Cumartesi günü, Belediye Meclis Salonundayız.

Kahramanmaraş Kent Konseyi’nin (KKK) genel kurulu için.

KKK’nin Yürütme Kurulu seçilecek.

KKK’nin Başkanı seçilecek.

**

Seçim öncesi adaylığını açıklayan iki başkan adayı vardı.

Biri, bizden biri, yani gazeteci Yener Atlı.

Diğeri de, ağabeymiz olarak gördüğümüz ve sevdiğimiz Ejder Oruç’un kardeşi, kimya mühendisi Alâeddin Oruç.

Bu arada söylenti çıktı, Kadın Girişimciler Derneği Başkanı Hatice Koç da aday olacak denildi.

KKK’nin mevcut başkanı Zeynep Arıkan’ın da yeniden aday olup olmayacağı belli değildi.

Resmi açıklama yapmadı.

Yapmak zorunda da değildi elbette.

Neyse…

**

Geçen perşembe günü Yener’in basın toplantısındaydım.

Adaylığını açıkladı.

“Ede, cumartesi günü için bir planın var mı?” diye sordum.

Cevap:

“Yok. Ama projelerim var. Zaten açık oylama olursa da adaylıktan çekileceğim…”

İlginç bir yaklaşımdı.

“Peki yürütme kurulu adayların belli mi?”

Cevap:

“Başkan ayrı seçiliyor, yürütme kurulu ayrı. Birbirinden bağımsız yani…”

Tamam.

Ama ilginçliği şu ki, bir ekip çalışması yok.

**

Salona dönüyoruz.

Adeta iğne atsan yere düşmeyecek.

Belli ki, Yener ve Alâeddin’in adaylık açıklamaları, KKK’ye ilgiyi de artırdı.

Ama herkesin merak ettiği bir konu vardı:

KKK Genel Kurulu kimlerden oluşur?

Ben de dahil, bunun cevabını veren olmadı.

Önceki gün konuya vakıf olduk.

Buna cevabı hemen verelim de, herkes rahat etsin.

“Vali ya da temsilcisi.

Belediye başkanı ya da temsilcisi.

Sayısı 10’u geçmemek üzere valiler tarafından belirlenen kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcileri.

Sayısı 20’yi geçmemek üzere mahalle muhtarlarının kendi aralarında seçeceği temsilciler.

Siyasi partilerin temsilcileri.

Üniversiteden ikiden fazla olmamak üzere en az bir temsilci.

Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, sendikalar, noterler, barolar ve ilgili dernekler ile vakıfların temsilcileri.

Kent konseyince kurulan meclis ve çalışma gruplarının birer temsilcisi.”

Bunlar, 6 Haziran 2009 tarih ve 27250 sayılı resmi gazetede yayınlanan Kent Konseyi Yönetmelik değişikliğinde yazıyor.

İlgili dernekler ve vakıflar, bana göre muğlak bir terim.

Çünkü, hangi derneğin ya da vakfın ilgili olduğuna kim karar verecek?

**

Neyse, bunları da geçelim.

KKK Yürütme Kurulu’ndan bir isim çıktı, açılış yaptı.

Sonra KKK’nin mevcut başkanı Zeynep Arıkan çıktı, konuştu.

Hoş geldiniz, falan filan…

Şu hamam meselesine kendince açıklama getirdi.

Yani düğün değil bayram değil hesabı, hiç gereği yokken bu konuyu gündeme taşıdı.

Kime ne mesaj verdi, anlamadım; anlayanın da olduğunu sanmıyorum.

**

Kent Konseyleri Yönetmeliği 5. Madde diyorki:

“Kent Konseyleri belediye teşkilatı olan yerlerde, mahalli idareler genel seçim sonuçlarını izleyen 3 ay içinde, 8 inci Maddede belirtilen üyelerden oluşur.”

“Kent konseyi genel kurulu ilk toplantısını yapmak üzere belediye başkanının çağrısı ile toplanır. Belediye başkanının başkanlığında toplanan genel kurul, toplantıyı idare etmek üzere üyeleri arasından en az üç kişiden oluşan divan kurulunu seçer.”

“Divan kurulunun oluşturulmasından sonra, kent konseyi yürütme kurulu ve kent konseyi başkanı seçilir.”

Madde 10 da şunları hükme bağlıyor:

“Genel kurul, kent konseyinin en yetkili organı olup 8 inci Maddede sayılan üyelerden oluşur. Genel kurul, her yıl ocak ve eylül aylarında yapacağı iki toplantıdan az olmamak üzere, üyelerin salt çoğunluğu ile toplanır.”

“Genel kurula kent konseyi başkanı başkanlık eder. Başkanın bulunmaması halinde yürütme kurulunun en yaşlı üyesi toplantıya başkanlık eder.”

“Genel kurul; yürütme kurulunun, meclislerin ve çalışma gruplarının seçim ve çalışma esaslarını, bu Yönetmelik hükümlerine aykırı olmamak kaydıyla, çalışma yönergesi ile belirler”

**

Neyse.

Zeynep Arıkan, konuşmasının ardından divan oluşturulacağını dile getirdi.

“Mevzuat gereği divan başkanı seçilecek. Biz, Kültür ve Turizm Müdürümüz Seydihan Küçükdağlı’yı öneriyoruz, kabul edenler…”

Allah, Allah…

Bu nasıl divan oluşumu.

Oradaki “Biz” kimler?

“Bizler”, “sizler”, “onlar” mı oynuyoruz.

