Şimdi, eğri oturup doğru konuşmak gerekirse, yeryüzünde herkesin bir hesabı var. Herkes gelecek için maddi manevi bir şeyler biriktirmek istir ki, bu da insanoğlunun en doğal hakkı… Kadın veya erkek. Çocuk veya yaşlı, fark etmiyor.

Emek varsa yemek de olacak.

Adalet, hak hukuk varsa, çalışan, hizmet eden karşılığını alacak. Maddi ya da manevi, fark etmiyor.

Ha, bazı şeyleri çok istersiniz, çok didinir, çok çırpınırsınız, çok patırdar, çok uğraşır, koşturursunuz, olmazsa olmaz işte. Adına ya şans dersiniz, ya kader, ya kısmet. Bir adı olur neticede.

Demem o ki şans her zaman kapınızı çalmayabilir.

Bilet alırsanız, amorti çıkma ihtimali bile varken, bir kurumda, bir siyasi partide, bir çatıda emeğiniz, zamanınız, hizmetiniz varsa, her insan gibi karşılığını almayı kendinize hak görürsünüz.

*

Lafı eveleyip gevelemenin manası yok.

Bir siyasi partinin teşkilatında, kenarında-kıyısında görev alan birileri, ne acıdır ki, daha ilk günden itibaren bir hedef koyar kendine.

“Ben şu görevi üstleneceğim, şu koltuğa oturacağım!...”

Oysa o koltuğun hakkını verebilecek mi, yakışacak mı, doldurabilecek mi, bun düşünmez. “Ahmet, Mehmet, Hasan, Hüseyin oturuyor da benim kafam kel mi, benim onlardan neyim eksik!” diye düşünecek, hedefine ulaşmak için de her yolu mübah sayacak.

Yeri geldiğinde uçup pahalı hesabı yapmadan, dava arkadaşım,  yoldaşım demeden adam satacak, fırsatını bulduğunda yolda bulduğu yoldaşlarını arkadan hançerleyecek,  zamanını kolladığında görmezden gelip, çıkarı doğrultusunda gammazlayacak, sonra da kalkıp bunun adına siyaset denilecek.

Siyasetin tarifinde bu unsurlar var mı, bilemem.

*

O gün canlı yayında konuğumuz olan sayın Ahmet Özdemir’e sordular. “beklentin ne?” diye. Gerçi sevgili Özdemir benim avukatım, ben kendisinin avukatı değilim ama gelecek adın bir siyasi hedef koyduğunu zannetmiyorum. Zaten kendisi de söyledi, senelerdir teşkilatın içinde. Başarılı da…

“Görevimin başındayım, kal derlerse sürdürürüm, buraya kadar derlerse, gider avukatlığımı yaparım” diyebilecek kadar tevazu sahibi sevgili il başkanımız Ahmet Özdemir, tanıdığım kadarıyla her şeyi nasip ve kısmete bağlıyor.

Şayet aksi olursa, gurupların adamı olur ki, o zaman da işin içinden çıkamaz.

Ya kalıcı olur, ya da bileti kesilir.

Ben, kendi adıma yazıyorum, sayın Özdemir’in öyle ısrarcılık gösterip gelecek adına bir hedef koyduğunu zannetmiyorum, düşünmüyorum.

Hizmette ve partideki görevinde çıtayı nasıl yükseltirimin derdinde, hesabında…

Asil, davasında samimi, ilkeli insan da bunu yapar zaten.