Sevgili okuyucular, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Meclis’in açılış törenlerinde yaptığı konuşmalarında hep mesaj yüklü olmuştur. Her defasında ülkenin önemli meselesini seçmiş, mesajlarını ve uyarılarını Meclis’e, hükümete ve kamuoyuna yapmıştır.

İki yıl önce ilk defa devletin üst makamından Meclis kürsüsünde sorunun adı konmuştu. “Kürt meselesine” vurgu yapmıştı Cumhurbaşkanı Gül ve çözüm için Meclis’in ortak çaba içine girmesini önermişti. 

Geçen yılda, önceki günkü meclis açılış konuşmasın  içeriğinde de özellikle  “Yeni anayasa” dedi
  Sayın  Gül. 1 Ekim konuşmasında bunlara ek olarak çok önemli, çok kritik konularda yeni mesaj ve uyarıları da vardı.

Yeni anayasanın bütün partilerin yüzde yüz anlaşması ile yapılabilmesinin güçlüğüne değinen Gül, “herkesin hak ve hürriyetlerini garanti altına alan, kimsenin kendisini dışlanmış hissetmeyeceği yeni bir vatandaşlık mukavelesini gerçekleştirmenin” önemine işaret etti.

Yine konuşmasının daha ilk bölümlerinde çok önemli bir noktaya işaret etti Cumhurbaşkanı Abdullah Gül. 12 Haziran 2011 seçimlerinden bu yana Ülke’nin en önemli siyasi meselesi, en önemli siyasi gerilim konularından biri haline gelen tutuklu milletvekilleri sorununu yaşıyor.

 Türkiye ve Meclis doğrudan kendisini ilgilendiren bu meseleyi ne yazık ki bugüne kadar çözebilmiş değil. Bu konuda iktidarla muhalefet inatlaşıyor, özel yetkili yargı da adeta siyaset kurumuyla inatlaşıyor. Dünyanın hiçbir gerçek demokrasisinde eşi benzeri görülmemiş bu uzun tutukluluk hali devam ediyor. 

İşte Cumhurbaşkanı Gül, dün bu konuda da çok net bir tutum sergiledi. Şu mesajı verdi Meclis’e:

Geçen yılki konuşmamda bu Meclis’in siyasetin tüm renk ve eğilimlerini temsil ettiğini ve bu nedenle çok güçlü olduğunu vurgulamıştım. Bu vesileyle, seçildikleri halde bu yasama yılında da Meclis’te olamayan milletvekillerinin bu tablo içinde bir noksanlık oluşturduğunu belirtmek isterim.

Seçimlere yasal olarak katılmış, halkın oyunu almış, milletvekili sıfatını taşımaya hak kazanmış herkesin, haklarında kesin yargı kararları ortaya çıkana kadar yasama faaliyetine katılması gerektiğini düşünüyorum...”

Cumhurbaşkanı Gül, tutuklu milletvekillerinin noksanlığına işaret ederken, açıkça olmasa da iktidar partisinin bazı BDP’li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması yönündeki çıkışlarına da değindi.

Önce BDP’lilerin yaptığının, teröristlerle verdikleri sarmaş dolaş fotoğrafın kabul edilemez olduğunu şu sözlerle ifade etti Cumhurbaşkanı Gül: 

“Terör ile demokrasi hiçbir ahvalde kol kola gezemez. Terörün kucaklanmasına, övülmesine ve meşru gösterilmesine müsamaha eden bir demokrasi de dünya üzerinde mevcut değildir.”

Evet, bu durum, teröristle milletvekilinin kucaklaşması, elbette kabul edilemez. Fakat bu duruma reaksiyon olarak milletvekili dokunulmazlığının kaldırılmasının da yanlış olacağını şu diplomatik ifadelerle dile getirdi Cumhurbaşkanı Gül:

“Önemli olan bu yüce kurumun kapsayıcı olması ve çoğunluktan farklı düşünenlerin bu çatı altında kendilerine güvenli bir yer bulmasıdır. Meclis kompozisyonunda meydana gelebilecek her türlü noksanlık, geçmişte yapılanları tekrar etmekten ve çok ihtiyacımız olan çözümleri daha da ötelemekten başka bir işe yaramayacaktır.”

Hapisteki gazeteciler ve basın özgürlüğü meselesi de son yıllarda ülke gündeminde önemli yer işgal ediyor. Bu konuda da çarpıcı bir değerlendirmesi oldu Cumhurbaşkanı Gül’ün:

Bir ülkede yazarların, düşünürlerin ve fikir adamlarının görüşlerini korkusuzca paylaşabilmeleri, o ülkeye itibar kazandırır. Aynı şekilde, gazeteciler, haberciler ve bir bütün olarak medya mensuplarının halkı haberdar etme görevlerini yerine getirirken hiçbir engelle karşılaşmamaları da temel esastır.

Hiç kimse fikirleri ve fikirlerini medya yoluyla açıklaması yüzünden hapse düşmemelidir. Şiddeti teşvik eden ile görüş açıklayan arasında kesin bir ayrım gözetilmelidir...”

Özellikle son birkaç yıldan beri dikkat çekici hale gelen karşılıklı bir sıkılmışlık, bıkkınlık havası, Cumhurbaşkanı Gül’ü belli ki kaygılandırıyor. O nedenle dün şu uyarıyı yapma ihtiyacı duydu Gül:

Özetle Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin ve Türk demokrasisinin temel meseleleri konusunda son derece önemli saptama ve değerlendirmelerde bulundu. Meclis’e ve kamuoyuna gerçekten çok önemli mesajlar verdi Cumhurbaşkanı. Konuşma “adeta demokrasi ve özgürlük manifestosu” niteliğinde.

Ana muhalefetin Gül’e desteği. Cumhurbaşkanı Gül’ün meclis kürsüsünden yaptığı konuşmasında özellikle tutuklu milletvekilleri ile ilgili söylediği sözleri CHP tarafından alkışlandı,AKP  tarafından  olumlu karşılanmadı.

 Önümüzdeki günlerde Köşk, AKP  arasında  olası bir ayrılık ortaya çıkması halinde bu hiç kuşkusun muhalefet partilerinin işine yarayacak.Özellikle ana muhalefet CHP, Gül’e karşı  olumlu tavır sergileyecek. CHP’nin ajandasında Gül, için sadece bumu var.

Yoksa 2014’deki Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik  Gül’e bir yeşil ışık mı?.

Bu durumda insanın aklına ister istemez ”acaba 2014  yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçiminde sayın,Abdullah   Gül,sayın,Recep Tayyip Erdoğan’a  ders düşerek rakip aday olursa,rakibimin rakibi benim  adayı mı? diyecek,CHP ve diğer muhalif partiler.

 Çünkü  Sayın Gül, gerek ülke, kamuoyunda gerekse  dünya kamuoyunda sevilen  bir kişiliğe sahip.2014’de  12’nci Cumhurbaşkanı halk oylamasıyla seçilecek. Üç dönemdir AKP’yi iktidara taşıyan Erdoğan’ın arkasında yüzde elli oy desteği var.

 Cumhurbaşkanlığı seçimde de bu oy oranını alacağı hesabını yapacak olan Sayın, Erdoğan’a  karşı Sayın Gül’ün çıkması dengeleri bozar.sayın Erdoğan’ın hayalleri suya düşebilir.İşte muhalefetin şimdiden hesabı bu mu?...