Yani “Eşler leblüb… Evlerden Yener gilin evi…”

Hayda…

Sonra Arıkan, devam etti:

“Mevzuat gereği iki de divan üyesi seçeceğiz. Bunun için de DOĞAKA Yatırım Destek Ofisi’nden Ertuğrul Kazancı ile Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Ali İhsan Kabakçı’yı öneriyoruz.. Kabul edenler…”

Vira bismillah.

Teamüller alt üst oldu.

KKK’nin başkanlığı yanı sıra hizmet alımındaki şirketler aracılığı ile Belediye Başkanı Mustafa Poyraz’ın danışmanlığını yapan Zeynep Arıkan, demokrasi anlayışını ortaya koydu.

Kimse de gıkını çıkaramadı.

**

Oysa “danışman” Zeynep Arıkan’ın önce divan oluşturulacağını ifade ederek, genel kurul üyelerine “Divan için öneri var mı?” diye sorması gerekirdi.

Önceden adamlarına hazırlattığı öneriyi alırdı.

Sonra “Başka öneri var mı?” diye sorması gerekirdi.

Ama nerde…

İşte böyle bir demokrasi anlayışı ile seçim başladı.

Ben şahsen, üniversitede de derslere giren Seydihan Küçükdağlı hocamın, “Ben bu görevi kabul etmiyorum” demesi gerekirdi.

Divan seçiminin teamüllere uygun olmadığını, demokratik olmadığını vurgulaması gerekirdi.

Ama olmadı.

Bunu diyemedi.

Verilen görevi yerine getirmek için de divan başkanlığı koltuğuna oturdu, gülümseyerek.

“Vah… Vah…” dedim kendi kendime.

Küçükdağlı hocam ile ilgili kafamda milyon tane soru oluştu.

Nitekim, daha önce dün için kendisinden randevu almıştım. Gitmedim. Gitmeyi içime sindiremedim.

**

Askerliğimi roketçi olarak yaptım.

Güdümlü roket birliğindeydim, Amasya Eryatağı’nda.

Tow denen bir silah türünü gördüm.

Hiç roketi kullanmadım ama komutanlarımın anlattığına göre güdümlü roket, namludan çıktığı zaman da hedefe varana kadar kontrol edilebiliniyormuş.

Onu hatırladım.

**

Divan oluştu.

Divan yerini aldı, başkan Seydihan Hoca kendisini seçenlere teşekkür etti.

Ben Seydihan Hoca’nın divan başkanlığına ‘kabul’ ya da ‘kabul değil’ diyemedim.

Zeynep başkan, ‘Kabul edenler’ deyince el kaldırmadım.

Çünkü ‘kabul etmeyenler’den olacaktım.

Ama ‘kabul etmeyenler’ diye sormadı ki Belediye Başkanı’nın danışmanı Zeynep Arıkan.

**

Yine neyse…

Divan başkanı, yürütme kurulu faaliyet raporunu okumak için genel sekreter Avukat Yusuf Bülbül’ü davet etti.

Aldı sözü Bülbül, başladı konuşmaya.

5 dakika.

10 dakika.

15 dakika.

Ama hala faaliyet raporlarına gelemedi.

Tam ayağa kalkıp “Yusuf bey, biz buraya sizin değerlendirmenizi dinlemeye değil, raporu dinlemeye geldik” diyeceğim sırada gazeteci kardeşim Mustafa Şirin söze girdi.

Tepki gösterdi.

Yusuf Bülbül şaşırdı, bu tepkiye.

Divan başkanı, hatibi faaliyet raporunu okumaya davet etti.

Rapor okundu.

Oya sunuldu. Açık oylama yapıldı.

Kabul edildi.

**

Sonra yürütme kurulu seçimine geçildi.

Kapalı oy teklifi geldi.

Kabul edildi.

23 aday çıktı (aralarında ben de vardım ve iyi de oy almışım).

Seçimler yapıldı.

Divan başkanı, seçim sonuçlarının (oy sayımının) kapanışa bırakılması önerisini sundu, oy çokluğu ile kabul edildi.

Seçim Komisyonu kuruldu.

Sonucu beklemeye başladık.

**

Ve can alıcı bir nokta.

KKK başkanlığı seçiminin açık oyla yapılması teklif edildi, Zeynep Arıkan taraftarlarının teklifiydi bu.

Oya sunuldu.

Kabul edildi.

Bizim imzamız bulunan ‘kapalı teklif’ ise kabul edilmedi, sağlık olsun.

Açık oylamaya Yener ve Alaaddin tepki gösterdi ve salonu terk etti.

Tabi ben de bir grup arkadaşımız ile salonu terk ettik.

**

Zeynep Arıkan, kürsüye geldiğinde ‘aba altından sopa gösterdi’.

Anladığım şuydu:

“Benden başka kimi seçerseniz seçim, KKK işlev yapamaz.”

“Belediye destek vermez, beni seçmezseniz.”

Şuna katılıyoruz: KKK, belediye ile işbirliği ile çalışmalıdır. Çünkü, belediye olmadan KKK bir şey ifade edemez.

Nitekim iki yıllık faaliyete ilişkin sinevizyon gösterisinde de, faaliyet raporunda da, Zeynep Hanım’ın konuşmasında da bu net bir şekilde belli oldu.

Mustafa Poyraz’ın başkanlığındaki belediye yönetimi, belediye çalışanları hiçbir şey yapmamış.

Bütün işleri KKK yapmış.

**

Sözü fazla uzatmayalım.

Zeynep Arıkan’ın demokrasi anlayışını gördük.

Mutlu olduk.

Ama şu ilgili dernekler ve vakıflar konusuna da ‘danışman’ Zeynep Arıkan’ın açıklık getirmesi lazım.

O zaman demokrasinin şeklini çok daha rahat görürüz.