17 Aralık 2014.

Emniyet sabaha karşı, eski bakanlar Muammer Güler, Erdoğan Bayraktar ve Zafer Çağlayan’ın oğullarının da aralarında bulunduğu bazı kişileri gözaltına alıyor.

Operasyonun gerekçesi yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasıymış.

Devamı da 25 Aralık’ta gerçekleşti.

İktidar kanadı, bunun bir darbe olarak değerlendirdi.

**

22 Temmuz 2014.

Emniyet gecenin bir yarısı, bu kez 17-25 Aralık’taki operasyonlarda görev yapan polislere karşı bir operasyon gerçekleştirdi.

Polis, 130’ün üzerinde meslektaşını gözaltına alındı.

Gerekçe; emniyetin içinde paralel yapılanmayı temizlemekmiş.

Devamı da gelebilir.

Muhalefet kanadı, bunu iktidarın yolsuzlukları örtme harekâtı olarak adlandırdı.

**

Gelişmeleri, milyonlarca insan gibi ben de merakla takip ediyorum.

Sonumuz nereye varacak.

Malımızı, canımızı korumakla yükümlü bir teşkilatın hali içler acısına dönüştü.

Huzurumuzu sağlamakla teşkilatın düştüğü durum, yürek burkuyor.

Tüm yaşananlara, gelişmelere rağmen de ben hep iyimser olmak istiyorum.

**

Bu iki operasyon bende şu algıyı oluşturdu:

Operasyon sana yapılırsa ‘darbe’, operasyon başkasına yapılırsa ‘temizlik’.

Yok, böyle bir şey.

Adalet herkese lazım:

Bir gün farklı, diğer gün farklı olmaz.

Adalet adalettir.

**

Birçok seçimleri görüyoruz.

Siyasi seçimler, meslek örgütleri seçimi, oda seçimleri… Şu seçimi, bu seçimi…

Hepsinde bir farklılık var.

Seçimler küçüldükçe, seçmen sayısı azaldıkça entrikalar farklılaşıyor.

Tehditler, baskılar ‘darbe’ olmuyor tam aksine ‘tehdidi yapan, baskıyı yapan’ bir demokrasi mücadelesi veriyor.

Üç aşağı beş yukarı; bu tür seçimlerin ardından yapılan açıklamalar bunu gösteriyor.

**

Şimdi sorular şöyle:

‘Yolsuzluk ve rüşvet iddiası’ ile yapılan operasyon bir darbe mi?

Sorunun cevabı iki şıklıdır:

a) evet, darbedir.

b) hayır, darbe değildir.

Sorunun cevabı, tarafa göre değişecektir.

Operasyon yapılan kesim, ‘evet, darbedir’ der.

Operasyon yapılan kesimin karşısında yer alan da ‘hayır, değildir’ der.

Böylesine anlaşılmaz bir durumu izleyen üçüncü kesim de, olayları ibretle izleyecektir.

**

İlk operasyonu düzenleyenlerin amacı nedir?

Kendilerine göre; yolsuzluk ve rüşvet çarkını ortaya çıkarmak.

Yolsuzluğu kim yapıyor, rüşveti kim alıyor ya da kim veriyor öğrenemedik.

Söylenenlerle yetinmek zorunda kaldık.

İkinci operasyonun amacı neydi peki?

Emniyetin içindeki paralel yapılanmayı temizlemek.

Gerçek anlamda paralel yapılanma nedir, kimlerdir, nasıl yapılmıştır onu da öğrenemiyoruz.

Herkes aklına geldiği gibi konuşuyor.

**

Kahramanmaraş’ta büyükşehir belediyesi, Cumhurbaşkanı adayı Erdoğan’a verilecek STK desteğini cep telefonlarına attığı birkaç mesajla duyurdu.

Bu seçimde devlet imkanlarını kullanma anlamına gelmiyor mu?

Edeajans.com’un facebook adresinde bir paylaşım var:

“Cumhurbaşkanlığı seçim süreci kapsamındaki seçim yasakları kanuna göre 31 Temmuz Perşembe günü başladı. Buna göre maddelerin birinde diyor ki: Kamu yararına çalışan dernek ve vakıflar, seçmenin oyunu etkileyebilecek girişimlerde bulunamayacak.”

Dinleyen kim?

Aynı gün 95 sivil toplum kuruluşu, Erdoğan’a desteğini bir basın bildirisi ile açıkladı.

Açıklama yeri:

Kahramanmaraş Esnaf ve Sanatkârları Odaları Birliği Başkanlığı Toplantı Salonu.

KMESOB kamu yararına mı çalışıyor, kişisel bir kuruluş mu?

Ya destek açıklaması yapan STK’lar.

Galiba Edeajans.com bir gerçeği gün yüzüne serdi.

Açıklamayı iktidar karşıtları bir araya gelip, iktidarın karşısında yarışan adaya karşı yapsalardı iktidar yanlıları ne kulp takardı?

Darbeye hazırlık mı, diyeceklerdi.

**

Yarın bugünden sonradır.

Bugün dünden sonraydı.

Dün ise bugünden önce.