Milletvekilliği seçimleri 4 yılda bir yapılıyor.

Yerel seçimler de 5 yıl da bir gerçekleştiriliyor.

Ülke genelinde bu iki seçimde büyük heyecanlar yaşandığını biliyoruz.

A Partisi, B Partisi, Şu Parti, Bu Parti.

Propaganda döneminde renkli görüntüler oluşuyor.

Kısacası seçimin heyecanı bir başkadır: Birçok sıkıntıdan kurtulursunuz, seçim sonrasına umut atarsınız; hele bir seçimden sonra olsun da, diyerek!

Aslında seçimden sonra da bir şey olacağı yok.

Ama toplum olarak alışmışız ya, sorunların çözümünü ertelemeyi.

“Hele oğlanı bir sünnet ettirek te.

Hele kızı bir elin edek de.

Hele çocuklar okulu bitirsin de.

Hele askere gidek gelek te…”

Sorunların ertelenmesi için kuşkusuz bunlar birer bahane.

Neyse..

**

Bizim ülkemizde, hemen her gün bir yerde seçim vardır:

Cami derneği seçimi.

Spor kulübü seçimi.

Oda seçimi.

Sendika seçimi.

Partilerin yerel örgütlerinin seçimi.

Kooperatif seçimi.

Falan seçimi.

Filan seçimi.

Geldi seçim, gitti seçim.

Gerçekten ben de çok merak ediyorum.

Seçimsiz günümüz var mı?

Varsa bile o gün de biz kendi kendimize seçim uyduruyoruz: Şuraya mı gitsek, buraya mı gitsek.

Yemekte şunu mı yapsak, bunu mu yapsak..

Yani seçimsiz gün yok hayatımızda.

**

Seçim, dedik ya, kooperatif seçimi de deyince aklımıza hemen bir seçim daha geliyor:

S.S. Merkez Esnaf ve Sanatkarları Kredi ve Kefalet Kooporatifi’nin, 19 Ekim’de yapılacağı açıklanan olağanüstü seçimleri.

Seçecekler belli.

Seçilecekler de ortaya çıkıyor, bir bir..

Mart ayında yapılan seçimin ardından Alirıza Kekeç, kendi yazdığı listesi tarafından başkanlık görevinden tart (atmak, kovmak, çıkarmak) edildi.

Kızılca kıyamet kopmadı elbette.

Kekeç, kendi yazdığı listedeki arkadaşlarınca böyle bir durumla karşı karşıya kalınca ne yapacaktı ki?

Sonuçta kooperatifte olağanüstü kongre kararı alındı.

Adaylar da bir bir ortaya çıkıyor.

**

Önce Mustafa Aslantürkiyeli, adaylığını açıkladı.

Ekibi ile birlikte Yaşar Pastanesinde basının karşısında çıktı.

Mevcut yönetimden 4 kişi ile birlikte listeye alınacak 3 yeni isim vardı.

Sonra Alirıza Kekeç, adaylığını açıkladı.

Yepyeni bir ekip kurarak, Kervanhan’da basın toplantısı düzenledi.

Mevcut yönetimden 2, listesine yeni alınacak isimler vardı.

**

Her iki toplantıya da katıldım.

Hem Aslantürkiyeli’yi, hem de Kekeç’i dinleme fırsatım oldu.

Ortamı değerlendirme, seçim havasını izleme imkânım oldu.

Çoktandır toplantılara gitmediğim için de bir nevi iyi oldu, hem uzun zamandır görmediğim meslektaşlarımı gördüm, hem de birkaç dostu gördüm.

Aslantürkiyeli ve ekibi, seçimi kazandıkları takdirde yapacaklarını anlattılar; 1952 yılından kalma binayı yenilemek (esnaf sarayı), cenaze nakil aracı ve ambulans almak, anlaşmalı avukatlarla ile hukuki danışmanlık hizmeti vermek, sınavlara hazırlanan (polislik, astsubaylık, uzmanlık) ulaşım desteği sağlamak, esnafı ilgilendiren konularda etkinlikler yapmak.

