‘Ağaların’, ‘beğaların’ dönemi geride kaldı.
İş dünyası, kabuğuna çekildi.
Kentin ileri gelenleri, kanaat önderleri de siyasete teslim oldu.
Niçin?
**
Geçen yıllarda iş dünyasının liderlerinden biri, ‘siyasi otorite yetersiz kaldı’ ifadesi ile öne çıkmıştı.
Sonrasında bunun bedelini maddi ve manevi olarak ödedi.
Bugünlerde sessiz ve sedasız.
Sadece rutin olarak görünüyor.
Siyaset, otoriter yapısını ön plana çıkartınca iş dünyası bir değil birden çok adımı geri atmak zorunda kaldı.
Bir yanda kitap baskısı için yapılan bağışlar ve diğer yanda film çekimi için maddi yardımları duydukça da tüylerimiz diken diken oluyor…
Konuşulan rakamlar, küçük rakamlar değil:
Belki kendileri için ‘verelim kurtulalım’ sözleri ile geçiştirilebilir ama ortada konuşulan rakamlar yaklaşık 250 ile 500 brüt asgari ücreti buluyor.
Yani yapılan bağışlar, 250 işçinin bir aylığı…
Ya da bir işçinin 250 aylığı…
**
Çok yakın zamanda kerameti kendinden menkul bir siyasetçi figüranı, ortalığı hallacın pamuğuna döndürüyordu.
Kesiyor, biçiyor, atıyor, tutuyordu…
Bugünkü sistem içerisinde kendine yer edinmek gayreti ile zoraki tebessümleri gösteriyor.
Hocanın kürkü misaliydi ama geride kaldı…
Bugünkü yerel siyasetin mekanizması durumundaki yerel yönetimlerin elinin ayağının bağlı kalmasına vesile olan siyasetin figüranı, kendini kenara çekmeli artık…
Eskiden olduğu gibi bir köşede kendi halinde yaşamalıdır.
**
Siyaset hakim oldu, Kahramanmaraş’a…
Ama hangi siyaset!
İşte bunun sorgulanması gerekiyor.
Çünkü siyaset deyince, sadece siyasi partilerin işlevleri ele alınmamalı…
Günlük siyaset görüyoruz, hayatımızda…
Herkes bir siyaset peşinde.
En basit anlatımı ile siyaset, birçok yolu izleyerek elde edilmek istenenlerin elde edilmesidir.
Siyaset kimi zaman başarılı olur, kimi zaman da başarısız.
Siyasette dün yoktur.
Bugün vardır.
Yarın da belirsizdir.
**
Dokunmak istediğimiz siyaset, siyasi partilerin ortaya koyduğu siyasettir.
Önceki basiretsiz siyasetçilerin yerine bugün ‘kodum mu, oturturum’ diyebilen siyasetçiler ön planda..
Bunu da çok açık şekilde görüyoruz.
Doğru olan bu mudur, elbette değildir. Bilinen şekli ile siyaset, halka hizmet için bir araçtır… Kendi çıkarlarınızı ön planda tutmak için bir basamak değildir.
Ancak bugünkü hakimiyeti ile siyaset ‘nefretleşen’ bir ortama gitmektedir.
**
Bir büyüğümüz anlatmıştı.
Sözü geçen ağır top bir siyasetçi, iş dünyası için ‘ben bunların ümüğünü sıkarım’ demiş.
‘Bunları bir hizaya sokarım’ demiş.
‘Burunlarından fitil fitil getiririm’ demiş.
Tabi bunlar hep ‘miş’, ‘miş’, ‘miş’..
Bize anlatılırken kayda almadık, çünkü etik değildi…
Ama bugün bakıyoruz ki, söylenenler de bir bir ortaya çıkıyor.
Siyasetin tam hakimiyeti yaşanıyor.
Siyaset ne isterse o oluyor.
Eskiden siyaseti yönetiyorlardı, şimdi siyaset yönetiyor.
**
Siyasetle ilgili tespitlerimizi diğer yazılarımızda ele alacağız..