Bu konu aslında sadece okuyanları değil, daha çok bu konuyu gündeme getirenleri de sıktı.
Çünkü bu kadar söylemlere rağmen, bu kadar fedakarlıklara rağmen, onca çabaya, gayrete ve beklentiye rağmen bir türlü beklentiler oluşmayınca Kahramanmaraşspor yönetimini de sıkılmış durumda.
Kahramanmaraşspor yönetiminin son zamanlarda sürekli gündeme getirdiği bu şehrin takımına sahip çıkılması, desteklenmesi konusu aslında artık kulüp yönetimini de bezdirmiş durumda. Tabi ki sıkılmanın sebebi onca çırpınışa ve söylemlere rağmen bu takıma hala sahip çıkılmamamsı noktasında…
Son günlerde kulüp Başkanı Sayın Fatih Ceyhan’ı o kadar yorgun o kadar moralsiz görüyorum ki, adeta bitkin durumda. Ama yıkılmamak için ise hala diretiyor, hala dik duruşunu sergilemeye devam ediyor. Cevapsız kalan onca beklentiye karşı yıkılmak istemiyor, ümidini kaybetmek istemiyor, ancak sanki ümitleri de bitmek tükenmek üzere gibi… Artık tek başına bu işin üstesinden gelmesi gerektiğine inanmış ve kabullenmiş bir şekilde… Sıkıntılı, çaresiz gibi ama savaşma azmi hala ilk günkü gibi, mücadele hırsı hala eski ihtişamında…
Ben bu memleketin evladıysam, ben kimseye benzemek istemiyorum, kimse beni ilgilendirmediği gibi, beni de kimse ilgilendirmiyor der gibi bir duruşu var… İçindeki kocaman bir savaşı kaybetmemek için, kazanmak için alnı dik bir şekilde de yürümeye hatta koşmaya çalışıyor, koşuşturuyor da…
Aslında hiç kimsenin kalbini kırmama gibi bir yufka bir yürek, vicdanı ve memleket sevdası, insani duygularını da kabartmış şekilde… Belki de burnunu sıksan canı çıkacakmış gibi ama yüreğindeki o korkusuz ve azimli inanç, bu şehrin tek kalbi gibi sadece onun sol yanından atıyor gibi…
İçten içe öyle mücadele öyle çırpınış var ki, hiçbir şeye aldırmadan, her olumsuzluğa tebessümle cevap verip, en güzel sevdasını aklından çıkartamıyor gibi…
Geçen yıldan itibaren daha yakın takip etme fırsatı bulduğum Sayın Ceyhan aslında yalnız da değil ama onları bir arada tutan da, sapa sağlam perçinleyen de başkan Ceyhan’ın olduğunu apaçık hissettiriyor.
Bu memleketin sevgisini ve onurun, gurunu sportif mücadele ile ayakta tutmaya çalışan, o eski kötü günlerinden alıp, bambaşka bir klasmana taşıyıp, çok daha iyi bir yeter getirmek için ve kendisinin de söylediği gibi, “Kan kussak da kızılcık şerbeti içtik. Biz bu dava için elimizi değil gövdemizi koyduk” düsturundan vazgeçmiyor.
Onu bu yola bağlayan aslında, ne çıkar, ne menfaat ne de şöhret…
Onu bu yola bağlayan, memleket sevgisi ve bu memleket için ne yapabilirim. Bu memleketin onuru ve şerefi için, bu memleketin çocuklarının küçük de olsa faydalanabilmesi için ne yapabilirim düşüncesidir onu böylesine bağlayan…
Aslında yakın çevresi de onun bu özelliğini ve güzelliğinin farkında, Kahramanmaraş’ın bütün önde gelen isimleri de farkında… Farkında olmasına farkındalar da ne yazık ki bir türlü icraatın pençesine takılmaktan korkuyorlar. Korkularının sebebi nedir bilemiyorum ama acizane fikrim onlara verilecek bir destek, bir yerden çıkarlarını bozacak veya aslında boş işler bunlar düşüncesi ile, boş yere harcayacak paramız yok bizim düşüncesi…
Hâlbuki neler kaybettiklerini farkında değiller, bu futbol sektörünün veya faktörünün nasıl bir döngü olduğunun bilincinde değiller. Yoksa akıları basmıyor da değil… Belki basıyordur da işlerine gelmiyordur…
Farkına varılacaktır belki bir gün ama iş işten geçmiş te olacaktır, böyle bir insanın böyle bir faaliyette bulunmasına hiç kimse destek çıkmıyor ama er ya da geç bu kayıpların, yanlışların bir gün mutlaka farkına varılacaktır. Ancak iş işten de geçmiş olacaktır.
Biz de bu güne kadar sürekli gündeme getirmekten sıkıldık, ama bakmayacağımızı da belirtmek isteriz. Yeter artık demesini de biliyoruz yani..!