Kekeç de, basın toplantısında “Rakipleriniz bunları bunları yapacak, sizlerin projesi nedir?” diye sorulduğunda cevabı net oldu: Yeni bina tamam, o zaten benim projem (projenin kendisine ait olduğunu, önceki genel kurul gündemi ile gösterdi). Ama, diğerleri mevzuata aykırıdır.

Asıl üstünde durmak istediğim konu, bu değil elbette:

Çünkü birileri bir şey vaat ederse, vaadini yerine getirmekle yükümlüdür.

Eğer bu yükümlülüğü yerine getirmez ise, o zaman sonraki vaatleri itibar görmez.

Ama benim kişisel kanaatim şu ki; kooperatifin yeni bina yapımı dışında da sosyal faaliyetlere mevzuat ölçüsünde katılmasıdır.

Ancak, birilerine nazire edercesine, birilerini taklit edercesine de faaliyet yapılmaz.

Güzel olan faaliyeti alkışlayın.

Ama asl olan görevinizi de yerine getirin.

**

Basın toplantısındaki izlenimlerime gelince:

Aslantürkiyeli’nin toplantısında açıklamayı ve bilgilendirmeyi bizzat başkan adayı olan Mustafa Aslantürkiyeli değil, Cuma Güler yaptı.

Acaba, Aslantürkiyeli resmiyette başkan, Cuma Güler ise perde arkasında mı olacak?

Aslantürkiyeli’nin basın toplantısında Kooperatif Müdürü vardı. Acaba, kale içten mi fethedildi? Çünkü, personelin tarafsız olması gerekmez mi?

Aslantürkiyeli’nin toplantısında ortaya konulan hedefler, sanki birer kopya gibiydi.

Esnaf Sarayı, ambulans, hukuki danışmanlık, il dışına sınava gideceklere ulaşım desteği, cenaze aracı, ambulans.

Bunları Kahramanmaraş Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanı Ahmet Kuybu yaptı, yapıyor, gerektiğinde daha da yapacaktır.

Bu arada Bakkallar Bayiler ve Şekerciler Odası da, Şeref Özsoy yönetimi ile birlikte buna kabil işlemler yapıyor.

Ki, insanın aklına şu geliyor:

“Kooperatife üye olanlar, zaten odalara üyedir. Birlik ve odalar bu ihtiyaçları karşılıyorsa, kooperatifin aynı şeyi gerçekleştirmesinin âlemi nedir? Yapılsın, alınsın; biz bunlara karşı değiliz. Sadece asıl ihtiyaçlar dururken, farklı yönlere gitmenin de bir mantığı yoktur.”

Kekeç’e ‘neden ayrı düştünüz?’ sorusu soruldu. Kekeç, şunları söyledi:

“Hayatım hatasını yaptım. Listeye yazdığım arkadaşları, beraber çalışacağım arkadaşları benim yazmam, benim belirlemem gerekirdi. Ancak eş-dostun tavsiyelerine uydum” dedi. “Bu benim için bir hata oldu!” ifadesini de kullandı.

Kekeç, toplantıda belki de yaşadıklarının etkisi ile oldukça heyecanlıydı.

Zaman zaman konuşurken, mikrofonu tuttuğu elleri titriyordu.

Sesi de çatallaşıyordu.

Göstermek istediği belgeleri ve bilgileri ise, kendisi eli titrediği için yanındaki Adnan Kozak yardımcı oluyordu.

Sorular yöneltildi:

“Yakınlarına kredi veriyormuşsun” iddiası yöneltildi; “Böyle bir şey yok. Varsa ispat etsinler” dedi.

Aslantürkiyeli ve ekibinin (yanılmıyorsam bunlar, geri plandaki başkan adayı olarak değerlendirdiğim Cuma Güler’in projeleridir) projeleri soruldu. “Sizin projeleriniz yok mu?” sorusu geldi.

“Yeni bina proje fikri zaten benimdir. Onun için de son seçimde genel kurul gündemine eklettim. Diğerleri de 1163 Sayılı Kanuna uymaz. Yani mevzuat ona izin vermez. Kooperatifin yapacağı işler, mevzuatta bellidir” dedi.

