Bizde meşhur bir söz vardır:

“Çarşıbaşı’nda bir yalan ettim, Pınarbaşı’na çıktım ben de inandım…”

Bu sözün gerçeklik payı nedir, bilemem!

Ama çok sıkça karşılanabilecek bir durum bu Kahramanmaraş için…

**

Geçenlerde genç bir meslektaşımla ayak üstü konuşuyoruz.

“Abi, ben büyükşehir belediye başkan adayını buldum…”

Hemen sordum:

“Arıyor muydun?”

Cevap:

“Hayır abi, ne araması…”

**

Soru gibi bir söz:

“Eee…”

“Eeesi bu işte abi. Ben büyükşehir belediye başkan adayını buldum”

“Yahu çıldırtma beni. ‘Arıyor muydun?’ diye soruyorum, ‘Hayır abi’ diyorsun. Aramadığın bir şeyi nasıl buluyorsun?”

“Yahu Akif abi… Valla alemsin. Ben ne diyorum, sen ne diyorsun!”

“Oğlum. Akıllı ol akıllı. Sen diyorsun ki ‘buldum’, ben diyorum ki ‘arıyor muydun?’, sen diyorsun ki ‘hayır’, ben diyorum ki ‘aramadığın bir şeyi nasıl buluyorsun?’ Bunda alem olacak ne var koçum…”

“Tamam abi tamam yaa… Sana da zaten bir şey denmiyor…”

“Anlaşıldı, anlaşıldı… Şakaya gelmiyorsun yine…”

**

“Abi önemli ama bu. Ben diyorum ki sana ‘büyükşehir belediye başkan adayını buldum!’. Sen bana sormuyorsun ki ‘kim?’ diye”

“Peki sordum: Kim?”

“Hahh… İşte onu söylemem abi…”

“Oğlum, söyleyemeyeceksin de ne diye papağan gibi ‘büyükşehir belediye başkan adayını buldum’ deyip duruyorsun….”

“Büyükşehir belediye başkan adayını buldum işte abi…”

“Oğlum, bak kızdırıyorsun beni. Şimdi şu çay bardağını kafana atarım, kafanın kırılması önemli değil bardağı yeniden alacak paramız yok…. De adam gibi, kim bu….”

“Filan Falan.”

**

“Kim dedi sana bunu?”

“Kendi söyledi abi…”

“Nasıl?”

“Bizi ziyarete geldi. Ben de ‘Senin adın geçiyor, efendim. Aday mısın?’ diye sordum. O da, ‘Evet, evet’ dedi…”

“Allah Allah… Demek öyle…”

“Evet abi… Aynen öyle…”

**

“Şimdi bana sor bakalım…”

“Ne sorayım Akif abi…”

“Ne sorarsan sor, demeyeceğim. Bana ‘büyükşehir belediye başkan adayı mısın?’ diye sor bakalım…”

“Niye sorayım abi?”

“Oğlum sorsana be…”

“Tamam, soruyorum abi: Sen büyükşehir belediye başkan adayı mısın?”

“Evet, evet…”

“İnanmıyorum abi…”

“Niye inanmıyorsun gözüm…”

“Niye inanayım ki abi, sen büyükşehir belediye başkan adayı olmazsın ki!”

“Falan Filan’a niye inanıyorsun…”

“Ama o ‘evet’ dedi!..”

“Ben ne dedim oğlum, ben de ‘evet, evet’ demedim mi?”

“Dedin…”

“Ee….”

**

Genç arkadaşım heyecanı daha da arttı.

“Vay bee abi…”

“N’oldu gene oğlum…”

“Şimdi iki tane büyükşehir belediye başkan adayı oldu…”

“Nasıl gözüm…”

“Abi… Önce Falan Filan… Sonra sen…”

“Eee…”

“İki tane işte…”

“Oğlum, o zaman aday adayları diyeceksin… Öğren bu işleri…”

**

Seçimler yaklaşıyor.

Şunun şurasında bir yıldan az bir zaman var.

Rağbet, her zamanki gibi iktidar partisine…

Bir çok isim konuşuluyor, aday adayı olarak; favori, plase, sürpriz, mucize…

Kimi kapasiteli, kimi kapasitesiz…

Kimi önemli, kimi önemsiz…

Olurlar mı, olmazlar mı?

Kim olacak, kimler olmayacak?

Ama hepsinin bir beklentisi var: Gelecekleri, yani aday adaylığı sürecinin sonundaki hayatları…

Eğitimcilikten istifa edenler ilçe, il müdürlüğü ya da başkentte bir daire yetkilisi olmayı bekler…

Sağlıkçılıktan ayrılan da aynı. İl ya da ilçe müdürlüğü bekler.

**

Hepsi aynı düşüncedeler:

Geleceğimizi şekillendirelim.

**

Genç arkadaşım bilemedi ama ben biliyorum, büyükşehir belediye başkan adayını.

Ama söylemeyeceğim, başbakan açıklayana kadar.

Ben sabırlıyım.

Siz de sabırlı olun.