‘Seçim yapılan bir yerde, menfaat var’ dersek, yanılmış olur muyuz?

Menfaat iki türlü olur:

Bir, maddi getiri.

İki, manevi getiri.

Siz hangisini düşünürseniz düşünün. Önemli değil. Çünkü bir noktada ‘menfaat menfaattir’.

**

Dernek.

Vakıf.

Siyasi parti.

Sendika.

Oda.

Kooperatif.

Muhtarlık.

Azalık.

Borsa.

Birlik.

Federasyon.

Konfederasyon.

Hatta milletvekilliği, belediye başkanlığı, belediye meclis üyeliği, il genel meclisi üyeliği.

Aklınıza ne gelirse artık.

Seçim mi var, orada bir menfaat var.

Dedik ya; ister maddi getiri bekleyin, isterse de manevi getiri.

**

Bir yerde seçime girip kazandığınızda sosyal statünüz değişiyor.

Etrafınızda insanlar neredeyse ‘el pençe divana’ geçiyor.

Tekke’deki bakkal Memmet Efendi’yi kim tanır? Alışveriş yapan sokak sakinleri ya da çevresindeki üç bey sokağın ahalisi.

Çoğu zaman mahalleli bile tanımaz.

Namıkkemal’deki manav Ehmet Emmi’yi de kimse tanımaz, tıpkı Mehmet Efendi’yi çoğu kimsenin tanımadığı gibi.

Aklınıza geleni bu örneğe ekleyin.

Nahırönü’ndeki fırıncı Mükremin.

Karamanlı’daki kebapçı Ayhan.

Mağralı’daki sucu Nurettin.

Düvenönü’ndeki socacı Ali.

Filan yerdeki taksici Nizamettin.

Falan yerdeki manifaturacı Hüsamettin.

**

Şimdi gelelim, şu son günlerin gündem maddesi olan kooperatif seçimlerine.

Yani, Sınırlı Sorumlu Merkez Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifi’nin ramak kaldı.

19 Ekim’de kızılca kıyamet kopacak.

Mart ayında yapılan olağan kongrede seçimi bir liste içinde kazananların taraf olduğu bir seçim.

Hatırlayalım:

Ali Rıza Kekeç’in listesi Mart ayında seçimi kazanıyor. Sonra yönetim toplanıyor, başkanlığa Sami Karadutlu’yu getiriyor, Kekeç’i tart ediyor.

Saygı duyulur.

Ancak kafa karıştıran olay şu:

1) Madem Kekeç’ten ayrı düşecektiniz, neden Kekeç’ten himmet bekleyip listesine girdiniz? O gün nazikçe ‘Ali Rıza abi, biz seninle çalışmayacağız, ayrı liste yapıyoruz!’ deme nezaketini göstermediniz?

2) Madem bu insanlar kısa sürede başkaldırıp isyan edecekler, listeye alırken neden düşünmediniz? O gün ‘Arkadaşlar, ben sizinle çalışmak istemiyorum. Listeme sizleri almıyorum?’ denilemedi?

Hala da anlamış değilim.

Seçim oldu Mart ayında, şimdi Ekim’deyiz. Aradan geçen süre 6-7 ay.

**

Bu arada, geçen günlerde Mustafa Aslantürkiyeli, oda başkanlarına bir yemek verdi.

Servisi zayıf, personelin insan ilişkileri hoş olmayan ancak kentin merkezi yerindeki meşhur bir lokantasında.

Toplantıda konuşmayı Cuma Güler yaptı.

Tıpkı, daha önceki basınla tanışma toplantısında olduğu gibi.

Güler, ikinci toplantıda konuşurken “Başkan adayımızın bir yakınının cenazesi olduğu için, onun yerine ben konuşuyorum” dedi.

Konuştu.

Anlattı.

Tıpkı ilk toplantıda olduğu gibi.

Aday Mustafa Aslantürkiyeli.

Konuşmacı Cuma Güler.

‘Davul başkasının boynunda, tokmak diğerinin elinde” misali.

Madem konuşmayacaksın, madem toplantılarda susacaksın neden aday oluyorsun.

Madem konuşacaksın, madem başkan adayını konuşturmayacaksın, sen niye çıkıp ta ‘aday benim’ demiyorsun.