**

Önceki gün de, benim de yazılarımın yayınlandığı www.kanal46.com adlı sitede “Törpü” köşesinde Melih Tufan (aynı sitede yazılarımız olmasına rağmen, ne hikmetse bugüne kadar hiç ama hiç karşılaşmadık!..) “Rahmetli Özal, Calp ve Kooperatif Seçimi” başlığı altında bir analiz yapıyor:

Kekeç’in “Mevzuat uygun değildir?” bakışını kendince eleştirmiş. Saygı duyarım.

Ancak, 1950’li yıllarda kurulan ve yaklaşık 62 yıldır bu memleketin esnafına ve sanatkarına kredi sağlayan kooperatifin ana sözleşmesine bakmak lazım.

Eğer ana sözleşme, bazı faaliyetlere izin vermiyorsa değiştirilir.

Ama bugün sanki bu mevzuat Kekeç’in eseriymiş gibi bir yaklaşım da şık değil.

Olaya bakış açısı objektif değil, bakın Melih Tufan ne diyor:

“Kredi ödenmedi ise; önce kefiline gidersin, sonra ipotek edilen gayrimenkulü satar, kredini tahsil edersin.

Mevzuat ve tüzük bunu da yazmıyor mu sayın Kekeç?...”

Bu iki cümle Tufan’a ait.

Yani anladığım şu: Kredi alan kredisini ödemiyorsa ortağım demeyeceksin, canını okuyacaksın.

İşte olayın üzücü tarafı da bu.

**

Aklıma daha önce yazdığım bir kıssadan hisse geldi de, nakledeyim (kimse üstüne alınmasın, bu zaten adı üstünde kıssadan hisse)

“Eşekler köydeki semerciden çok şikâyetçilermiş.

Semerci hiç iyi semer yapamıyormuş. Eşeklerin sırtları kanlı yaralarla doluymuş.

Eşekler toplanıp yeni bir semercinin gelmesi için dua etmişler.

Hikaye bu ya duaları da kabul olunmuş ve gerçekten köye yeni bir semerci gelmiş.

Ne var ki bu semerci de eşekleri rahatlatacak semerler yapamıyormuş, yaralar azalacakken artmaya başlamış.

Eşekler yine toplanıp, köye yeni bir semerci gelmesi için dua etmişler.

Ve gerçekten mevcut semerci köyden ayrılmış, yerine başka bir semerci gelmiş.

Eşekler her semerci değişikliğinde olduğu gibi yine çok sevinmişler.

Ama çok zaman geçmeden yeni semercinin de çok farklı olmadığını, semerlerin gittikçe daha da kalitesizleştiğini, yaralarının ise kötüleştiğini görmüşler.

Semerci gitmiş, semerci gelmiş.

Her seferinde eşekler yeni semerci gelmesi için dua etmişler.

Bu hikaye kaç semerci değişene kadar böyle devam etmiş bilinmiyor.

Nihayet bir gün eşekler toplanıp, eski semerciden kurtulmak için değil de eşeklikten kurtulmak için dua etmeye başlamışlar.”

**

Biz, polemik yapacak değiliz.

Ancak bu seçimde tarafgir olmak için de yanlış yol göstermeyeceksiniz.

Aslantürkiyeli’nin basın toplantısında sormuştum:

“Zaten Kahramanmaraş’ta birliğin bir sarayı var. Dershaneciliği de zaten özeller yapıyor. Siz bir okul düşünseniz…” dedim de, herkes birbirine baktı.

Düşündüklerini haklı çıkarmak için farklı yorumlar yaptılar.

Bence, hem Aslantürkiyeli’nin hem de Kekeç’in projelerini iyi değerlendirmeleri lazım, çünkü kaybedilen zaman ve paranın geri kazanımı mümkün değil.

**

Seçimi kim mi kazanır?

Kim kazanırsa kazansın da, kazanan esnaf ve sanatkarlar olsun.

Kekeç’in dediği gibi ‘rant kavgası’na mı düşülecek?

O zaman da vay esnafın haline, vay sanatkarın haline.