Sevgili okuyucular, İçimizi karartan onca kötü olaya bir de “Suriye dramı” eklendi. Bir umutla beklediğimiz şu terör olayları bitsin derken,yeni teröristler yetişiyor çevremizde.
Medyanın çoğu Hatay ilimizin içerisinde ve sınırındaki olup bitenleri yazamıyor. Suriye’deki iç savaştan kaçanlar ve onların arasına karışan teröristler.
Bu güzel ülkemiz neden bu hale düşürülüyor.”İnsanlık boğuluyor” diye düşünüyoruz ama. Oysa boğulan Türkiye ne yazık ki. Başbakan Suriye kamplarına gitmek isteyen CHP’lilere “orası yolgeçen hanı değil, herkes elini kolunu sallayarak giremez” demişti.
Hem O kamplar yol geçen hanı olmuş hem de, Türkiye yol geçen hanı olmuş.Bu ülkemiz için acı bir tablo.
Aracımızla az bir hız ihlali yapsak trafikte alkol muayenesine tabi tutuluyoruz, yüzlerce lira para cezası makbuzu kesiliyor. Ama yüzlerce kişi Türkiye’yi köprü yapmış, doğudan girip en batıdan çıkıp gidiyor haberimiz yok. Ya da haberimiz var da umursamıyoruz. Birileri bizi uyutuyor açıkça.
Ne zaman ki böyle bir felaketle karşılaşıyoruz, feryat figan başlıyor.
Kaçakçılığın her türü o kadar yaygınlaşmış ve alışılmış ki, kaçakçılığın en korkuncu insan kaçakçılığına da aldırmıyoruz, artık vurdumduymaz olmuşuz. Çünkü insan kaçakçılığı da yapılıyor. Bu işi yapanların geçiş güzergâhları olmuş ülkemiz.
Devlet idaresinde olan bazı yetkili kişiler “bunlar alıştığımız olaylar” diyebiliyor. Bu olanlar karşısında üzülmekten başka bir şey gelmiyor elden.
Bir vali kaçakçılığı önleyeceğine “kaçak mallardan PKK kazanıyor, alırsanız PKK’ya yardım etmiş olursunuz” diye üste çıkabiliyor. ”Sen nasıl böyle sözler söylersin “ diyen yok.
Sonuçta “Türkiye’nin her tarafı bizim kontrolümüzde.” Lafta tabii.
Ülke kuşatılmış, yedi düvel avucunun içini ovuşturuyor. Türkiye’yi nasıl olurda kan gölüne çeviririz, iç savaş ateşini yakarız diye.