Türkiye Cumhuriyetinin 61 Hükümetini kuran ve Başbakanlığını yapan Recep Tayyip Erdoğan, 27 Mayıs12 eylül  darbe ana yaslarının  izlerini tamamen ortadan kaldıracak 12 Mart 27 Nisan muhtıralarının yaşandığı ülkemizde  ilk  ve tam demokratik, insan odaklı bir anayasa için kolları sıvadı.

Aslında olması gerekende budur ama…

Erdoğan, partisinin anayasa uzlaşma komisyonunda yer alan AKP’li temsilcilerini işaret ederek, “Masadan kalkan taraf biz olmayacağız’ da” dedi. Çünkü Başbakan oturun derse oturuluyor, kalkın derse kalkılıyor da ondandır, o ne derse o oluyor? Umarız bu yeni ana yasanın içeriği olumlu olur ülkemiz açısından…

Meclis Başkanı Cemil Çiçek, ise masadan kalkanın, uzlaşmadan kaçanın seçmen tarafından sandıkta cezalandırılacağını sık sık söylüyor. Umarız ki hiçbir parti temsilcisi masadan kalkıp, kaçmaz…
İşte burası çok önemli muhalefet partileri açısından risk büyük. Uzlaşma masasından kalkanın partisi yanacak, kamuoyunun gözünden düşecek…

İyi de siyasi parti temsilcileri uzlaşma komisyonundan niye kalksınlar? “Yeter artık, kaç aydır sıkıldık, biz masadan kalkıyor ve gidiyoruz” mu diyecekler?

Ya da “Sizin masaya koyduğunuz önerileri  biz kabul  etmiyoruz” diye tepki gösterip mi masadan kalkıp gidecekler?

Aslında hiç bir muhalefet partisinin  öylesine önemli, ülkenin beklide en demokratik anayasasının hazırlanmakta olduğu  o  masadan kalkmasına gerek yoktur.

Çünkü iktidar veya muhalefet, herhangi bir siyasi partinin kabul etmediği hiçbir hükmün, düzenlemenin yeni anayasa taslağına girmesi mümkün değil.

Dolayısıyla ortaya çıkacak (eğer çıkabilirse) yeni anayasa taslağı metni bütün siyasi partilerin ortak mührünü taşıyacak. Hiçbir siyasi parti de doğal olarak o metnin altına zorla imza atmayacak.

İşin başında yapılan anlaşma öyle. Uzlaşma komisyonunun ilk toplantısında özellikle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın tavsiyesi üzerine alınan prensip kararı var: Yeni anayasa taslağı, oy oranlarına, milletvekili sayılarına bakılmaksızın bütün siyasi partilerin, eşit oy ve ortak kararı ile yazılacak. Herhangi bir partinin “hayır” dediği madde, düzenleme o metne giremeyecek.

Bu durumda hiçbir siyasi partinin o masadan kalkması gerekmiyor. Ki; zaten bütün siyasi partiler, Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in dile getirdiği tehlikenin farkında. Kimse oyun  bozanlık yapan, problem çıkarıp toplumu çok istediği yeni anayasadan mahrum bırakan taraf konumuna düşmek istemiyor.

Bu durum, yeni anayasanın geleceği bakımından faydalı mı, değil mi ayrı konu.

Çünkü hiç kimse masadan kalkmaz ise uzlaşma görüntüde bozulmamış olacak. Fakat acaba o masadan anlaşma, uzlaşma çıkacak mı?

Örneğin, komisyon şu anda yazım aşamasına geçmiş durumda. Yeni anayasa yazımı fiilen başladı.

Ancak yeni anayasa hangi temele, hangi sistem esasına oturtulacak? Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “siyasi istikrar ve ülkenin geleceği bakımından yararlı” gördüğü anlaşılan başkanlık veya yarı başkanlık sistemine mi geçecek Türkiye yoksa mevcut parlamenter sistemi devam ettirmeyi mi tercih edecek?

Bu tercih netleştirilmeden, bu konuda genel bir uzlaşmaya varılamadan yeni anayasa yazmak mümkün değil. Çünkü yeni anayasanın temel omurgasını bu tercih belirleyecek.

Bugün yürütülmekte olan başkanlık tartışmalarından sonuç alınabilmesi, bütün siyasi partilerin bu konuda uzlaşmaya varabilmeleri ise mümkün değil.

Bu çok temel anlaşmazlık konularından biri...

O kadarla da kalmayacak uzlaşmazlık konuları. Örneğin, laiklik tarifi, millet tanımının yeniden yapılması, dil, eğitim ve yargı ile ilgili temel düzenlemeler konusunda partiler arası uzlaşma sağlanabilecek mi?

Örneğin millet tarifi, dil ve eğitim konularında MHP ile BDP’nin ortak noktada buluşabilmeleri imkanı yok gibi ama buna da kırılmadan, dökülmeden bir formül bulunur sanırım

Diğer taraftan benzeri şekilde yargı ile ilgili temel hükümler konusunda da AKP ile CHP acaba nasıl uzlaşacak? Çünkü CHP  siyasetin yargıya müdahale ettiğinden sıkça söz etmektedir.

Belki de AKP iktidarın bu zorluğu, tıkanıklığı aşacak, henüz  uygulamaya konulmamış  bir (B) planı vardır…

Partilerin kırmızı çizgileri…

Yeni anayasa çalışmalarını yürükten iktidar ve muhalefete ait çantaların içerisinde Ülke için önemli saydıkları“kırmızı” çizgileri var. Her bir parti temsilcisinin çantasında bulunan bu “kırmızı” çizgiler, yazılım sırasında çantadan çıkarılıp masanın üzerine konulacaktır.

İşte o zaman masa etrafında duran sandalyelerde oturan parti temsilcileri hop oturup, hop kalkacaklardır.

Dileğimiz bu yeni anayasanın yazılımı sırasında o masa çökmesin, sandalyeler havalarda uçuşmasın, iktidar ve muhalefetin bu sınavı başarılı olsun…