Güler, Attarlar Odası seçimlerinde çıktı ‘adayım’ dedi, çalıştı ve ekibi ile birlikte yönetimi aldı.

Ama şimdi o cesaret yok.

**

Hafızalarımızı yoklayalım.

Daha üç beş ay öncesine kadar, Cuma Güler açlık grevindeydi.

Belediye pasajı esnafının sorunlarının çözümü için kendini helak ediyordu.

Adeta tek başına bir mücadele vardı, yanındaki üç beş esnaf arkadaşı ile birlikte.

Ama o gün yanında kaç oda başkanı vardı?

O gün yanında esnaf birlik başkanı var mıydı?

O gün yanında kooperatif başkanı var mıydı?

Yoktu.

Sadece bir avuç esnaf, kendilerinin derdini kamuoyuna ulaştıran medya mensupları vardı.

Ama şimdi.

Oda başkanlarına verilen yemekte, Birlik Başkanı Ahmet Kuybu “Şimdi birlik zamanı” dedi.

Takdir ettim, bu çağrıyı.

Çünkü dün dündür, bugün bugündür!

**

Neyse, gelelim seçimlere…

Geriye sayım başladı.

Bugün ve seçim yapılacağı gün dahil, 5 gün var.

Bugün dahil 5’nci gün seçim var.

Kekeç mi seçilecek, Aslantürkiyeli mi; göreceğiz.

İki tarafın olduğu ancak üçüncü tarafında taraf olduğu bir seçim izleyeceğiz.

Belki de dördünü taraf çıkıp, iki taraftan bir tarafa taraf olacak.

**

Aslantürkiyeli ekinin projelerine, Kekeç ekibi ‘mevzuat uygun’ değil diyerek karşı çıktı, ama bunun da insan yapısı olduğu dillendirildi.

Kekeç te kazansa, Aslantürkiyeli de kazansa, Cuma Güler görünmeyen başkan da olsa, sonuçta şunu bekliyoruz, seçimin ardından.

Kooperatif binası yapılsın.

Ortaklara sosyal ve kültürel etkinlikler düzenlensin.

Sınava girecek gençlere ulaşım, ders desteği çıkılsın.

Cenaze arabası alınsın.

Ambulans alınsın.

Hatta sünnet olanlara, nişanlananlara, evlenenlere yardım da yapılsın.

Ama öncelikle şu yapılsın.

Eğitim için bir anaokulu ya da bir ilköğretim okulu ya da bir meslek lisesi yapılsın.

Sağlık için bir aile sağlığı merkezi kurulsun, bir poliklinik açılsın, bir hastane inşa edilsin.

İnsanların sağlıklı yaşaması için de spor alanları oluşturulsun. Örneğin bir saha yapılsın, bir spor salonu gerçekleştirilsin.

**

Aslında bu vesile ile şu öneriyi yapmak istiyorum.

Kahramanmaraş merkez ilçede üç tane kredi ve kefalet kooperatifi var.

S.S. Merkez Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifi.

S.S. Yeni Sanayi Sitesi Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifi.

S.S. Ahi Evran Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifi.

Beri yanda, Kahramanmaraş Esnaf ve Sanatkarları Odaları Birliği var.

Şoförler ve Otomobilciler ile Bakkallar, Bayiler ve Şekerciler Odası gibi büyük odalar var.

Bu altı kurum bir araya gelerek çok işler yapabilir.

Bir okul açabilirler.

Bir hastane kurabilirler.

Ya da birkaç halı saha yapabilirler.

Esnafın, ortaklarının ve Kahramanmaraşlıların yararlanması için.

Ne dersiniz?

**

İki gün önce bir film izledim.

Filmde şöyle diyordu:

“Kiminle, nerede, ne zaman, nasıl ve neden bakacağını bilmezsen; aradığın aşka ulaşamazsın”

Yani sadece bakmak yetmiyor.

Kiminle bakacaksın?

Nereden bakacaksın?

Ne zaman bakacaksın?

Nasıl bakacaksın?

Neden bakacaksın?

Dedim ya: Bu şehirde seçimlerden daha önemli işler var, olmalı da… Seçim gelir geçer, ama yapılanlar baki kalacaktır.

Hayırlısı.