Bilginin de kirliliği olur mu demeyiniz. Her nesnenin kullanılmaktan doğan bir kirliliği varsa, bilginin de doğru yerde, doğru zamanda ve de aslına uygun doğru kullanılmamasından doğan bir kirliliği neden olmasın ki? Olur işte. En çok da cehalet kirletir bilgiyi. Bu nedenle ki İslam cehaleti kendine düşman saymıştır. Ne yazık ki bu düşmanla birlikte yaşamaktan da kurtulamamışız, bir türlü…
Kirlenmiş bilginin içinden temizi doğruyu ayıklamak oldukça zordur. Hele de bunlardan tabusal değerlere ulaşmışları ayıklamak daha da zordur. Günlük yaşamda çok farklı kanallardan bilgileniriz. İşiterek, görerek, okuyarak ve yaşayarak… İlk iki kanaldan edinilen bilgiler, edinenin anladığı kadar olur, elbette. Anlamak, algılamak, yorumlamak da bir alt kültür ve bilgi ister. Bu alt yapı yoksa anlamak, özümsemek ve ifade etmek zorlaşır. Ne diyor Hazreti Mevlâna? “Benim anlatmak istediğim, karşımdakinin anladığı kadardır.” Bir bardağın alacağı su bellidir. Siz o bardağa bir sürahi su dökerseniz elbette fazlası boşa gider. Dilimizde bir de kaz’ı koz anlamak deyimi var.
En doğru bilgiler bile dilden-dile, kulaktan-kulağa dar kaplı insanlarda değişime uğrar, aslından uzaklaşır, kirlenir. Kişi hangi kanaldan bilgilenirse bilgilensin; onu özümseyemeyen kafalarda bilgi değişime uğrar, gerçeğinden uzaklaşır ve saptırılır. Bilgi gerçek kaynağıyla örtüşmüyorsa, kirlenmiş demektir. Yanlış anlama, eksik aktarma ya da yanlış yorumlarla bilgi hepten kirlenir. Bu kirlilikte doğruyu, temizi aramak ya da yanlış bilgilenmenin neden olduğu olumsuzlukları düzeltmek gerçeği öğrenmekten daha da zor olur.
Bilgi kirliliği yaşayan toplumlar, cehaletten kurtulamazlar. Doğruyu öğrenmekte zorlanırlar. Özellikle dedikodu boyutlu yanlış bilgiler daima kaynağına ve çevreye zarar verir. Kısaca saptırılmış, gerçeğinden uzaklaştırılmış bilgiler, doğruya engel olur ve de içinde büyük ölçüde yalan-yanlışlar barındırır. Bilgi kirliliğine yol açar. Kirli birçok nesne temizlenebilir. Ancak bilgi kirliliğini temizlemek, açtığı yaraları otamak pek öyle kolay değildir.
Temiz bilgi gerçeği doğruyu ifade eder. Her zaman ve mekânda değerinden bir şey kaybetmez. Güven sağlar, kuşkuyu kaldırır ortadan. Ortak paydaları besler, birliğe beraberliğe zemin hazırlar. Oysa kirlenmiş bilgi ön yargılar oluşturur, toplumsallığa zarar verir, güveni zedeler. Nifakı körükler, ayrışımlara, düşmanlıklara neden olur ve de sosyal barışa bile zarar verir. Bu risklere meydan vermek istemiyorsak, kirlenmiş içinde yalan-yanlış taşıyan bilgilerle gerçek ve doğru bilgilerin ayırımına varmalıyız. Mutlaka bilgilerimizi test etmeli, kaynağına inmeli, doğrulara ulaşmalıyız, zor da olsa…
Belleğimizi kirlenmiş bilgilerle bilgi çöplüğüne çevirmekten sakınalım demek geçiyor içimden. Kabul görür mü bilemem.