Günümüzde, yasama, yürütme ve yargıdan sonra basının dördüncü güç olduğunu söyleyenler, ileri sürenler, ne denli samimiler, ne kadar haklılar bilemem.

Lakin basın günümüzde önemli bir güç. Bir kamu gücü bu. Silah da diyebilirsiniz. Ama yerinde zamanında ve olumlu kullandığı sürece, bu güç her zaman gerekli. Yapıcı, bardağın  dolu tarafını da görebilen, toplumun aydınlatılmasında etkin gücünü kullanan, tehdit ve şantaja yönelmeden, meyletmeden görevini yerine getiren basın, her zaman, her yerde,  herkese lazım.

Hal böyle iken, kimse basını yadsıyamaz, göz ardı edemez, küçümseyemez, hafife alamaz. Almamalı… Ha, basın da her daim etik kurallar çerçevesinde bu görevcini yerine getirirken, toplum çıkarlarını h er daim önde tutmak gibi bir sorumluluğa ve mecburiyete sahiptir.

Basın camiası da kendisini önemseyen, ciddiye alan, destek olan herkesin, her kurumun yanındadır.

*

Mesele şu… Kurumları ayakta tutan birimlerden biri de basın servisleridir. Kurum ile kamuoyu arasında köprü görevi görürlerken, kurumların icraatları basın ve servisleri aracılığı ile kamuoyunda yer bulur.

Ne kadar yer bulur,  o da basın servisinin gücüne, yeteneğine bağlı.

Yalnız… Sağ olsunlar, bürokratı olsun, işadamı olsun, sivil toplum kuruluşlarının kanaat önderleri olsun, ya da vatandaş diyelim, bu kenet adına, bu toplum adına ne yapılacaksa, ne planlanacaksa, ne projelendirilecekse, basından da çok şey beklerler. Yani kamuoyunun basından beklentisi büyük.

Basın da kendi ölçeğinde, ekonomik özgürlüğünde elinden geleni yerine getirir. Dedim ya, etik kurallar çerçevesinde. Kırmadan, dökmeden…

*

Ticaret ve sanayi odası, basın servisinde 2 yıl iki ay başarı ile görev yapan meslektaşımızın işine son verdi. Verebilir. 40 yıllık karı koca ayrılıyor ki, mahkeme de kadıya mülk değil.

Koltuklar, ünvanlar da öyle…

Eğer basın sorumlusu, ya da danışman sıfatı ile işe alınan arkadaşımızın bir yanlışı, eksiği olmuş ise, zaten kimse bunun arkasında durmaz. Kefil ve referans da…

Madem işten çıkartacaksın, ki bu en tabi hakkın, insan 15 gün önceden haber verir. Apar topar, yangından mal kurtarır gibi kapının önüne koymak, acaba ne kadar etik!

Basın birimi, servisi her kuruma gerekli. Yukarıda nedenlerini saydık. Yüzlerce üyesi bulunan, kentin en büyük sivil toplum kuruluşu olup, sanayi ve iş dünyasını temsil eden bir camianın, bir basın mensubunun parasını vermekte sıkıntı çekiyorsa, ona bir şey diyemem.

Ama ticaret ve sanayi odası bir bakkal dükkânı değil. Bir büyük camiayı temsil ediyor.

*

Haberleri ile mensuplarına ve kamuoyuna ışık tutan TSO’nun basın servisinin kapatılmasını doğru bulmuyoruz. Ha, dışarıdan hizmet alınacaksa, şunu derim, ‘el elin eşeğini türkü çağırarak arar…’ Dışarıdan alınan hizmeti kimse babasının hayrına vermeyeceğine göre…

Biz kentin en güçlü sivil toplum kuruluşu olan TSO’yu seviyoruz, başkan ve üyelerini takdir ediyoruz. Allah onların yokluğunu vermesin.

Bu şehir, sanayici ve işadamlarının sayesinde ayakta duruyor, bunu kimse inkar edemez.

Lakin bu meselede son sözü söyleyecek olursam, “Sev seni seveni kapında kölen olsa, sevme seni sevmeyeni Mısır’da sultan olsa…”

Bu veciz bir sözdü.