Konuşamam, gazete okuyamaz hale gelirim, yemek yerken lokmalar boğazımda kalır, konuşurken kelimeler boğazımda düğümlenir, öyle kalırım.
İçim yanar, yüreğim yanar.
Ne zaman ki Ahırdağı'nda yangın çıksa, öküz altında buzağı aramasam da, o koskoca çam ağaçlarını alevler içinde görsem, içimden bir şeylerin koptuğunu hissederim. Çünkü o ağaçları, ortaokul talebesi iken ben dikmiştim. Bir zamanlar Ahırdağı yemyeşildi. Şimdi Kel Ali'nin bağına döndü, o başka mesele...
*
Kahramanmaraş Kâğıt Fabrikasında yangın çıkmıştı. Yaklaşık 1,5 ay önce. Yanan koskoca bir tesis, bir fabrika. Yüzlerce çalışanı var ekmek için çırpınan. Tonlarca ağırlığındaki atık kâğıtların yanması, aslında milli servetin kendisiydi. Fabrikanın önünden geçerken, atık kâğıt yüklü onlarca kamyon ve tırları gördüğümde, atık kâğıtların ekonomiye kazandırılmasında önemli rolü olan bu fabrika için tabi ki üzüldüm.
O atık kâğıtlar ki, milyonlarca ağacın var olmasının sebebiydi. Yoksa o milyonlarca ağaçlar kesilecek, kâğıt yapılacak, kırtasiye veya diğer ambalaj malzemesi olarak piyasada olacaklarken, atık kâğıtlar sayesinde o ağaçlar kurtuluyor, kesilmekten alıkonuluyordu.
Bu tesisi şehrimize, sanayiye kazandıran, sanayide yatırımın çeşitliliğine katkı sağlayan Mehmet Ciğer dostumuza ve onun genç evladı, beyefendi kişilik, güler yüzlü dost Sıddık Ciğer'e bir kere daha geçmiş olsun diyorum.
*
Derken, kısa bir süre önce, bu fabrikada ikinci bir yangın daha çıktı. Binlerce ton ağırlığındaki atık kâğıtların yanması, milli servetin yanmasıyla eşdeğerdi bize göre. Belki fabrika birkaç gün üretimden geri kaldı, belki yüzlerce çalışan birkaç gün işlerinden oldular bilemem, ancak Kahramanmaraş'ta bir tesisin, bir fabrikanın, bir atölyenin yanması, yangın tehlikesi atlatması, ekonomiye vurulan en büyük darbedir diye düşünüyorum.
Üreten ve istihdam sağlayan bu tesislerin alevlere yenik düşmesi, üretimden uzak kalması, kent ekonomisi açısından onulmaz yaralar açarken, yananlar atık kâğıt da olsa, ekonomiye ve ormanlarımıza sağladığı katkıyı inkâr etmek mümkün değil.
*
Sıddık Ciğer kardeşim, genç, idealist bir yatırımcı. Çevre dostu bir tesisin başında, patron. Ancak o bir patrondan çok, çalışanların bir ağabeyi, bir babası, bir mesai arkadaşı...
Nezaket dolu, kalender, kadirşinas bir kişiliktir Sıddık kardeşim.
Dilerim ikinci yangından sonra yaraları çabuk sarmışlar, yeniden makinanın dişlilerini çalıştırmışlardır. Çünkü o tesislerin durması, makinaların çalışmaması, dişlilerin hareket etmemesi, döviz kaybı demek, emek yitimi demek, üretimin ve ihracatın aksaması demek.
Rabbim tüm işletmelerimizi, ormanlarımızı görünmeze kazalardan, felaketlerden, yangınlardan korusun!
Kahramanmaraş Kâğıt Fabrikası çalışanlarına ve patronları Sıddık Ciğer'e bir kere daha geçmiş olsun dileklerimle...