Van’da yaşanan depremle Türkiye yasa boğuldu. Kahrolduk. Yardım için seferber olduk. Zaten millet olmak, devlet olmakta bu değil midir? Yaraları hep birlikte sarmak değil midir?
Peki ya, vatanın bütünlüğünü korumak, Cumhuriyeti yaşatmak adına hain pusularda şehit düşen yiğitlerimiz için Cumhuriyetimizin 88. yılını kutlamamız gerekmez miydi?
Üstelik bayramı kutlamak için depremi bahane gösterirken, vatan uğruna can veren şehitlerimizi de bahane gösterdik.
Cumhuriyet Bayramı Türk Ulusunun en büyük bayramıdır.
Bu bayram, kanla, canla, yedi düvele karşı verilmiş kurtuluş zaferinin bayramıdır.
Ulus olmanın, tek yürek olmanın, gururun günüdür. Sevincin paylaşıldığı kadar, üzüntülerin de paylaşıldığı gündür 29 Ekim.
Dostluk ve kardeşliğin pekiştirileceği, Cumhuriyetin nimetlerinin yeni nesillere en iyi şekilde anlatılabileceği gündür.
Atatürk’ün “Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır” sözünü hatırlatmak isterim.
Geçitleri, iptal ettik sadece çelenk töreni ile geçiştirdik. En azından okullarda taze beyinlere, öğrencilere, ulus olmanın anlamını, bu kutsal toprakların nasıl kazanıldığını, Ay Yıldızlı Bayrağın ne mücadeleler verilerek dalgalandığını günün anlam be önemine uygun şekilde yaşatsaydık.
Her tarafı şanlı Bayrağımızla süsleseydik. Ecdadımızı ansaydık.
Birkaç gün sonra Kurban Bayramı’na iştirak edeceğiz. Onu kutlamayacak mıyız? Elbette kutlayacağız.
Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemi ile devlet şekli demektir. Bu gün demokrasinin nimetlerinden ziyadesiyle faydalanan siyasiler yüzünden ne yazık ki; bu yıl bu anlamlı günü sıradan bir gün gibi yaşadık. Aynı gaflete bir daha düşülmemesi dileklerimle.
Çok Yaşa Cumhuriyet.
Duygusal bir milletiz. Acıları yüreğimizde yaşarken, yaraları sarmaya çalışırken Türkiye’de başka neler oluyor lütfen takip edelim. Başımızı bir kaldırıp bakalım
Örnek Başkan Yıldızlı
Küçük yerlerde zordur belediye başkanlığı yapmak. Her vatandaş ayrı ayrı ilgi bekler. Demezler ki bırakalım başkan ilçemize, beldemize hizmet getirsin, rahat rahat çalışsın. Hep ben, hep bana kavramı vardır. Düğün, doğum, cenaze, kavga ne varsa ilgileneceksin özel olarak. Eee küçük yerlerde belediye başkanlığı yapacaksan da bunları göze alman gerekiyor, herkesin harcı değildir başkanlık.
24 yıl önce ilçe olmuş, fakat siyasiler tarafından ihmal edilmiş, cevizi ile ünlü Çağlayancerit ilçemizin Belediye Başkanı Küçük Mehmet Yıldızlı’nın ilçesini geliştirmek adına, üstün çabalarıyla gerçekleştirmeye çalıştığı hizmetlerinden bahsetmek istiyorum.
Başkanlıkta 2. dönemi olan Küçük Mehmet Yıldızlı’ya, vatandaş gece gündüz ne zaman arasa ulaşabiliyor, derdini ifade edip çözüm bulsa da bulmasa da gereken ilgiyi hassasiyeti görüyor.
İlçesine yatırım aktarmayı bilen, istemeyi bilen ve istediğini koparan bir başkan.
Alt yapı, üst yapı çalışmalarıyla ilçenin çehresini değiştirmeye çalışan, eğitime ve kültüre de büyük önem veren başkan, sosyal belediyecilikte de ilçeye çağ atlattı.
Bu yıl 3. sünü yaptığı Geleneksel Ceviz Festivali ile Çağlayancerit cevizini dünya markası haline getirmeyi başarmış, pazar ağını genişleterek yurtdışına ceviz ihraç eder duruma getirerek ilçe ekonomisinin büyümesini sağlamıştır. Hedefinin Çağlayancerit’te ceviz ormanları oluşturmak olduğunu ifade eden Başkan Yıldız’lı, günü kurtarmak adına çalışan bir başkan değil, geleceği gören büyük düşünen örnek bir başkan.
Başkan Yıldızlı’yı gönülden kutluyor, başaralı hizmetlerinin devamını diliyor, inşallah bizlerde bu onur verici hizmetlerin haberlerini yayınlarız diyorum