce : Padişahım çok yaşa diyen basınımız bugün ise : Başkanlarım çok yaşa Allah seni başımızdan eksik etmesin, Başkanımızla ilçemiz uçuşa geçti diyerek yazarak ekmeğini kazanmaya çalışırken, ülkemizin acı gerçeklerinin hiç de böyle olmadığını görüyoruz..
2018 Ekim, Kasım, Aralık ayı çok acı geçecek..
Birilerinin dediği gibi : yıl sonu dolar ne olur orasını bilemem ! bildiklerimizde yazamam ama bizi karanlık günler bekliyor..
Felaket tellallığı olmasın ama : 2019 daha çetin geçecek gibi duruyor..
Akşam bir toplantıdaydım: Şehrimizin ünlü şanlı müteahhit firmaları sallantıda.. yüzde 40-45-50 ile almış olduğu kat karşılığı arsa anlaşmalardan vaz geçiyor..
Yüzde 45 ile vermişler: Arsa sahipleri plan yaptın proje yaptın, masraf ettin, yüzde 35 ile yap bizde 10 puan fedakarlık edelim dedikleri halde işi iptal etmiş.. etmiş ama buda onu kurtarmayacak yolun sonu görülüyor..
Yıl sonuna kadar batacak olan inşaat şirketleri var ! bugün sinyal veriyorlar, 2019 da şehri terk edecek olanlar var ki : oradan daire alanlarla Arsa sahipleri mahkemelerin kapısını aşındıracak gibi duruyorlar..
Kriz kötü vurdu, herkesi vurdu, gazetecisini vurdu, inşaat sektörünü vurdu, her sektörü vurdu ama bunda birinci sorun, köyden şehre göç ve üretimin bitmesidir..
Fransızlar 22 gün sokak çıkma yasağı , sokak çatışması olduğunda şunu demişler: “ Maraşlılar ne yiyor ne içiyor ki halen teslim olmadılar” Maraşlının evinde kışlık er zağı vardı üretim vardı.. bugün kimsenin evinde yiyecek erzak yok, bulgur yapımı bitti.. Tarhana bitti, un bitti, Bakkal ve Marketten yer hale geldik durum çok vahim , üretim yok tüketim israfla birlikte hızla devam ediyor, iyi bir tokat yiyeceğiz hazır olun !..
Acı bir tokat geliyor ! hazır olun !..
İyi günler..